Dünyayı terörle tehdit eden adam

Terör sözcüğünün tanımına, ilk defa, Fransız Devrimi yeni bir boyut kazandırır. Fransız Devrimi’nin ilk yıllarında Fransa’da yürütme yetkisine sahip convention, ülkenin dış güçler tarafından işgal edilmesine duydukları endişeden dolayı ve içteki sivil huzursuzluğun devrime zarar verebileceğini düşündükleri için olağanüstü önlemler alma gereği görürler. Bu amaçla kamu güvenliğinden sorumlu komiteyi (Comité de salut public) neredeyse diktatörlüğe varan yetkilerle donatırlar. 5 Eylül 1793 günü Convetion bir bildiri ile devrim karşıtlarına karşı Terörü (la Terreur) açıklar: “Komplo kuran tüm kişileri dehşete düşürmenin zamanı geldi. Kanun adamları, Terörü başlatın.”  Kamu güvenliğinden sorumlu komitenin başındaki  Maxsimilien Terörün ateşli bir savunucusu olur. Görevlendirildikten bir yıl sonra, 28 Temmuz 1794 de despotluk suçundan idam edilene kadar binlerce kişinin infazına öncülük eder. Terör, yargısız karar verilen idamlara kadar giden uygulama şekli ve halk üzerinde bıraktığı korku ile tarihe devlet eliyle gerçekleştirilmiş bir terör örneği olarak geçer.

Altı çizilmesi gereken, terör Devlet menşeili, devletten halka karşı geliştirilen bir sindirme ve teslim alma silahıdır. Tarihte de böyle idi. Günümüzde daha koyulaşarak böyle. Aradaki tek fark, Devlet eskiden terörü bir silah olarak kullanıp sahip çıkarken, daha sonra bu kirli silahı muhaliflerinin üzerine atarak onların Adalet ve Hak arayışlarını karalama, bastırma unsuru olarak kullanmıştır.

AKP devletinin Maximilien’i Erdoğan iç kamuoyuna uygulayacağı sınırsız Terör için kurmaylarına verdiği, “Komplo kuran tüm kişileri dehşete düşürmenin zamanı geldi. Kanun adamları, Terörü başlatın.”  direktifini verdikten bu yana, Basın Yayından siyasi muhaliflere kadar Türkiye’de Erdoğan karşıtı olan her canlı yüz yıllara varan ceza istemiyle hapislere doldurulmuştur.

Bugün basına yansıyan, “Siz böyle davranmaya devam ederseniz yarın dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir Avrupalı, hiçbir Batılı güvenle huzurla sokağa adım atamaz.” Teröre açık çağrısıyla, artık sadece iç muhalefeti değil, bütün dünyayı terörle tehdit ediyor.

Erdoğan’ın bu tehdidini ciddiye almak gerekir mi? Bence oldukça ciddiye almak lazım. Çünkü IŞİD terör örgütünün örgütlenmesinde, güçlenmesinde ve uluslararası bir tehdit gücü haline gelmesinde Erdoğan’ın büyük emeği vardır.

Bu durumu AB ve ABD politikacıları, daha doğru bir deyimle Devlet adamları, daha iyi bilirler.

Bugün Avrupa ve ABD’yi tehdit eden potansiyel teröristlerin Türkiye’de eğitim, Suriye ve Irak’ta savaş tecrübelerini kazanarak yetkinleştikleri, Türkiye üzerinden AKP devletinin himayesiyle dünyanın her tarafına dağıldıklarını hem AB Devletlerinin gizli istihbarat teşkilatları, hem de CIA ve FBA iyi bilir.

Erdoğan’ın kendisinden emin olarak ‘’ hiçbir Avrupalı, hiçbir Batılı güvenle huzurla sokağa adım atamaz” tarzındaki tehdidin maddi temeli var. O hangi teröristin hangi ülkede yaşadığını ve neye muktedir olduğunu bilir.

Hatırlanacağı üzere Erdoğan’ın Paris saldırısından sonra, Belçika ile aralarında çıkan anlaşmazlık sebebiyle yaptığı ‘’Paris saldırısı her tarafta yapılabilir’’ tarzı çağrıdan kısa bir süre sonra Belçika Hava Limanına terörist bir saldırı gerçekleştirilmişti.

Çok garip(!) bir tesadüf!?! Erdoğan yine bütün dünyayı terörle tehdit ediyor ve hemen aynı gün İngiltere’de Parlamento binası teröristler tarafından basılmak isteniyor. Bu emeline ulaşamayan teröristler sokakta onlarca insanı arabalarla eziyor. Yani tamda Erdoğan’ın ‘’ hiçbir Batılı güvenle huzurla sokağa adım atamaz” çağrısına cevap niteliğinde bir saldırı gerçekleşiyor.

Bu tür çağrılar ve karşılığının anında gerçekleşmiş olmasında Kürdistan ve Türkiye kamuoyu yabancı değil!

Amed, Suruç, Ankara, Cizre, Sur, Şırnak ve devamı Erdoğan’ın bu tür çağrıları sonucu gerçekleşmişti.

Erdoğan’ın terör çağrıları bütün kurmaylarının ağzında tehdit sloganı haline gelirken, İslam’ın en yüksek Din kurumu olan Diyanet başkanında silahı haline gelmişti.

Türk Diyanet başkanın yılbaşı açıklamasından sonra İstanbul’da Reina saldırısı gerçekleşmişti.

Bütün Dünya terörün yeni bir verziyonuyla karşı karşıya. Hem Devletler Hukuku zırhına sahip, hem NATO üyesi ve hem de AB, ABD ile tarihin derinliklerine dayanan çıkar anlaşmalarına sahip.

Bütün dünya insanlığı terörün bu yeni verziyonuyla karşı karşıya. Devletin en tepesindeki bir kişinin geri kalan dünyayı(kendi mezhebinde olanlar hariç, başta IŞİD) karşısına alarak terörizmle tehdit etmesi her gün karşılanacak bir olay değil. Bu açıdan bu tehdidi oldukça ciddiye almak gerekir.

Alman, İngiliz, Fransız,  diğer AB ülkeleri ve ABD Basının tepkisine, siyasetçilerinin hassasiyet ve endişe dolu açıklamalarına bakılırsa, Erdoğan’ın Terör tehdidi ciddiye alınmışa benziyor. Fakat bu sadece bir adım. Önemli olan Erdoğan sıfatında Devlet zırhına bürünmüş bu terör teşkilatına karşı atılacak adımlar, alınacak önlemler.

AB ve ABD’nin Demokrasi, insan hakları ve demokratik devlet değerlerine ne derece bağlı olduklarını bu gelişmeye karşı takınacakları tavırla daha iyi göreceğiz!

 

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON EKLENENLER