‘Yok canım, abartma’ mı diyorsun! Ne Sivas ne de Maraş’ı unut!

 Kemal Bozkurt Sendika.org’daki yazısında “Yok canım, abartma” mı diyorsun! Ne Sivas ne de Maraş’ı unut! diyerek 15 Temmuz ve sonrasını yazdı…

 

Onlar hala Gezi’den korkularını dillendirip hâlâ bize karşı, bizi taklit ederek bir şeyler yapmaya çalışmıyor mu? Biz halk olduğumuz ve örgütlü olduğumuz için korkularını sürekli dillendirdiklerini de mi görmüyorsun?

Özgür Gündem 20 Temmuz’da “Türkiye IŞİD’leşiyor” manşetiyle çıktı. O mücadelenin gazetelerinden biri ve 1993’te bombalandığında dahi çıkmıştı. Ama bugün Leman dergisi matbaada basılarak (mürekkepli değil polis baskısı) çıkamadı. Bildiğimizi bir kez daha görüyoruz. AKP’nin derdi Özgür Gündem’in de yazdığı dibi sadece Cemaat değil kendinden gayrı tüm toplumsal kesimleri bastırmak. Karikatür dergileriyle başlayan yeni darbe süreci diğerlerine sıçramaz diye mi düşünüyorsun?

Yanıldığını gördüğünde, görüyor ama yanılmış olacaksın ve bunun ne sana ne de ülkeye bir faydası var.

Şimdi Özgür Gündem’in bu manşeti için “Yok canım o kadar da değil diyebilirsin!” De, de ama“Laikler için yaşasın cehennem” diye “demokrasi” yürüyüşü yapılan Adana’nın, sadece Adana’da olmadığını-olmayacağını anladığında; Türkiye’nin onlardan gayrısına “cehennem” olduğunu gördüğün gün olacak; ki zaten sen aslında bu cehennemi çok gördün.

Sivas Madımak’ı hadi görmedin diyelim duymadın mı?

Maraş’ı hadi görmedin diyelim hiç mi duymadın?

Tüm bunları görmedin, Diyanet’in laiklere çemkiren, bizden değilseniz darbecisiniz mealindeki demagojik tivitlerini de mi görmedin?

Onlar, ne Berkin, ne de Ali İsmail için sala vermeyenlerdi, bunu da mı bilemedin?

Diyanet’in Kenan Evren’in namazını kılarken şimdi ki darbecilerin namazını neden kılmadığını da mı bilmedin?

Onlar “Darbe bana karşı olursa karşı çıkın, yoksa ben diğer darbecilerin yanındayım” diyor bunu da mı anlamadın.

Şimdi, önyargılarından kurtulup Kürtler ne diyor diye okumamaktan, görmemekten vazgeçmelisin.

Kürtlerin sadece kendileri değil herkesin özgürlüğü için direndiğini görmelisin. Tam da bu yüzden aylarca darbe koşullarında şehirlerinin yakılıp yıkıldığını anlamalısın. Özgürlük sadece bana diyen AKP’ye karşı herkese diyenlerdi Kürtler.

IŞİD’e karşı Kobanê’nin birkaç sokağından direnişi meydanlara taşıdı onlar.

O güne kadar IŞİD saldığı korku sayesinde her yeri daha şehre varmadan teslim alıyor, insanlar korkudan şehirleri boşaltıyorken IŞİD’i gerileten tek gücün bu birleşik direniş olduğuna da mı görmedin?

Özgürlük ve eşitlik olursa bu Türkiye’ye kötü örnek olur diye topyekun Kürtlere saldırıldığını da mı görmedin?

Ki şu anda Türkiye’nin şehirlerinde de yapılan budur; “Korkun ve susun!”

Bu yüzden meydanlarda böyle dolaşıyorlar. Bu yüzden Gezi’ye gaz sıkarken şimdi kendileri için yolculuğu, iletişimi bedava yapıyorlar.

Sen gazlardan geçiyordun onlarsa ücretsiz metrolardan geçip şehirlere iniyorlar.

Ve sen sokaklardan uzak dur diye bu faşist ve ırkçı sloganları atıyorlar. Onlar asmaya karşı değiller. Onlar kendilerinin asılmasına karşılar. Oysa biz insanların asılmasına ilkesel olarak karşı çıkanlar şimdi birleşmeliyiz ki bir başka Türkiye’nin adımlarını atalım. Çünkü biz Bertolt Brecht’in “Duvara tebeşirle yazılan” şiirinden beri biliyoruz ne olup, olacağını.

