‘En-el Hak’ın başkenti Dersim

Geçtiğimiz haftasonu Dersim’deydik… İki yıldır düzenlenen Dersim’in Şifa Geleneği Sempozyumu’nda 4 gün boyunca şifalı bitkileri lokman hekimlerden dinledik. Dersim Ticaret Odası’nda yapılan sempozyuma ilgi oldukça yoğundu.

Bu sempozyumun mimarlarından olan Metin Kahraman ve Kızılca Yürür iki yıl boyunca inatla bu sempozyumu hayata geçirdiler. İlk yıl Pertek’te yapılmıştı. Bu yıl daha geniş katılımla Dersim merkezde oldu.

Pek çok akademsiyenini, gazetecinin, yazarın, avukatın katıldığı sempozyumda, ilk gün; Anadolu’da ve Dersim’de Bitki Dünyası ve Sağaltıcı Ocaklar, Dersim’de ekoloji ve kültür ilişkisi. Kutsal dağlar, ırmaklar, göller. Kutsal hayvanlar ve bitkiler, Dersim’de alternatif tarım fikirleri, uygulama deneyimleri. Fidancılık, arıcılık, şifa bahçeleri; ikinci gün,  Doğa talanına karşı mücadelede arkeoloji ve bitki çeşitliliğinin önemi, Dersim’in şifa geleneği ve Dersim’in Lokman Hekimleri anlatıyor; üçüncü gün

Dersim’de Munzur ve Peri, Çemişgezek’te Tagar, Erzincan’da Kemah ve Deliçay, Pülümür’de Armağan ve Sansa HES ve baraj projelerinin mahkeme sonuçları. Bizi bekleyen gelecek ve projelerin bundan sonraki sonuçları konuşuldu. Forumlar, tartışmalar, itirazlar derken 4. Gün kendimizi yollarda bulduk.

Artık tartışmalardan uzaklaşarak dede ocaklarını ziyaret edip lokman hekimlerin ayağına gittik.

 

Sılij köyünde Celal Dededen nerebent merheminin yapımını dinledik, köy kahvaltısı eşliğinde sohbetler bir birine karıştı.

Yeşilyazı köyünde bitkiler toplayıp şifa aradık. Kutsal yerleri ziyaret edip eşiğine yüz sürdük. Mumlar yakıp gülbendler okuduk.

Munzur boyunca 38 katliamı bir an bile aklımızdan çıkmadı. Yanımda oturan Mahmut dede camdan dışarı bakıp akan Munzur’a ah çekip duruyordu. Gözleri doluyordu çoğu zaman.

Laş deresinden geçince “hepsini buradan attılar” dedi… Sonra sohbete başladık. Mahmut dede 83 yaşında, 38 katliamı olduğunda 5 yaşındaymış. “az da olsa hatırlıyorum” diyor. 38 katliamında yaylada olduklarını söylüyor, “duyduğum tek şey bir asker vardı Sivaslı’ydı, o bu şehri terk edin diyordu, rütbeli asker bir bildiği var ki diyordu başka sır vermedi bize…”

Çok fazla yakınını kaybetmişti Mahmut dede, sonrasında da yurtdışına gitmiş. “İnsan acıyla baş edemiyor” diyor…

Munzur boyunca gördüğümüz dağlık yerler, mağaralar 38’in izini taşıyordu. Munzur’a vardığımızda suyun sesi bizi kucakladı. Bağrına bastı…

İnsan bağırmak ister ya öyle bir hisle kucakladı Munzur bizi… İsyan eder gibi, öfkesini saklamıştı sanki, içinde deli gibi akıyordu o öfke!

Sempozyum vesilesiyle geldiğimiz Dersim, sır olan sırrını vermeyen Dersim… Acısını da öfkesini de saklayan ama susmayan Dersim… Ağrıyla yaşamasını öğrenip direnen Dersim, en-el Hak’ın başkenti Dersim…

Bu duygularla dönüş yoluna geçtiğimde içimde, aklımda, düşümde Dersim’de kaldı!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON EKLENENLER