Irkçı siyaset simsarlarının devlet merkezli şoven zihniyete sığınarak beslendiği, köşe yazarı ve gazetecilerin ırkçı devlet anlayışını kutsayarak farklılıkları lanetlediği memlekette ipini koparan “ kahraman” olma peşinde…
Eee “Ogün ağabeylerinin izini takip ediyorlar.”
Hrant’ı katletmeyi büyük bir kahramanlık sanan aklı elinden alınmış zavallı devşirme, devlet katında, hem de bayrak eşliğinde hatıra fotoğraflarına konu olunca bazılarının iştahı kabardı.
“ Olmaz mı ki, devletimin polisi beni de şereflendirip bayraklı fotoğraf çektirse!” diye içinden geçirmiştir saldırıyı planlayan besleme!
“Koruma zafiyeti(!)” gösteren emniyet yetkilileri ve polisler “ Bayraklı hatıra fotoğrafı” çektirdiler mi? Bilmem ama Hürriyet gazetesinin köşe yazarı Yılmaz Özdil 14. 04. 2010 Yumruk başlıklı “ Hatıra yazısı” yazmayı ihmal etmedi. Kadim Türk kültürünü ve kimliğini “ savunmak adına” ırkçılığı marifet bilenler bu mide bulandırıcı olaydan pek zevk almışa benziyorlar. Kimileri yarım ağız “kınıyoruz” deme basireti gösterse de onca okura hitap etme sorumluluğu taşıyan Yılmaz Özdil utanmadan saldırıyı meşru gösteriyor.
Karadeniz insanını ve canım kültürünün adına ırkçılığı, “Türk, İslamcılığı marifet” bilenlerin ilk saldırısı değil bu!
Rahip Santoro cinayeti…
Basın açıklaması yapan devrimci gençleri linç etme girişimleri…
Futbol maçlarında örgütlenen koronun kin kusmaları…
Sahi nedir bu Karadeniz halkı üzerinde oynanan oyunların arkasındaki gerçekler?
Tarihsel, kültürel, etnik, inançsal çeşitli ile her renkten çiçeğin süslediği gülistana benzeyen Karadeniz’e ne oldu?
Mahir Çayan’ların, Harun Karadeniz’lerin, Haki Karer, Kemal Pir’lerin, Kazım Koyuncu’ların ve adları saymakla bitmeyecek nice aydın demokrat, devrimci insanın yetiştiği bu ulu diyarı kimler, nasıl bu hale getirdiler?
1990’larda Rusya, Ukrayna vb. yerlerden getirilen düşürülmüş kadınlarla yürütülen özel fuhuş politikası ile geliştirilen kişiliksizleştirme, içine ırkçılık enjekte edilmiş futbol tutkusu sahte Türkçülük ve din tüccarlığı ile ayyuka çıkarıldı.
Kültürel ve moral değerleri elinden alınmış insanlara din tüccarlarının müritliği ve gözü dönmüş bir milliyetçilik reva görüldü.
Aslına bakılırsa Türkiye’de Kürt sorunundan daha karmaşık ve vahim bir Türk sorunu var. Ve kimi devşirmeler bu sorunun yarattığı kaos ortamından besleniyorlar. Basın yayın kuruluşlarının köşelerinde kalemini “ Türk İslamcılığı”nın kılıcı gibi kullananlar ne tarihi, ne halk kültürünü, ne de inançların kutsal değerlerine düşman ettiler.
Ama bu ırkçı şahlanmanın altında “açılımlar” adına “ Osmanlı oyunu” yürüten AKP politikaları var. Ne biçim “ açılım” bu? Açıldıkça içinden kirli oyunlar çıkıyor. TRT 6’da Maliye Bakanı Kürtçe futbol yorumu yapıyor! AKP’nin kadın milletvekili Kürtçe türkü söylüyor! Ama insan haklarını, Kürt sorunun demokratik barışçıl çözümü savunan Kürtler bir cümle Kürtçe konuşsalar davalar açılıyor, cezalar veriliyor!
Yaratılan korku ve şiddet ortamının senaryosu belli ki derin laboratuarlarda kurgulandıktan sonra uygulamaya konuluyor.
Ahmet Türk’e yapılan saldırı anlık bir gelişme sonucunda ortaya çıkmamıştır. Aksine planlanmış bir saldırıdır. Planın adı “Hak isteyeni haklama” projesidir. Yıllardır bu projeyi yürütenler Vedat Aydın’dan Mehmet Sincar’a, Muhsin Melik’e, Faik Candan’a uzanan katliam projesinin sahipleridir.
Türkiye’de devletin ötekileştirdiği kimliklerin temsilcilerine “yumruk” değil, kurşun da atıldı, işkenceler, toplu katliamlar yapıldı, hatta yakıldı… Kimse yok edilemedi.
Biz. Bu ırkçı saldırgan, katil sürülerini tanıyoruz. Madımak’ın önünde insanlar yakıp tekbir getirenler bunlardı. Gazi’de üstümüze ateş edenler, Çorum, Malatya’da bize saldırıp katledenler bunlardı.
Şairin dediği gibi “Sana düşman, bana düşman, düşünen düşman… Vatan düşünen insanların yurdudur, sevgim bunlar vatan düşman.”
Türkiye sadece devşirme siyaseti yürütenlerin yurdu değil. Türkiye, Türkiye’de yaşayan tüm hakların ve inanç toplumlarının yurdudur.
Güya kendi akıllarınca “Yumruklu saldığı ile ders verme, küçük düşürme” çabası güdüyorlar.
Ahmet Türk sadece Kürtlerin temsilcisi değildir. Ahmet Türk demokratik, barışçıl siyaset anlayışı ve onurlu duruşu ile 30 yıldır her türlü baskı, zulüm ve engellemeye karşı mücadele yürüterek Türkiye siyasetinin yüz akı olmuştur.
Artık Ahmet Türk mü, Kürt mü? O kadar da önemli değil. Çünkü Ahmet Türk temsil ettiği siyaset anlayışı ile Türkiye olmuştur.
Kemal BÜLBÜL – Günlük Gazetesi 16 Nisan 2010