Madımak anması sırasında Şeyh Sait isminin Hacı Bektaş Veli ve Pir Sultan Abdal ile birlikte anılmasına tepki gösteren Hacı Bektaş Veli Dergâhı Postnişini Veliyettin Ulusoy’un açıklaması çeşitli çevrelerce tartışılıyor. Konuya ilişkin bir yazı kaleme alan Eğitimci-Yazar Kemal Bülbül, “22 Temmuz 1527 Tarihinde Osmanlı Hükümdarı Kanuni Süleyman’ın fermanıyla katledilen Şah-ı Şehidan Şah Kalender Çelebi’nin Torunu Hacıbektaş Ocağı Mürşidi Pir Veliyettin Hürrem Ulusoy bilirler..!”değerlendirmesinde bulundu. Bülbül, acıları paylaşıp haldaş, yoldaş, dildaş, dertdaş olmanın önemine işaret ederek,“Yetmiş iki milleti” Muaviye Soylu Yezit Huylu anlayış karşısında eşitlikte, özgürlükte, adalette “Bir iri ve diri” eyleme günü değil midir? diye sordu.
Hacı Bektaş Veli Dergâhı Postnişini Veliyettin Ulusoy’un Şeyh Sait’i kastederek ‘Alevilerin kestiği haramdır, yenilmez’ düşüncesi ile kurulan sofraya oturmayan birinin yolumuzun uluları ile aynı kefeye konulmasına gönlümüz razı olmaz” açıklaması çeşitli çevrelerce tartışılıyor.
Konuya ilişkin bir yazı kaleme alan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin önceki başkanlarından Eğitimci -Yazar Kemal Bülbül, “Öncelikle şu hakikat bilinmelidir ki; “Şeyh Said’in Dersim’e gidip Pir Seyit Rıza’nın misafiri olduğu, misafirlik sırasında “Siz Alevisiniz, biz sizin elinizden yemeyiz,” gibi akıllara ziyan bir durum asla yaşanmamış olup, tarihi kaynaklarda da böyle bir kayda rastlanmamıştır’ dedi.
Eğitimci- Yazar Kemal Bülbül’ün kaleme aldığı yazı şöyle:
“ARİF BİLİR AŞK EHLİNİN HALİNİ”
(Aşık Sümmani Baba)
Hacıbektaş Ocağı Mürşidi Pir Veliyettin Hürrem ULUSOY, gerek temsil ettiği makam, gerek vakıf olduğu Yol Erkan ilmi ile tevazu ve edep erkan timsalidir. Serçeşme misali coşkun yüreği harlanmış olmalı ki ender rastladığımız bir açıklama yapmışlar.
Açıklamalarında HDP Diyarbakır Milletvekili Osman Baydemir’in, Madımak Katliamı’nın 24. Yılı nedeniyle Madımak Şehitlerini anmak amacıyla Madımak’a “Karanfil bırakırken yaptığı konuşma”yı söz konusu edip bir eleştiri yapmışlar…!
Hacıbektaş Ocağı Mürşidi Pir Veliyettin Hürrem ULUSOY’un açıklamadaki ilgili bölümü şöyle;
“Acılar paylaşıldıkça azalsa ve yaralar kendini sarsa da bazen daha incitici, gönül kırıcı olabilmektedir, yaşananlar. Madımak Katliamı’nda yaşamını yitirenlerin anması sırasında karanfiller bırakılırken Hacı Bektaş Veli ve Pir Sultan Abdal’ın, Alevilerin kurmuş olduğu Kamber-i Ali sofrasına oturmayan Şeyh Sait ile aynı kefeye konulurken ‘alkışlanması’ incitici bir durumdur. ‘Alevilerin kestiği haramdır, yenilmez’ düşüncesi ile kurulan sofraya oturmayan birinin Yolumuzun uluları ile aynı kefeye konulmasına gönlümüz razı olmaz.”
