BEYLER ATALARINIZIN ELLERİ KANLIDIR. YAVUZ SULTAN SELİM’İN KIZILBAŞ KATLİAMI…
(Osmanlı Engizisyonu kitabından kısa bir bölüm)
Yavuz Selim başkanlığındaki engizisyon mahkemesinin verdiği karardan sonra sıra bu kararın infazına gelir.
Yavuz kararın infazı için tüm devlet olanaklarını seferber eder.
Osmanlı tarihlerinde Kızılbaşlar hakkında alınan katliam kararı ve kararın infazı çok açık bir biçimde ifade edilir. Çağımızın resmi tarihçileri ise dedeleri Yavuz’u temize çıkarmak amacıyla tüm bu gerçekleri çarpıtmak için çaba harcarlar.
Yavuz Selim hemen infaz kararının yerine getirilmesi için tüm ülke yöneticilerine fermanlar gönderir. Bu fermanlarda öncelikle Kızılbaşlar’ın Kızılbaşlığ’a eğilim duyanların sap¬tanması istenir. Yedi yaşından büyükler ile yetmiş yaşından küçüklerin yani 7 den 70’e tüm Kızılbaşlar’ın ad ad defterlere yazılarak acilen saraya bildirilmesi istenir.
Hoca Sadettin Efendi Tarihi’nde bu durumu şöyle yazar:
“Fetvaların kaleme alınmalarını müteakib Kızılbaşlar’a karşı şiddetle harekete geçmek zamanının geldiğine kani olan Selim, müfritlerin tesbit edilerek bir deftere kayd edilmesini emretmek suretiyle Kızılbaş katliamına girişmiştir.”
“Ayağı uğurlu padişah Rum diyarında yerleşmiş bulunan Kızılbaş tutkunlarını ve Alevi tavşanlarını araştırmak için ülke yöneticilerine uyulması gerekli buyruklar gönderüb, yediden yetmişe varınca ol yaramazlardan idüğü saptanan eşkiyanın adları defter olunub mutlu kapuya bildirilmesine ferman-ı hümâyûn çıkarmıştı.”
Deftardar Mehmed Efendi Selimşahname adlı kitabında Yavuz’un katliam hazırlıklarına ilişkin şu bilgiyi verir:
“Her şeyi bilen Sultan, o kavmin (Kızılbaşlar’ın) etbâını kısım kısım ve isim isim yazmak üzre, memleketin her tarafına bilgiç katibler gönderdi. Yedi yaşından yetmiş yaşına kadar olanların defteri divana getirilmek üzere emredildi.”
Defterdar’ın söyledikleri gösteriyor ki Yavuz Selim tüm yöneticilere emirler göndermekle yetinmemiş ayrıca ve özel ola¬rak Kızübaşlar’m defter edilmesi yani defterlere yazılmasıyla, araştırılıp, teslim edilmesiyle görevli adamlar görevlendirmiştir.
Kızılbaşlarm katledilmesin haklı bulsa da resmi tarihçi Uzunçarşılı da bu defter edilme olayını belirtmeden yapamaz: “Sultan Selim bilhassa Orta Anadolu’daki Kızübaşlar hakkında inceden inceye tahkikat yapılmasını arzu ederek bu hususta biri karar alınması için bizzat kendi riyasetinde bir divan akdiyle bu husustaki mütelasını beyan etmiş ve bu suretle yediden yetmiş yaşına kadar Kızılbaş oldukları sabit olanları tahrir ettirmiştir.”
Kızılbaşlar’ın defter edilmesi olayı birinci elden Osmanlı Ta¬rihlerinin tamamına yakınında yer alıyor. Solakzade’de, Müneccimbaşı’nda, Selimname’de Netayic ül-vukuat’ta bu kat¬liam bu olay bulunmaktadır.
HÜKMÜN İNFAZI:
“KIZILBAŞLAR’IN DEFTERİNİN DÜRÜLMESİ”
Hüküm verilmiştir. Kızıbaşlar defter edilmiştir. Şimdi sıra bu “defterin dürülmesine” gelmiştir.
