Anayasa bir devletin yapısını, temel kurumlarını düzenleyen, vatandaşlarının temel hak ve özgürlüklerini güvence altına alan metinlerin oluşturduğu vatandaşlık kitabıdır. Tüm toplumsal kesimlerinin bu metinlerin üzerinde bir görüş birliğine, yani farklılıkları ile birlikte yaşama mutabıkına vardıkları bir sözleşmedir.
Bu nedenle anayasa, belli kesimlerin veya bir grubun görüşleri doğrultusunda oluşturulmayacağı gibi imtiyazlı bir kesim için de anayasa oluşturulmaz ya da değiştirilmez.
Katılımcı demokratik özellik taşımayan bir anayasa da ancak dayatma ya da tek tipleştirme anayasası olur.
Her ülke modern ve çağdaş medeniyete ulaşmak için kuşaklar anayasası yapar, yani hayatı daha çok özgürleştirecek, barışı toplumsallaştıracak, kurumların uyumlu çalışmasını sağlayacak bir organizasyona imza atar. Bu çalışmaları yaparken, nitelikli, aydın daha birikimli çalışmalara yer vererek demokratik hareketi yakalar, vatandaşlarıyla dengeli yaşamayı böylece şekillendirir.
Ülkemize baktığımızda bugüne kadar yapılan anayasalar ya da değişikliklerinde ki temel algı “en iyisini bizi yönetenler yapar ve bilir” yanılgısıydı.
Partilerde sayısal üstünlük kimdeyse yasaları hazırlar yürürlüğe koyar halkın temsil edilip edilmemesi gibi bir kaygı da olmadığı için uzun yıllar toplumsal mutabakattan uzak anayasa ile yönetildik. Bu nedenle ulusumuzu oluşturan halklar kendi aralarında tarihsel uzlaşma kültürüne sahip olmasına rağmen, anayasa bu kültürün simgesi olamadı. İktidarlar güç potansiyelinin ifadesi oldu.
Bu iktidara sahip olmayanların aleyhine anayasa değişikliğine gitti ve çıkarılan hiçbir anayasa bireylerin ve sivil toplum örgütlerinin iktidara karşı kurumsal kalkanı olamadı.
Ve bugün baktığımızda sosyal sözleşme metni kabul ettiğimiz anayasa yeniden gündemde. Bu anayasanın artık bir denge metni olmasını bekleme umudundayken, sivil toplum eksenli politikaların artığını düşünürken, birey özgürlüğünün genişletilmesini beklerken karşımıza hiç yabancı olmadığımız ideolojik ön kabullerden oluşmuş ve zamanlaması belleğimizde manidar olan “OHAL” ortam ve koşulları ile bir anayasa değişikliği için kamuoyu oluşturma çabaları var
Bu durumda, doğal süreç ve geniş tabanlı bir anayasanın çıkmasını ve demokratik katılım eksenli olmasını beklemek ve özgürlükleri hukuk metnine bağlanacağını düşünmek ya da beklemek bir ütopyadır.
İşte daha farklı siyasi ve hukuki ortamda anayasamız yapılmalı, bir grubun ön plana çıkarılmadığı farklı olanların kendilerinin yok sayılmadığı, din, inanç, kanaat ve ideoloji konusunda devletin taraf olmadığı laik ve cumhuriyetçi bir anayasayı doğru zamanda ve doğru ayarda istemekteyiz.