Bir süredir belli aralarla mahkemelerde Aleviler lehine kararlar çıkmakta. Çıkan lehte kararlar zorunlu din derslerine, cemevlerinin ibadethane sayılmamasına karşı yapılan itirazlarla elde edilen kazanımlar.
Son olarak Danıştay, İstanbul 6. İdare Mahkemesi’nin Erenler Eğitim ve Kültür Vakfı’nın elektrik giderlerinin Diyanet bütçesinden karşılanmasına yönelik yerel mahkemenin verdiği kararı onadı.
Cemevlerine yapılacak katkının Diyanet bütçesi üzerinden yapılmasının Alevilik inancının kendisi ve devletin dininin olmasının kabulü noktasında sorunlu ve tehlikeli olduğunu belirtmek gerekir.
Çünkü Aleviler Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütçesinden cemevlerine destek değil, Diyanetin kaldırılmasını savunmakta.
Bu kararda önemli olan şey kararın alınma gerekçesi: “Herkesin dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşüncesi felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu, herkesin düşünme, vicdan ve din hürriyetine sahip olduğu, bu hakkın, din veya kanaat değiştirme hürriyetini ve alenen veya hususi tarzda ibadet ve ayin veya öğretimini yapmak suretiyle Devlet organları ve idare makamlarının, bütün işlemlerinde, kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmesi gerektiğini, ayrımcılığın yasaklandığı…”
Bu gerekçelerin tamamını Aleviler yıllardır söylemekte. Fakat ne yazık ki sağır kulaklar duymamakta.
Aslına bakarsanız bu karar Aleviler açısından mahkemelerde alınan ne ilk, ne de son karar. Ancak mesele şu ki alınan bu karların pratikte karşılığı yok. Olmadığı gibi peş peşe tam tersi pratikler sergilenmekte.
Anayasa ve Türkiye’nin altına attığı uluslararası sözleşmelere uygun olarak çıkan bu olumlu kararlara AKP’nin uyması bir yana daha da ileri giderek Alevi çalıştayları adı altında yaptığı buluşmalarla Aleviliği tanımlamaya kalkıştı.
Tüm bu Alevi karşıtı uygulamalarıyla ipliği pazara çıkan AKP bugünlerde yeniden Aleviler üzerinden hamlelere başladı.
Bu hamlelerden biri 16 Nisan referandumu öncesi çeşitli Alevi kurumları ve fikir insanları ile uluşmayı hedefleyerek çıkan sonuçları Ankara’da basın toplantısı ile duyuracaktı. Ancak dağ fare doğurdu.
Yine referandum öncesi Ankara’da gri pasaportlu dedelerin de destek verdiği, Dedekargın Ocağı dedesi ve AKP Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Başkan Yardımcısı Yalçın Özdemir’in üstün çabalarıyla cem yapıldı.
Yine de referandumda Alevler dimdik durdu ve AKP referandum gerçekte kaybetti.
İş referandumla da kalmadı. AKP’nin içerden kaynaması hız aldı. Öyle ki bu, meclis koridorlarından memlekete kadar taşındı.
Şimdilerde AKP içeriden “temizliğe” başladı. Yandaş medyadan takip edebildiğimiz kadarıyla referandumda kendisine Aleviler üzerinden rol verilen Yalçın Özdemir FETÖ’cüymüş.
AKP içinde en üst düzeyde görevlere getirilen kişilerin aniden FETÖ’cü olması şaşırtıcı değil,asıl önemlisi olup olmamasının önemi yok. Çünkü zaten uzun yıllar AKP/Gülen beraber çalıştılar. Ve ortak sabıkaya sahipler.
Şimdi ise kendi içlerinde girdikleri iktidar mücadelesinde AKP’nin Erdoğan kanadı kazandı. Daha düne dek beraber çalıştıkları kadrolara yönelik elindeki FETÖ kılıcını sallayıp canı kimi istese biçtikçe biçiyor.
Alevilere, kadınlara, Kürtlere, sosyalistlere, demokratlara yönelik en az Erdoğan kadar FETÖ’nün de komplolarını, saldırıların, hukuksuzluklarını, katliamlarını biliyoruz ve bu nedenle hiçbir zaman bu iki taraftan birinden yana olmadık. Olmayız da.
AKP’nin geçmişte Alevilere yönelik yaptıklarını şimdilerde FETÖ’cülere yıkmasına karşı “ikiniz beraberdiniz” diyoruz.
Bu nedenle şimdilerde yine mahkemelerde Aleviler lehine çıkan kararları hem bu sabıkalı geçmişi temizlemeye yönelik “yeni sayfa” açma maksatlı olduğunu farkındayız.
Ayrıca uluslararası anlaşmalara attığı imza ve AHİM’den Aleviler lehine defalarca gelen kararları uygulamadığı gibi, aksi yönde davranması nedeniyle iyice mimlendi. Şimdilerde ise uluslararası camiaya karşı itibarını kurtarmanın peşinde.
Ayrıca referandum gösterdi ki AKP oy kaybediyor. Ardında adalet yürüyüşünün kitleselliği… Buna rağmen 15 Temmuz’un tüm devlet olanaklarının kullanılmasına rağmen kalabalık olmaması Saray’ı tedirgin etmiş durumda.
Bunun için her kesime yönelik yeni yeni oyunlar düzenlemek zorundalar. Alevilerin payına düşense şimdilik mahkemelerde olumlu karar çıkmasına rağmen pratikte her zamankinden de berbat şekilde yol alınması.
Bunun için ders müfredatlarından cemevlerine yönelik hukuksuzluğa, Alevilik inancına AKP’nin müdahalesine dek çokça örnek sayabiliriz.
Ancak Aleviler AKP’nin bu oyunlarıyla ilk kez karşılaşmıyor. Ve bunun farkındalar.
Demokratik, eşit ve ayrımcılık olmadan inançların özgürlüğünü sahiplenmek her zamankinden daha acil.