ALİ KENANOĞLU
Sıraç kelime olarak Farsça olup ışık, nur, kandil, çerağ anlamına gelmektedir. Sıraçlar ise Işık saçan, nur saçan topluluk olarak adlandırılmaktadır.
Diğer taraftan ise Sıraç, Begdili boyuna bağlı bir Türkmen aşiretinin adıdır. Bu topluluklar inançsal olarak Alevi olup Hubyar Ocağı erkanını yürütmektedirler, Hubyar Ocağı içerisinde yaşanan ayrışmalarla bugün Sıraçlar, Hubyar Ocağı ve Anşa Bacı Ocağı mensupları olarak yaşamaktadırlar.
Aleviler genel bir “Kızılbaş” ve daha sonra “Alevi” ismiyle tanımlanmadan önce bölgesel isimleri vardı. Her Alevi topluluğu yaşadıkları coğrafyada farklı isimlerle adlandırılırdı. Tokat, Sivas, Yozgat, Çorum, Amasya bölgesinde yaşayan ve Hubyar yolunu yürüten topluluklara genel olarak “Sıraç” denilmektedir.
Alevi topluluklarına yönelik her türlü karalama politikası ve iftirasından Sıraçlar daha çok nasibini almıştır. Sıraçlar “ser verip sır vermeyen” topluluklar olarak bilinirler. Alevilikteki sır kavramına sonuna kadar sahip olan ve son derece içine kapalı bir toplum olarak yaşamaktadırlar. Sıraçlar için “yabancı” kavramı Sıraç olmayan herkes için kullanılan bir kavramdır.
Sıraçların yaşadığı bölgelerde Sıraçların ser verip sır vermeyen topluluklar olması hasabiyle sıraç isminin bu topluluklara sırrını aç, sır aç denilerek oluştuğu da anlatılmaktadır.
Şöyle bir anımı paylaşmak isterim; Bir gün Zile de Hubyar yolunu süren ve Anşa Bacı Ocağı mensubu Ana’larımızdan Nurdane Bacı yı evinde ziyaret edip hasbıhal eylemiştik. Kendisinden birlikte bir hatıra fotoğrafı çektirmeyi talep ettiğimde bana “bir şartla çektirebiliriz, bizim Sıraçlar dışında kimseye göstermeyeceksin” demişti. Bende memnuniyetle kabul edip fotoğrafı çektirmiştik. Nurdane Bacının şartı sanırım bu durumu daha iyi anlatmaktadır.
Bütün Alevi topluluklarında olduğu gibi Sıraçların Cem’lerine de asla yabancı bir kimse giremez. Sıraçlar evlilik konusunda da çok içine kapalı bir topluluktur, o yüzden dışa açılmaları ancak ve ancak son yirmi yıl içerisinde olabilmiştir.
Sıraçların bu kadar çok içine kapalı olmasından kaynaklı olarak daha fazla karalamaya ve iftiraya maruz kalmışlardır. Bu nedenle de zamanla kötü bir anlam olarak kullanılan Sıraç ismi terk edilmeye hatta ret edilmeye başlanmıştır.
Bugün Hubyar Ocağı içerisinde benimde yaşadığım Ocak Merkezinde Sıraç ismi talipler için kullanılsa da taliplerimizde bunu reddetmektedir. Ocak içerisinde büyük çoğunluk Sıraçlığı sadece Anşa Bacılılar için kullansa da onlar da bu ismi kullanmaktan imtina etmektedirler. Hubyar Ocağı ve Anşa Bacı Ocağı dışında ve aynı coğrafyada yaşayan diğer topluluklar ayrım yapmaksızın Hubyar yolunu yürütenlerin tamamına birden “sıraç” demektedirler.
Sıraç isminin reddedilmesi Alevilerce “Kızılbaş” isminin reddedilmesiyle aynı psikolojiye dayanmaktadır. Bu da ismin son derece kötü anlamlara gelebilecek şekilde kirletilmesi ve Sıraçların dışlanmasına neden olmasından kaynaklıdır.
Bu durumu kırmak için 2002 yılında bu topluluklarla ilgili yazdığım ve yayınladığım kitabımın ismini “Hubyar Sultan Ocağı ve Beydili Sıraç Türkmenleri” koydum. Katıldığım tüm Televizyon programlarında, panellerde, festivallerde ve halk toplantılarında “ben Sıraçım” diyerek bizim özgünlüğümüzü ifade eden ismimizin tekrar kullanılması konusunda gayret sarfettim.
Son yirmi yirmi yıldır Alevi toplumunun bu tür değerlerine sahip çıkmaya başlamasıyla birlikte Kızılbaş ismi nasıl hak ettiği onurlu yere oturmuşsa Sıraç ismi de aynı şekilde hak ettiği onurlu yerine oturmuş durumdadır.
Alevi ismi bugün tüm Alevi topluluklarının, Ocaklarının, sürek farklılıklarının üst şemsiye adı olup, bölgesel ve sürek farklılıklarının anlaşılması açısından bu tür isimlerinde korunması gerekmektedir. Günümüzde Sıraç Alevileri, Tahtacı Alevileri, Nusayri Alevileri, Dersim Alevileri, Bektaşiler, Dede Garkınlılar, Hubyarlılar, Anşa Bacılılar, Üryan Hızırlılar, Ağuçanlılar, Baba Mansurlular gibi tanımlamalar bölgesel, yöresel ve/veya Ocak, sürek farklılıklarını ifade eden isimlerdir.
Bu anlamda Sıraç Alevileri günümüzde dar anlamda sadece Anşa Bacılıları ifade etse de genel anlamda tüm Hubyar yolunu yürüten Hubyarlılar ve Anşa Bacılıları ifade etmekte bu toplulukların özgün durumunu yansıtmaktadır.
Çeşitli kaynaklarda başına keçe takmalarından dolayı Sıraçlara “Keçeliler” denildiği de görülmüştür.
25.09.2016
alikenanoglu.net