Maraş’ta Alevi köylerinin bulunduğu bölgeye yapılmak istenen 27 bin kişilik konteyner kente yönelik tepkiler sürüyor.
Valilik yörede her türlü eylemi yasaklarken yöre halkının direnişi 87. günün doldurdu. Sivricehöyük köyünde pazar gecesi birlik cemi yapıldı. Sanatçılar Tolga Sağ ve Erdal Erzincan ile Türkiye’nin çeşitli yerlerinden gelen Alevi dedelerini katıldığı törende birlik mesajları verilirken, Sivricehöyük sakinlerinin yüzlerde ise endişe hakimdi.Yüzlerce kişinin katıldığı cem töreninde herkes aynı soruyu soruyordu: “Neden burası seçildi. Yine topraklarımızdan sökülüp atılacak mıyız.?. ”
Kahramanmaraş’ta Alevi köylerinin bulunduğu bölgeye yapılmak istenen sığınmacı kampı yöre halkını tedirgin ediyor. Yaklaşık 6 bin Alevinin yaşadığı bölgeye 27 bin kişilik sığınmacıkampı yapılması yörede “IŞİD korkusuna ve topraklarımızdan çıkartılmak isteniyoruz” endişesine neden oldu. Valiliğin köylülerden habersiz yürüttüğü projenin AKP’ye yakın Kolin inşaata verilmesi, tüm tepkilere karşın yöre halkının yok sayılması, yörede eylem yapılmasının yasaklanarak yapılmak istenen basın açıklamalarına bile biber gazı ve copla sert müdahale edilmesi tepkiyi de endişeyi de arttırdı. Konteyner kent inşaatının yüzde 60’ı tamamlanırken, yöre halkı hukuk mücadelesini sürdürüyor ve seslerin duyurmaya çalışıyor.
Kovboy filmlerindeki gibi
Sivrecehöyük köyünde pazar gecesi birlik cemi yapıldı. Ceme sanatçılar Tolga Sağ ve Erdal Erzincan ile Türkiye’nin çeşitli yerlerinden gelen Alevi dedeleri de destek verdi. Köy muhtarı Mehmet Caner, yaşananları kovboy filmindeki acımasız güçlü kişinin bir alanı dikenli tellerle çevirerek koymasına benzeterek, “biz de burada aynını yaşadık.Yıllarca hayvanlarımızı otttığımız arazi birileri tarafından bir sabah dikenli tellerle çevirilerek bizlerden koparıldı. Ama yapılanlar yasa adına yapıldı” dedi. Kamp inşasının başlamasıyla ile birlikte bölgenin ekolojik dengesinin de bozulmaya başladığını anlatan Caner, “Şimdiden alana 8 derin su kuyusu vurdular. Zaman içerisinde arazilerimiz susuz kalacak. Yıllar içerisinde 30 binin üzerinde olacak olan sığınmacıların kanalizasyonu ise ilerde çok büyük sorun olacak” diye konuştu. Bu alanın Maraş- Pazarcık ilçeleri arasındaki en verimli araziler olduğunu vurgulayan Caner, “Yazık olacak. Devlet inat ediyor.. Nedendir anlamadık .Yaşayıp görmek istemiyoruz. Sorun nasıl çözülür onun mücadelesini yapıyoruz” diye konuştu.
Direnişin simgesi Satı Teyze: “Oğlum 78’de Alevi olduğu için öldürüldü”
Maraş katliamını anımsatan Satı Yıldız ise geçmişte acı olayların yaşandığı bu bölgede devletin daha hassas olması gerektiğini vurguladı. Direnişin simge isimlerinden Satı Yıldız, çadır kuralım direniş yapalım diye öncülük yapmış .Geçmişte birlik olamadıklarını, bu nedenle acı olaylar yaşadıklarını bir çırpıda anlatıyor. Oğlu Veli’nin YSE’de çalışırken Maraş katliamı sırasında 1978’de öldürüldüğünü anlatan Yıldız, oğlunun Alevi olduğu için öldürüldüğünü anlatırken yine o günlere dönüyor.
Bir daha aynı acıları yaşamak istemiyoruz
Satı kadın,diğerleri gibi bölgeden göç etmemiş, “Burası beni doğduğum yaşadığım topraklar” diyor. Yaralarını daha yeni yeni sardıklarını ve Maraşlılarla barıştıklarını anlatan Yıldız, “bizler bir daha aynı acıları yaşamak istemiyoruz . Burasının bu kamp alanı ile yeni toplumsal olaylara neden olacağı endişesini taşıyoruz . Ama bu sorunu hiç kimseye anlatamadık. Kimi yerleştirecekler buraya?.Biz Suriyelilere karşı değiliz ama kim gelecek belli değil. Neden hep Alevilerin yaşadıkları yerlerde bu iş oluyor? Birileri ile karşı karşıya kalacağız. Bizi birbirimize kırdıracaklar. Endişemiz büyük. Ancak biz buradayız. Kimse bizi bu kez toprağımızdan sökemez. Ölsek de kalsa da buradayız. Bu kez bu böyle bilinsin” diyor,
Kendi köyümüze giremiyoruz
Köyün merasının vasfının değiştirilerek mera olmaktan çıkarıldığını ardından TOKİ’ye devredildiğini anlatan Maraş Yaşam Platformu Avukatı Mehmet Ercoşman ise yaşanan hukuksuzluklar karşısında çileden çıktıklarını belirtiyor. “ kendi köyümüze gidemiyoruz” diyen Ercoşman, köye giriş- çıkışların güvenlik güçleri tarafından engellemesinden dolayı savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını, valiliğe defalarca itiraz dilekçesi verdiklarını anlatıyor. Ercoşman, valiliğin 2. kez bölgede 1 ay süreyle eylem yasağı kararı aldığını Bölge İdare Mahkemesi’ne yaptıkları itirazların de reddedildiğini belirtiyor.
Hayvanlarımızın pasaportları var Avrupa’ya giderler artık
Meranın bölgede hayvancılık yapılmadığı gerekçesiyle mera vasfından çıkarıldığını söyleyen Ercoşman, “bunun üzerine biz de hayvanlarımızın İlçe Tarım Müdürlüğü’nden pasaportlanını alarak mahkemeye sundu. Bizzat hayvan sahibi köylüler başvurdu. Bunun sonucunu bekliyoruz bakalım ne olacak? Pasaportlu havyalarımızı kabul edecekler mi merak konusu. İç hukuk yolları tükenirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşırız. Nasıl olsa artık hayvanlarımızın pasaportları var..Avrupaya gitmekte sorun yaşamayız” diyor gülerek.