Aleviler; her süreçte azınlık gibi görüldüler. İnançsal farklılıkları, kültürel çeşitlilikleri ve yaşama dair sosyal tercihleri yüzünden asimilasyona zorlandılar ve Direnç gösterme eğilimlerinin bedelini de kanlarıyla ödediler.
Bunları hatırlamak için en yakın tarihsel kayıtlara bakmak yeterlidir.
Peki, amaç neydi?
Alevileri bir dönüşüm çarkı içinde inandıkları yoldan çevirmek Değilmiydi ?
Tüm bu çabalar bugüne kadar işe yaramadı belki inadımız, beklide isyanımız buna engeldi.
Ancak yeni süreçte Alevileri bir dönüştürme metoduna yerleştirme çabaları “Gönüllü Asimilasyon Formülüne Dönüştü ” peki bu formülün en belirgin özellikleri nelerdir ?
– Sünni veya Şia Ahlak ilklerini popüler düşünceye çevirerek asimilasyon şiddetini azaltmak
– Alevilerin tarihsel gerçekliklerini kabul etmiş gibi görünüp kültürel değişim nüansları çoğulcu bir görüş etrafında toplayıp “Aslında aynıyız ama… “bizim gibi olun” bilinci yaratmak.
– Başta ekonomik ve demografik değişikliklerle Alevilerin ekonomik hareketliliğini azaltarak kendi din kurallarını kendi sermayeleri ile dayatıp Alevileri yaşadıkları topraklarda fiili tıkanıklığa zorlamak ve dönüşümü halk bilincine çevirmek
– İki toplumun Düzensiz uyuşma noktaları bulup bu noktalar üzerinde etüt yapmak,örneğin Namazı ret eden Alevilerle Namaz kılan Sünni veya şia tarafın ritüellerini karşılaştırarak tek bir sonuç elde etme çabaları bunu en çok Cenaze erkanları ve cem ibadetinde görmek mümkündür.
Örneğin Cem de kadın erkek ayırımı, secde, rüku, vb. eylemlerle “sizde secde şudur”,” bizde secde budur” “aslında bizde sizin gibiyiz “sonuca ulaşmayı sağlamak.
Her alanda ayrımcılığa maruz kalarak ” reaktif kabullenme” yani kendi inancına isyan etme bu yöntem de daha çok eğitim öğretim çağındaki çocuklar hedef alınır çocuk anne ve babasına gün içinde inancımıza dair bir eylemimiz yok diyerek bunu hesap sormaya dönüştür ve kendini inkâr etme eylemine çevirir.
Aleviler arasına ” gönüllü asimilasyon” önderleri koyarak onlar aracığıyla Alevi halkı arasında sosyal bağ oluşturmak ve bu bağla güçlü ayrımcılık, değer çatışması yaratmak örneğin seçilmiş Alevi dedelerini hacca, umreye götürmek, Cami avlusunda Cem evi formülü tasarımlamak ya da dedelik diploması verip Alevi ocak sistemini kökten yok etmek gibi.
İşte tüm bunları yaşarken bazı Alevi kurumlarının Oruç tutmayan Alevileri bayram Cemine davet etmesi devede kulak sayılmaz mı?
Onlar bu davetle Alevileri getirmek istedikleri noktayı tasvir etmektedirler.
Bu durumda ne Sünni kardeşlerimizin ne de Şia kardeşlerimiz sorumludur tek sorumlu “Gönüllü Asimilasyonu” Alevi halkına dayatan sözde Alevilerdir.
Bu nedenle başta Sünni, şia ve diğer kardeşlerimizin inançları gereği tuttukları oruçlar hak katında kabul olsun diyor bayramları kutlu olsun.