BAYDEMİR: BÖYLESİ HASSAS BİR KONU POLEMİK KONUSU YAPILMAMALI
Derin bir muhabbet ve sevgi ötesi teveccüh ettiğim Hacıbektaş Ocağı Mürşidi Pir Veliyettin Hürrem ULUSOY’u açıklamayla ilgili olarak telefonla aradım ulaşamadım. HDP Diyarbakır Milletvekili Sayın Osman BAYDEMİR ile konu hakkında bir telefon görüşmesi yaptım. Sayın BAYDEMİR; “Açıklama hakkında henüz bir bilgim yok. Böylesi hassas bir konunun polemik konusu yapılmasını asla istemem. Pir Veliyettin Hürrem ULUSOY ile yüz yüze görüşüp konuştuğumuzda siyasetten öte hakikat muvacehesinde mutabık olmayacağımız bir konu olacağını sanmıyorum” dediler. Biz de aynı dilek ve görüşle konuya açıklık getirelim dedik. Zira bir kelimeden, kavramdan, cümleden hareketle taraf olup ulu orta polemik yapan ve yıpratıcı bir dil kullanan kimi aklı evveller, Kutbi Hakikat, Mürşidi Arifan Hünkar Hacıbektaş Veli’nin deyişiyle “Bir iri ve diri olmamak” gereken bir dönemde fırsatı ganimet yapabilirler.
“YAŞANMAMIŞ BİR KONU, TAMAMEN TEVATÜR”
Öncelikle şu hakikat bilinmelidir ki; “Şeyh Said’in Dersim’e gidip Pir Seyit Rıza’nın misafiri olduğu, misafirlik sırasında SİZ ALEVİSİNİZ BİZ SİZİN ELİNİZDEN YEMEYİZ, YEMEĞİ BİZİMKİLER HAZIRLASIN…!!!” Gibi akıllara ziyan bir durum asla yaşanmamış olup, tarihi kaynaklarda da böyle bir kayda rastlanmamıştır. Kaldı ki Şeyh Said 1925 Tarihinde Diyarbakır Dağkapı Meydanı’nda idam edilmiş, Seyit Rıza 1937 Yılında Elazığ Buğday Pazarı Meydanı’nda aynı saik ve suçlamalarla aynı devlet tarafından aynı yöntemle idam edilmiştir. Kendi inancında birisi Pirlik, birisi Şeyhlik makamına gelmiş ilim irfan edep erkan sahibi iki tarihi şahsiyet hiç karşılaşmadıkları gibi, karşılaşmış olsalar da böylesine çiğ ve edep dışı bir diyalogda bulunmayacakları gün gibi aşikardır. Hal böyleyken bahsi geçen TEVATÜRÜ halkların ve inanç gruplarının arasına nifak sokmaya çalışan RESMİ İDEOLOJİ YANLISI TÜRK İSLAMCI IRKÇILARIN üretmiş olduğunu Hacıbektaş Ocağı Mürşidi Pir Veliyettin Hürrem ULUSOY da mutlaka farkındadırlar.
“OSMANLI TARAFINDAN KATLEDİLEN KALENDER ÇELEBİ BENZER İFTİRALARA UĞRADI”
Tekke ve Zaviyeler Kanunu ile Alevilerin Mektebi İrfan dergahlarını (Ki başta Hacıbektaş Veli Dergahı olmak üzere) Kürt Sünnilerin 12 ilim tedris edilen medreselerini kapatmakla kalmayıp her iki halkı ve inanç grubunu karşı karşıya getirmek için olmadık Osmanlı Oyunları oynayan Muaviye Soylu sistemi en iyi tanıyanların 22 Temmuz 1527 Tarihinde Osmanlı Hükümdarı Kanuni Süleyman’ın fermanıyla bir devşirme olan Pargalı İbrahim Paşa tarafından katledilen Şah-ı Şehidan Şah Kalender Çelebi’nin Torunu Hacıbektaş Ocağı Mürşidi Pir Veliyettin Hürrem ULUSOY bilirler..!
