Emre ERTANİ
Nüfusu erimeye yüz tutan ve kültürünü yaşamak yerine yaşatma mücadelesi veren azınlıklar için bir ‘demokratikleşme paketi’ hazırlanıyor olsa neler yapılması gerekirdi?
Yeni anayasa daha kapsayıcı ve bütün etnik gruplara eşit mesafede duran bir vatandaşlık tanımı içermeli.
Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana toplumun Türk olmayan unsurlarını tehdit öğesi olarak algılayan ve gizli kodlarla fişleyen anlayış sona ermeli.
Gayrimüslimlerin devlet memurluğu konusundaki yazılı olmayan yasaklara son verilmeli.
Eğitimden vakıfların faaliyet alanlarına kadar birçok konuda azınlık haklarının askıya alınmasına neden olan, hukuk dışı ve çağdaş insan haklarına aykırı ‘mütekabiliyet’ uygulaması terk edilmeli.
Türkiye’nin imzaladığı İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Irk Ayrımcılığının Tüm Biçimlerinin Önlenmesi Sözleşmesi gibi uluslararası sözleşmelerin getirdiği ayrımcılığın önlenmesine yönelik yükümlülüklerin iç hukuka entegre edilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı.
Nefret söylemini caydırmak ve cezalandırmak için TCK’nın 216. maddesi yeniden düzenlenmeli; nefret suçu sadece ‘kamu düzenini’ veya ‘kamu barışını’ tehdit eden bir fiil değil, ilkesel bir yanlış olarak ele alınmalı.
‘Türk kimliğine hakaret’ konusunda gösterilen hassasiyet bütün etnik ve dinsel kimliklere karşı gösterilmeli ve mevcut kanun maddesi bu doğrultuda düzeltilmeli.
Her türlü ayrımcılığın yasal kovuşturmasına imkân verecek ‘ayrımcılığın önlenmesi ve ortadan kaldırılması’ için tartışmaya açılan yasal düzenleme daha kapsamlı bir hale getirilmeli; kanunun etkin uygulanmasını sağlamak için bir kurulun oluşmasında Türkiye’de sistematik bir şekilde ayrımcılığa maruz kalan grup ve bireylerin ihtiyaçları belirlenmeli ve görüşleri alınmalı.
Azınlık okulları özellikleri itibariyle kalıcı bir özel statüye kavuşturulmalı. Bu konuda yapılacak yasal düzenlemede pozitif ayrımcılık ilkesi gözetilmeli.
Azınlık okullarının ders kitaplarının hazırlanmasında, öğretmen yetiştirilmesinde, öğretmen maaşlarının ödenmesinde ve bütçe açıklarının kapatılmasında hükümet finansal destek sağlamalı.
Tarih ders kitapları azınlıklara karşı ‘kin ve düşmanlık’ ve ayrımcı söylem içeren anlatımlardan arındırılmalı.
İbadet mekânlarının açılmasından ve idamesinden din adamı yetiştirmeye kadar uzanan geniş alanda Müslümanlarla eşitlik gözetilmeli.
Kilise ve mezarlıkların bakımı ve onarımı için Lozan Antlaşması hükümleri uyarınca devlet ve yerel yönetim bütçelerinden pay aktarılmalı.
Restorasyon görmüş tarihi kiliseler ibadete açılıp yönetimleri ilgili Patrikhanelere verilmeli.
Ruhban eğitiminin yapılabilmesi için ruhban yetiştiren okulların açılmasına izin verilmeli.
Patrikhanelerin tüzel kişilik tanınmalı. Patrikliğe tüzel kişilik tanınması, Lozan Antlaşması’na aykırı olmayacağı gibi, kurumsal varlığın korunması açısından öngörülen pozitif haklara içkin bir uygulama olacaktır.
Hükümet, patrik seçiminde geleneksel teamüller doğrultusunda sivil katılımın belirleyici olması için, hükümetten talep edilen patrik seçiminin yapılmasına izin vermeli. Her patrik seçiminin hükümetin iznine tabi kılınması yerine, kalıcı bir seçim tüzüğünün resmiyet kazanması mümkün olmalı.
Vakıflardan alınan ve devletin tasarrufuna geçen tüm taşınmazlar iade edilmeli, üçüncü kişilerin eline geçenler için de tazminat ödenmeli.
Cemaat vakıflarının mülk edinmesinin önlenmesine yönelik 1936 Beyannamesi gibi hukuk dışı gerekçelerden vazgeçilmeli. Cemaat vakıflarının mülk edinmesiyle ilgili 1974 Yargıtay Kararı gibi eşit vatandaşlık ilkesini çiğneyen yargı kararlarının önünü kesmek için anayasal güvence sağlanmalı.