“Savaş istiyoruz!”
En önce vuruldu
bunu yazan

Adalet güçlü olduğunda değil zayıf olduğunda yaptıklarındır. Dünün güçlü darbecileri şimdi kendilerinin vaktiyle yaptığı “Asarım, keserim” propagandalarının sonuçlarına maruz kalıyor. Dün halka ne yaptılarsa bugün de onlara o yapılıyor. Ve bugün onlara bunu yapanlar dün beraber bunu yapıyorlardı. İki kötüden birini seçmemeli. Ki bu mutlak surette kötüyü seçmektir. Seçeneğin onların sana verdiği değil senin yarattığın olmalıdır. İnsan yolunu kendi yapar. Yoksa devrimcileri asla anlayamaz ve bilemezdik…

Yeni bir ülke özgürlüğün, eşitliğin ve adaletin ülkesi olacaktır ve bu iki kötünün dilinde yoksa meydanlarda bir hep beraber dillendireceğiz. Dil yeni bir yaşamı söyleyecek ellerimiz de onu inşa edecektir. Ne o inanmadın mı bana? Zor diye mi düşündün?

Onlar hala Gezi’den korkularını dillendirip hâlâ bize karşı, bizi taklit ederek bir şeyler yapmaya çalışmıyor mu? Biz halk olduğumuz ve örgütlü olduğumuz için korkularını sürekli dillendirdiklerini de mi görmüyorsun?

Hala zor diye mi düşünüyorsun, Kobanê’nin birkaç sokağından meydanlara taşan özgürlüğe ne diyorsun o halde?

Sen kararlı olunca Kobanê değil, kim düşüyormuş?

AKP’nin Ortadoğu politikalarının gelip çarptığı ve parçalandığı politikalarının bu direniş olduğunu da mı görmedin.

Görme ama yarın IŞİD’leşmiş darbeyi gördüğünde “Aa bu da nereden çıktı” deme …

Dün batıda yüzlerce insan nasıl askerin darbeci mermilerine maruz kaldığını gördün. Oysa “Yok canım asker halka kurşun sıkmaz” diye düşünüyordun. Ama sıktı. Ki zaten hep sıkardı. 12 Eylül’de bana değil solculara sıktı diye düşündün belki ama bilmek istemedin, kim ona itiraz ediyorsa ona sıkılıyordu işte. Yaşamanın itiraz etmemek olduğunu sindirdin içine. İtirazı olmayan insanlıktan nasıl da çıkardı yıllar içinde bunu hep söyledin ve biat etme dedin ama biatın yollarını örüyorsun bu görmemezliğinle.

Ve şimdi AKP şimdi ki darbecilerin komutanlığında aylardır Kürtlere karşı operasyonlar yaparken “Kürt illerinde hiç sivil ölmedi derken” ne kadar çok sivilin nasıl öldürülüp katledildiğini batıdan biliyorsun artık.

DBP yöneticisi Hurşit Külter, darbecilerin komuta ettiği tümende gözaltına alındı ve hala haber yok. Darbe girişiminden sonra dahi darbecilerin uygulamalarını sahiplenenlerdir onlar. Ve Asker ne yaptıysa onlar da aynısını yapar…

Neden yapmasın!

Darbe sonrası demokrasi diyeceğine Gezi Parkı’na kışla yapacağım diyenin demokrasi demesinin takiyyeden ibaret olduğunu da mı görmüyor musun?

Kenan Evren’in “Asmayalım da besleyelim mi!” demesini kendine nasıl uyarladığını “Besleyecek değiliz” dediğini de görmüyor, duymuyor musun?

Kenan Evren’in 1402’liklerinin aşan şimdiki 1577’leri de mi görmüyorsun?

Darbe ürünü YÖK’ün darbe karşıtı olamayacağını bir darbeden bir başka darbeye yürüdüğünü ama mutlaka darbeci olacağını da mı görmüyorsun?

Ortadoğu’da, Rojava’da direnenlerin 5 resmi dili olduğunu, her halkın eşit olduğunu, kadın savaşçıların gülen laik yüzünü görmüyorsun… Tam da bu yüzden kadınlardan çok korktuklarını görmüyorsun.

Seni bu önyargıların bitirecek.

Sen görme! Kürt Halk önderi Abdullah Öcalan’ın “Çözüm süreci biterse darbe mekaniği işler” diye yıllar öncesinden söylediğini de görme…

Önyargılarından kurtulmadıkça yeni darbeleri görürsün.

Suruç’ta IŞİD’in katlettiği 33 SGDF’li genç beraberlerinde oyuncak götürüyordu Kobanê’ye. Direniş öyle bir şey ki; işte şimdi o oyuncaklar yerlerine ulaştı. Dün Kobanê’de kreş açıldı.

İşte bunu gör, o çocukları gör…

Yeni bir yaşamın ve ülkenin hep beraber kurulacağını gör…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON EKLENENLER