CHP’den beklentisi olanlara!

Türkiye’de 16 Nisanda gerçekleşen referandum sonrası AKP’nin türlü oyunlarla eveti önde göstermesi toplumda önemli bir tepkiye yol açtı. Halk sokaklara çıktı, sonuçlarını tanımadığını haykırdı. CHP başta Hayır Cephesi’nin öncülüğüne soyunmuş görünerek yarım ağızla da olsa bu kitlesel gösterileri destekler göründü.

“Hayır bitmedi, daha yeni başlıyor”  diyenler bir iki hafta geçtikten sonra sokaklarda görünmez oldular. CHP kitleleri sokaklara asla çağırmadı. Kılıçdaroğlu yarım ağızla “kimseye sokağa çıkmayın diyemem” demekle yetindi.

Referandum sonrası CHP’nin kitleleri sokaklara dökeceğini sanan bizim eski solcular buradan hemen büyük sonuçlar üretmeye başladılar. Kitlesel gösterileri anında “ikinci Gezi” olarak nitelendiren bu arkadaşlar yine sokakları dolduran halkın umudunu eylemleri süreklileştirerek yükselteceklerine, CHP’den tutum beklemeyi seçtiler. Ancak CHP çok keskin söylemlere rağmen iş sokaklara gelince nedense çekingen davrandı.

Daha sonra halkın bu eylemliliğini desteklemediklerini açıklayarak seçim hilesi ile tek kişilik diktatörlüğünü garantiye alan Erdoğan ve yeni kurmakta olduğu rejimini aklayıcı bir tutumla, seçim sonuçlarını kabullenip, %49, %51 tartışmasına girdiler. Bu sefer %49’un 2019 ortak adayı kim olacak onun tartışmasına başladılar. Adeta hileyi, dikta rejimini unutturmaya çalıştılar.

Oysa eğer sen seçim sonuçlarını kabul etmiyorsan bu hileli sonuçlarla rejimi değişikliğe götüren sahte iradeyi de tanımamalısın. Senin hedefin artık devrimci bir kalkışmayı örgütlemek olmalıdır. CHP ne yapıyor bir yandan seçim hile ile alındı derken, öbür taraftan da hiçbir sonuç alınamayacağını bile bile sözde yasal yolları deniyor. Bunu yapması doğaldır. Düzenin partisidir sonuçta, normal olmayan CHP’den devrimci kalkışma beklemektir. Sokaklara dökülme beklemektir. Ne tez unutuldu düzen partilerinin “Yenikapı ruhu”.

Sosyalist sol sokaklar biraz hareketlenince heyecana kapıldı. Sokak gösterilerinin Gezi’de olduğu gibi uzun bir süre devam edeceğini sandılar. Umutlarını hep CHP’den gelecek desteğe bağlamışlardı. Oysa biraz gözleseler görürler ki, CHP’den bir sistem değişikliği beklemek, bu şöyle dursun bir reform girişimi bile beklemek boş bir hayaldir.

Referandum ile yapılan anayasal değişiklerle iki partili bir sistem getirildi. Artık %50’yi aşamayan hiçbir parti bırakalım iktidar olmayı belki önümüzdeki süreçte seçim sisteminde yapılacak bir değişiklikle meclise bile giremeyecektir. Meclise girilse bile zaten bu meclis artık göstermeliktir. CHP şimdi kendisini sistemin yürütülmesinde ikinci Parti olarak görüyor. Ancak CHP’nin vizyonsuz yönetimi ile %49’u bir arada tutacak bir iradeyi ortaya çıkaracağı da tartışmalıdır.

Yapılması gereken sistem karşıtı, düzen dışı bir muhalefet cephesi yaratmaktır. Sosyalist sol artık yüzünü Kürt hareketine, Alevilere ve emekçilere dönmelidir. Bu sistemden zarar gören ötekileştirilmişlere dönmelidir. “Kürde yakın olursam güç kaybederim” sendromundan kurtulmalıdır. Aynısı CHP için de geçerlidir. %50’yi aşmış bir güce ulaşmak, yukarda saydığım toplumsal kesimlerle barışık olmayı gerektirir.

Ancak sosyalistlerin CHP’den böyle bir beklentileri olmamalıdır. Yapılacak olan CHP’yi aşmaktır. Emekçileri, demokratları, Alevileri CHP’den kopararak sistem dışı ortak bir mücadele cephesi yaratmaktır.

Engin Erkiner’in deyimiyle “CHP ancak kendisi dışında güçlü bir sol olduğu zaman solculaşır. Kendisi dışındaki solu zayıflatabilmek, kendine çekebilmek için solculaşır. CHP dışında güçlü bir sol olmadan CHP’den solculaşma bekleyenler daha çok bekleyecektir.” (Yazının devamı için Engin Erkiner.org sitesine bakabilirsiniz)

CHP’den umutlarını kesmeyenlere bir örnek verelim. Toplumsal muhalefete öncülük etmesini istediğiniz CHP bırakalım öncülüğü, anında kendi içinde çatışmaya başladı, istifalar, ihraç edilme istemiyle disipline vermeler, Kılıçdaroğlu’na bile tahammül etmeyerek daha ulusalcı, yani daha sağcı lider arayışları ile uğraşır hale geldiler. Bir de bu yetmezmiş gibi CHP içindeki tartışmaları AKP’nin yarattığını söylediler.

Siyaset yoksunu, vizyonsuz yöneticiler AKP’den ne bekliyorlardı ki diyesi geliyor insanın. Rakip gördüklerin, iktidarı hile ile ele geçirenlerin bunları yapmayacağını düşünmek saflığın ötesindedir. Erdoğan’ın “bizi kandırdılar” diyerek sorumluluktan kaçmasından daha da beter bir açıklamadır.

Yine, Türkiye siyaseti içinde solu da katarak söyleyelim, kimse özeleştiri vermeyi, nerede hata yaptık? demeyi içselleştirememiştir. Kendi içinde yaşadığı sorunlara içerden neden arayacağına, rakibinden suç bularak, “bu düşman oyunudur, aramıza nifak sokuyorlar, aramızı sızıyorlar, ajanlar, provokatörler hareketimizi bölüyor” diyerek sorumluluktan kurtulduklarını sanıyorlar.

Yine Erkiner’in çarpıcı bir belirlemesiyle sözlerimizi bitirelim. “Önümüzde önemli bir fırsat bulunmakla birlikte fırsatlar ancak kullanılabildiklerinde fırsat olurlar. Öncelikle kendine bakacaksın! Kendin güç olamazsan, istediğin kadar bağırıp çağırabilirsin; önemli bir şey olması beklenemez. Şu anda kayda değer bir güç olamıyorsak, en azından bunu bilmek ve gereksiz heyecanlanmamak gerekir. Çaresizlikten CHP’ye umut bağlamak çare olmuyor…”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON EKLENENLER