Belçika’nın başkenti Brüksel’deki Avrupa Parlamentosu’nda beşincisi yapılan Dersim 35-38 Soykırım Konferansı’nın sonuç bildirgesi açıklandı. Konferans, “Uluslar arası Dersim Mahkemesi”nin kurulması ile Türkiye Devleti, AB ülkeleri, ABD ve Rusya Federasyonu’nun elinde bulunan Dersim soykırımına ilişkin tüm arşivleri açmasını istedi.
7 Haziran’da yapılan Uluslar arası Dersim 35-38 Soykırım Konferansı’nın sonuç bildirgesi AP Sol Grubu ve Dersim Yeniden İnşa Cemiyeti tarafından açıklandı. Konferans, Sol ve Yeşiler Parlamento gruplarının ev sahipliğinde yapılmış ve bir çok çevreden tanınmış isimler katılmıştı.
TÜRKİYE SOYKIRIMLA YÜZLEŞMELİ, ÖZÜR YETMEZ
Sonuç bildirgesine göre, önemli konuların tartışıldığı konferansta, katılımcıların çoğunluğu şu tespitleri yaparak önemli noktaların altını çizdi:
“1935-38 yılları arasında Dersim’de yaşanan ve 70 ile 90 bin kişinin ölümüne neden olan vahşeti jenosit olarak görüyor ve tanımlıyoruz.
Konferans bileşenleri olarak, Dersim jenositinden 74 yıl sonra Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, Sayın Recep Tayyip Erdoğan; 1938’de Dersim’de yaşananların ‘katliam’ olduğunu, katliamda 50 bin kişinin infaz edildiğini kabul etmesi ve dolaylı da olsa Dersim halkından ‘özür’ dilemesini önemli bulmakla birlikte, yeterli olmadığı düşüncesindeyiz.
Bu nedenle, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni; Willy Brandt’ın ülkesine saygınlık kazandıran davranışı göstermeye, çağdaş dünyanın yaptığı gibi soykırımla yüzleşmeye, soykırımdan kaynaklanan maddi ve manevi kayıpları gidermeye, halen yürürlükte olan inkar, imha, asimilasyon politikalarına derhal son vermeye çağırıyoruz. Dersim soykırımında sorumluluğu bulunan devletleri de tarih ve insanlıkla yüzleşmeye davet ediyoruz.”
PLANLI, PROGRAMLI BİR SOYKIRIM UYGULANDI
Yine sonuç bildirgesinde konferans bileşenlerinin şu tespitleri yaptığı belirtiliyor:
“Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin en kapsamlı jenosidini 1937/38 yıllarında Dersim’de gerçekleştirmiştir. Mülkiye Müfettişi Hamdi Bey tarafından 2 Şubat 1926 yılında hazırlanan rapor, 25 Aralık 1935 yılında çıkarılan, aynı yılın 31 Aralık ayında yürürlüğe giren ‘Tunceli Kanunu’, 4.
Mayıs 1937 tarihinde Bakanlar Kurulu tarafından imzalanan “Dersim Tenkil Kararları”, onlarca yıl
sonra açılan Genelkurmay Belgeleri, TBMM’nin konuşma tutanakları, döneme ait çeşitli resmi belgeler, tanık ve mağdurların anlatımları bu jenosidi kanıtlamaktadır. Bu uygulamalar ve sonuçları, BM’nin soykırımı tanımı ve önlem yasası ile birebir örtüşmektedir.
Yukarda atıfta bulunulan belgeler gösteriyor ki; devlet Dersim’de planlı, programlı bir Jenosit uygulanmış ve Dersim Jenosidi üzerinden 75 yıl geçmesine rağmen; yüzleşme halen sağlanmamıştır. Bizler Konferans bileşenlerinin çoğunluğu olarak; Avrupa Birliğine üye olmak isteyen, dünya barışına hizmet ediyorum iddiasında olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, Dersim Jenosidi ile yüzleşmesi, kendi iç barışını sağlaması, çağdaş evrensel kriterlere uyması, demokratik, çoğulcu ve insan haklarına saygıyı esas alan bir politika izlemesi, kendisinden beklediğimiz en asgari adımdır.”
Konferans bileşenlerinin talepleri ise şöyle:
1. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 1935-38 yılları arsında Dersim’de yaşanan ve 70 ile 90 bin arasında insanın hayatına mal olan vahşeti Birleşmiş Milletler “Soykırımı Önleme ve Cezalandırma Konvansiyonuna” göre “soykırım” olarak tanımalı,
2. Yüzleşmenin çağdaş dünya normlarına göre olabilmesi için; bağımsız çevrelerden oluşturulacak Hakikatleri Araştırma ve Adaleti Sağlama Komisyon’u kurulmalıdır. Soykırımı tüm yönleriyle araştıracak ve yetki sahibi olacak bir Komisyonda TBMM’de kurulmalı ve Dersim’den Roboski’ye kadar ülke tarihinde yaşanan katliamları gündemine almalı.
3. Uluslararası Dersim Mahkemesi kurulmalı,
4. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Dersim Jenosit’inde uluslararası hukuktan doğan sorumluluklarının gereğini yerine getirilmeli. Dersimlilerin haklarının iadesi, tazmini için adım atmalı,
5. Jenosittin neden olduğu tahribatı ortadan kaldırmak, etkisini azaltmak ve gelecek kuşaklara aktarmak için; rehabilitasyon çalışmaları başlatılmalı, jenosit okul kitaplarında ders olarak okutulmalı, bilgi bankası, dokümantasyon merkezleri ve müzeler kurulmalı,
6. 15. Kasım 1937´de Elazığ’da idam edilen Seyid Rıza, oğlu ve diğer Dersimliler başta olmak üzere, mezar yerleri bilinmeyen kişilerin cesetlerine ne yapıldığı açıklığa kavuşturmalı, kemikleri ailelerine verilmeli ve jenosit yerlerine anıtlar yapılmalıdır. Jenosit sırasında askerler tarafından alınan ve kendilerinden bir daha haber alınamayan ‘kayıp kız ve erkek çocuklar’ın akıbeti açıklığa kavuşturulmalı ve kurbanlar için ülke genelinde anma programları düzenlemeli,
7. Türkiye Devleti, AB ülkeleri, ABD ve Rusya Federasyonu’nun elinde bulunan Dersim Jenosidi’ne ilişkin tüm arşivleri açmalı, sorumluluklarını açıklamalı ve AB harekete geçmeli, sorunun çözümüne katkı sunmalıdır.
8. Dersim’i inansızlaştırma ve yaşanmaz bir hale getirmeyi amaçlayan barajların yapımı derhal durdurulmalı ve Dersim adı başta olmak üzere, tüm değiştirilen kasaba, köy ve coğrafya isimleri iade edilmelidir,
9. Kızılbaş Alevilerin ibadet yeri olan ziyaretler, Cemevleri, yasal güvenceye kavuşturulmalı, zorunlu din dersleri uygulamasına son verilmeli, Alevi köylerine cami yapımı uygulamasına ve asimilasyon politikasına son verilmelidir,
10. Kürt halkı üzerindeki inkar, imha, asimilasyon politikalarına derhal son verilmeli; anadilde eğitim-öğretim hakkı tanınmalı ve barış süreci başlatılmalı, çok kimlikli, kültürlü ve çok inançlı Türkiye gerçeğini anayasal güvenceye kavuşturmalıdır.