Yarın Muharrem matemi ve Oniki İmam Oruçları’nın başlangıcı. Oruç tutmak isteyen canlar bu gece ve Muharrem boyunca her gece niyet ederek oruçlarını tutacak ve ertesi gün gün batımında oruçlarını açacaklar. Köy ve kasabalarda oturmaya devam eden canlar, geleneksel olarak evlerinde oruçlarını açarken, artık büyük çoğunluğu Türkiye ve Avrupa metropollerinde yaşayan toplumumuz dernek, dergâh ve cemevlerinde bir araya gelerek birlikte lokmalarını paylaşarak oruçlarını açacaklar. Son yıllarda olduğu gibi bu yıl da gerek içerden, gerekse de dışarıdan belli amaçlarla Alevi asimilasyonuna hizmet eden yapı ve kişiler cemevlerinde ya da belirli yerlerde “iftarlar” düzenleyecekler. Bu tartışmaya hiç girmeden, kurumlarımızda ya da evlerimizde bir araya gelen canlarımıza, Yolumuzda iftar diye bir törensel gelenek ve kavramın olmadığını, mütevazı sofralarda Hakk lokması paylaşıldığını hatırlatarak kapatalım.
Yine uzun zamandan beri her Muharrem’de yaşanan, Kerbela, 12 İmamlar ve Ehl-i Beyt üzerinden Aleviliğin kökenlerine dair tartışmalar yürütülecek ve enerjimizin ve zamanımızın çoğunu beyhude yere harcayacak, birbirimizin kalbini ve duygularını boş yere incitmiş olacağız.
Her şeyden önce Muharrem demek, nefisten, benlikten, kinden, kibirden, yalandan, dedikodudan, ikiyüzlülükten, egoizmden, öfkeden, hırstan, iftiradan, entrikadan, savaşlardan arınmak; sevgiyi, iyiliği, güzelliği, dostluğu, barışı, insanlığı paylasmak, hatırlamak demektir. Her daim insan olabilmenin ve toplumun dirliği ve düzeninin, beraberliğin, kardeşliğinin yeniden ve yeniden inşası demektir. Önce kendimizden başlayarak, eşimizden, çoluk çocuğumuzdan eş dost ve toplumumuzdan karşılıklı razı olmak ve hemhal olmak demektir. Birbirimizin acılarına ortak, yaralarına merhem, dertlerine deva olmaya çalışmak ve mutluluk, sevinç ve kederi paylaşmak demektir. İnsanlığın her bir bireyine ve onun kişiliğine ve haklarına saygılı ama hepimiz bir tek varlık gibi hissedebilmek demektir. Tıpkı şairin “Bir ağaç gibi tek ve hür, ve bir orman gibi kardeşçesine” diye ifade ettiği gibi…
Evet, anne babalarımızın hala kulağımızda olan, her iş ve işleklerinde, tasalarında, gece yastığa baş koyduklarında dudaklarından dökülen “Ya Ali, Ya İmam Hüseyin, Ya Oniki İmam, Ya Hızır!” diye medet çağırmaları veya Kürtçe yemin ederken “Ba İmam Husen bı” demelerine hürmeten, onların bu saf ve temiz inancına saygısızlık etmenin Alevilik-Kızılbaşlık adına hiçbir izahı olamaz. Böylesi beyhude bir tartışmayı, üstelik de bunun için birbirimizi örseleyip, kalbini kırıp hakarete varan ifadeler kullanmayı kimse bırakın Alevilikle, insani hiçbir şeyle izah edemez…
Bu anlamda Muharrem insanlık tarihinde unutulmaz bir acı olarak yerini alan, benzer bütün acıların ortak ifadesi olan Kerbela’dır.
Yine Muharrem, Anadolu’da, Asya’da, Afrika’da, Amerika ve Latin Amerika’da, Avustralya’da tarih boyunca beyaz işgalci ve sömürücüler ile yerli işbirlikçilerin uyguladığı tüm insanlık suçu ve katliamlardır.
Muharrem, Çaldıran, Serez, Nurhak, Dersim, Kocgiri, Maraş, Sivas ve birçok Alevi-Kızılbaş katliamıdır.
Muharrem 1915 Ermeni, 1920’lerdeki Pontus, 1955 Rum ve Osmanlı ve Cumhuriyet dönemleri tüm Kürt, Ezidi, Süryani katliamlarıdır.
Muharrem Filistin, Şengal, Kobani, Rojava, Suriye, Irak, Ege ve Akdeniz’de yaşanan insanlık dramlarıdır…
Muharrem, bütün bu saydığımız ve sayamadığımız kötülüklerin şahsında ifade edildiği büyük bir acı olmanın yanı sıra, aynı zamanda kötülük ve her dönemin Yezitlerine karşı, Hüseyin’in şahsında ifadesini bulan devrimci duruş ve insanlık uğruna karşı koyuşların da sembolüdür.
Bu vesileyle doğa-tabiat katliamı ve tüm canlılara şefkat adına Ana Fatıma, zulüm altında ve savaşlarda yitirdiğimiz tüm masum yavrularımız adına Masum Paklar ile tüm mezalim ve Yezitliklere karşı Oniki İmamları tutan, niyet eden kendi benliği ve kötü duygularına karşı bir arınma dileyen tüm canlarımızın tutacakları oruçları Hakk katında kabul ve makbul ola. Hakk erenler dildeki dileklerini, gönüldeki muratlarını vere. Hızır yardımcıları ola, işleri güçleri rast gide.
Dil bizden, nefes Şah-ı Merdan’dan, kabulü Hakk’tan ola…
Aşk ile…