Yavuz Selim’in Anadolu’daki Kızılbaş varlığını tesbit etmek için özel görevlendirdiği bilgiç katibler/engizisyon görevlileri işlerini tamamlayıp Osmanlı sarayına dönmüşlerdir. Kol¬tuklarının altında katledilecek insanların adları yazılı defterler vardır.
Ölüm listelerine sımsıkı sarılarak, bir an önce binlerce insanın canını okumak isteğiyle kara bir ölüm hükmü gibi sa-rayda toplanırlar.
Yavuz’un bilgiç katipleri tipik birer engizisyon görevlisidirler, bunun tartışacak hiçbir yanı yok.
“Getirilen defterlere nazaran, ihtiyar genç 40.000 kişi yazılmıştı.
Ondan sonra her memleketin hakimlerine memurlar def¬terler getirdiler.
Bunların gittikleri yerlerde kılıç kullanılarak, bu memleketteki maktullerin (öldürülenler) adedi kırk bini geçti.”
Yavuz Selim bilgiç katiplerinin, engizatörlerinin ge-tirdikleri defterleri şöyle bir gözden geçirir.
“Eyalet valilerinden tesbit edilebilen 40 bin Kızılbaşın isim¬lerini muhtevi defterler geldi.
Selim Han, hepisinin öldürülmesini emir buyurdu.”
Sonra hükmü hümayun yazılır.
“Hükm-i katl-i âm-ı cemaât-ı Kızılbaş der memalik-i Rum-ı ma’delet-tuhûm”
Yani Anadoluda yaşayan Kızılbaşlar’ın katline dair hüküm.
Yavuz Selim defterlere infaz hükmünü ekler ve mem-leketin kadılarına götürülmek üzere bilgiç katiplerine teslim eder.
Kara ölüm hükmü engizatörlerin elinde yel gibi kadılara ulaşır. Artık yaşanacak olan eşi benzeri olmayan bir vahşettir.
“Sapkınlığa sürüklenen aşiret ve iller (ilât) iyice incelenip Şii mezhebine girmiş 40 bin kişi liste halinde tesbit edilip bunların elebaşları öldürülüp, ortadan kaldırılmış, beyinsizler başkalarına ibret olacak biçimde yola getirilmiştir.”
Osmanlı Tarihi için güvenilir kaynaklardan sayılan Solakzade de aynı vahşete yer verir:
“Uğurlu padişah hazretleri Anadolu’da ikamet bu-yurduğunda, Kızılbaşlar’ın teftişi için vilayet valilerine hükm-i şerifler göndermiş ve yedi yaşından yukarıda olanlardan ne kadar kerih güruha mensub var ise, bütün eşkiyanın isimlerini defter ettirmiş idi.Toplam kırk bini bulan bu sapıkların kimi maktul ve kimi mahpus olmuş idi.”
İstanbul sarayından çıkan atlılar, Yavuz Selim’in bilgiç katipleri/engizatörler. Anadolu’ya onbinlerce ölüm hükmü taşırlar. Hükm-i şerifler kadılara ulaşır ulaşmaz Anadolu’da oluk oluk yoksul köylülerin kanı akmaya başlar. “Hükm-i şeriflerde hiç “şerifli” bir yan yoktur. Savunmasız, masum insanların katlini buyuran cinayet emirleri nasıl şerif olabilir ki?
“Cihanda geçerli ferman-ı hümâyûn gereğince yöneticilerin araştırma ve taramalarıyla sayılan kırk bini bulan bunların kimi ortadan kaldırılıp, kimi de hapse attırıldı.”
Tüm resmi tarih yazarlarının kaynak gösterdiği Hoca Sadettin de 40 bin Kızılbaş’ın deftere yazıldığını kaydediyor. 1512’lerin Anadolu’su ve Anadolu’daki nüfus yoğunluğu göz önüne alınırsa vahşetin ne korkunç boyutlara ulaştığı kendiliğinden anlaşılıyor.
Not: Kitapta katliam osmanlı resmi belgelerine dayanılarak etraflıca ele alınmıştır…