“ACILARI PAYLAŞIP HALDAŞ, YOLDAŞ, DERTDAŞ OLMAK”
Öyle görünüyor ki; Sayın Osman BAYDEMİR’in muradı “Hacıbektaş Veli, Pir Sultan Abdal ve Şeyh Said’i aynı kefeye koymak” değildir. Zaten kendi inancının erbabı olan, kendi inancının mensuplarınca haklı olarak kutsanan şahsiyetler de “Aynı kefeye” konmaz! Bilindiği üzere Sayın Osman BAYDEMİR, Diyarbakır Büyük Şehir Belediye Başkanlığı da yapmıştır. Sayın BAYDEMİR birinci dereceden hizmetkarı olduğu kentin Dağkapı Meydanı’ndan hemen her gün geçmiş olmalı! Dağkapı Meydanı’nda hazin ve unutulmaz bir yara olan haksız, hukuksuz ve ırkçı suçlamalarla idam edilen Şeyh Said için duyduğu acıyı Madımak gibi acı deryası bir ortamda anımsaması ve “Kim ne der!” kaygısına kapılmadan gönülden gelen bir samimiyetle bu cümleleri sarf etmiş olması, olsa olsa bir içtenlik olarak algılanmalıdır. Madem ki derdimiz “Acıları yarıştırmak” yerine “Acıları paylaşıp haldaş, yoldaş, dildaş, dertdaş olmak” Sayın BAYDEMİR de bu anlamda yarenlik etmiştir.
“BAYDEMİR CEMEVİ YAPTIRDI DİYE OSMANLI OYUNLARIYLA KARŞILAŞTI”
Ayrıca Sayın BAYDEMİR’in daha dün Muaviye Soylu hukukçular tarafından, “Diyarbakır’a cemevi yapmak, cemevi yönetimiyle belediye arasında çıkabilecek bir sorunu da yasa ve yönetmelikler yerine cem erkanında çözmek ve bu vesileyle laikliğe aykırı davranmak…!!!” gibi abesle iştigal bir Osmanlı oyunuyla suçlanmamış mıydı…?! Hukuku, etik değerleri, insan hak ve özgürlüklerini hiçe sayan bu suçlama karşısında Alevi kurum yöneticileri de Sayın BAYDEMİR’e destek vermek amacıyla onu ziyaret etmemişler miydi…?! Diyarbakır Büyük Şehir Belediye Başkanı olduğu dönemde Kutbi Hakikat Mürşidi Arifan Hünkar Hacıbektaş Veli’nin “Yetmiş iki millete bir nazarla bakmak” nefesinden nasiplenen Sayın Baydemir Diyarbakır’a Pir Sultan Abdal Cemevi yapmakla kalmamış, Sünniler için cami, Hıristiyanlar için kilise tamiri onarımı ve bakımı yapmıştır. Elbette ki bu hizmetler Sayın BAYDEMİR’in göreviydi. Ama bir hakikati de teslim edelim ki görevi olmanın yanında da bilinci, idraki ve uygulamasıydı…
“YETMİŞ İKİ MİLLETE AYNI NAZARLA BAKABİLMEK”
Gül cemalinden feyz aldığımız, yüzünün izzetinden, dilinin lezzetinden nasiplendiğimiz, Şah-ı Şehidan Şah Kalender Çelebi’nin Torunu Hacıbektaş Ocağı Mürşidi Pir Veliyettin Hürrem ULUSOY çeşitli nedenlerle biz canlara hitap ederken Kutbi Hakikat Mürşidi Arifan Hünkar Hacıbektaş Veli’nin;
“Yetmiş iki millete
Bir nazarla bakmayan
Kırk yıl müderris olsa
Hakikatte asidir.” Nefesini terennüm eylerler.
Ey ilmine, edebine, yoluna, ocağına niyaz olduğum Hacıbektaş Ocağı Mürşidi Pir Veliyettin Hürrem ULUSOY!.. Günümüz tam da Kutbi Hakikat Mürşidi Arifan Hünkar Hacıbektaş Veli’yi eylemi, söylemi, yaşamı, ilmi, hak ve hakikat aşkıyla güncelleme ve “Yetmiş iki milleti” Muaviye Soylu Yezit Huylu anlayış karşısında eşitlikte, özgürlükte, adalette “Bir iri ve diri” eyleme günü değil midir…?!
Dedik ya; ARİF BİLİR AŞK EHLİNİN HALİNİ
Arife tarif, hakikate zulm etme manasına gelir.
İnancımız o ki! Hacıbektaş Ocağı Mürşidi Pir Veliyettin Hürrem ULUSOY bu kemter canın feryadına ilmi hakikat muvacehesinde bir yorum yapacaktır…
Aşk ile…
Kemal Bülbül
PİRHA