24 Eylül 2017 tarihinde Almanya’da yapılan seçimlerde Türkiyeli 14 aday seçildi.
1960’lı yıllardan bu yana nicel olarak Almanya’ya göç eden en kalabalık gruplardan birini oluşturmakta Türkiyeliler.
Yarım yüz yıllı aşkın geçmişten bahsediyoruz.
14 milletvekilinin seçilmiş olması bugüne dek ulaşılan en yüksek rakam.
Bir dönem önce seçilen vekil sayısı 10 imiş.
Almanya için 1 milyondan fazla Türkiyeli yaşıyor deniyor. Az bir rakam değil.
Seçilen 14 milletvekillinin tamamı sol parti adayları. Avrupa’da yükselen ırkçılığı göz önüne alırsak göçmenlerin neden sol partilerden seçildiğini tahmin etmek zor değil.
Seçilen 14 vekil için önemli ve güzel bir diğer şey, seçilenlerinin çoğunun kadın olması. 14’te 8, yani yüzde 60 kadın.
Bu rakamın bize gösterdiği bir diğer gerçek neden sol partilerden kadınların daha çok seçilebildiği. Bunda sol ideolojinin özgürlük ve eşitlik yanlısı olmasının eksisi var ancak, ondan da önemlisi sol dahil tüm erkek egemen yapılara karşı kadınların dünya çapında verdiği feminist mücadelenin varlığı.
Feminizm erkek egemenliğine (patriarka) karşı kadınların eşitlik mücadelesidir.
Kadınların baş belası olan erkek egemenliği…
Eviçinden fabrikalara, okullara ve siyasete dek her yerde kadınların karşısına en büyük engelleyici unsur olarak ilk önce erkek egemenliği çıkıyor.
Kadınlar erkek egemen kuralları, yargıları yıkabildikleri oranda, ona karşı tedbir aldıkları, örgütlenebildiklerinde önleri açılıyor ve erkeklerin ulaşabildiği yerlere ancak ulaşabiliyor. Yani kadınlar memur ya da doktor, astronot ya da postacı, parti başkanı ya da milletvekili olmak için ilk önce erkek egemenliğine karşı mücadele veriyor.
Almanya’da sol partilerde seçilen kadınların da kendisinden önceki kızkardeşleri tarafından bu partilerdeki erkek egemenliğine karşı verilen mücadele ile alınan yol üzerinden seçildiklerini görmek zor olmasa gerek.
Almanya’nın tarihine baktığınızda (umarım Alevi kadınlar yaşadıkları ülkenin feminist mücadele tarihini ve dünya kadınlarının feminist mücadelelerini araştırırlar ki bu çok faydalı gelecek Alevi kadınlara, ama henüz bu konularda yeterince çaba yok) günlük hayattan siyasete dek etkili olmuş bir feminist mücadele ile karşılaşacaksınız. Eğer bu mücadele olmasaydı Almanya’da erkek egemenliğine karşı gıdım yol alınamazdı, bugün 14 vekilin 8’i kadın olamazdı. Hepsi erkek olurdu.
Geçtiğimiz yüzyılın başında dünyayı sarsan eğitim, çalışma ve oy hakkı mücadeleleri sayesinde bugün dünyanın her yerinde kadınlar temsili siyasettin parçası. Bu uğurda can veren kızkardeşlerimizin bizlere armağanıdır milletvekili seçilmek. Kadınlar bugün hangi haklara sahiplerse mücadele ettikleri için sahipler. Kimsenin hediyesi ya da bağışı değil bu haklar. Hele erkeklerin hiç!
Bu seçimler Alevi kadınlar açısından ayrıca önemli bir zafer oldu.
Seçilen 14 milletvekilinin 6’sı Alevi kadın. Bu tesadüf olamaz.
Çünkü Alevi kadınlar kadın erkek eşitliğini savunan bir inançtan geliyor. Her ne kadar Alevi toplumu erkekleşmiş, kendi inancından epeyce uzaklaşmışsa da, yine de hala eşitlik fikrini tamamıyla yitirmemiş.
Alevi toplumunun önemli bir kısmında bu nedenle kız çocuklarının eğitimi önemsenmekte. Evlilik ve koca için değil, kendi ayakları üzerinde durabilmesi için yetiştirilen, önü kesilmeyen, aksine desteklenen kadınlar var. Ve bu onların zaferi.
Almanya’daki Türkiyelilerin sayısına bakınca Alevilerin sayısı kuşku yok ki İslamcılardan daha az. Ama 6 Alevi kadın vekilin seçilmesine karşı İslamcılardan 0 (Sıfır) kadın vekil seçildi.
Nedeni gayet açık.
Bir yanda kadın erkek eşitliğine inan bir inanç ve kız çocukların eğitimini önemseyen o inancın toplumu…
Diğer yanda erkek egemen bir din…
Sonuç haliyle böyle olacak.
Taa 1200’lü yıllarda kadın erkek eşittir ve kadınları okutunuz diyen, ömrü kadınlarla beraber yeni bir hayat kurma çabasıyla geçen ulu bilge Hace Bektaş-ı Veli, diğer yandan bugün hala kadınları okutmayın, üniversiteye yollamayın, kaş aldırtmayın diyen cinsiyetçi İslamcı alimler.
Alevi toplumu başka diğer cinsiyetçi inanç ve dinlerle arasındaki bu önemli mesafeyi her zaman görüp, eşitlikçi yanını daha yükseltmeye, besleyerek büyütmeye çabalamalıdır. Ve bunu hiç çekinmeden dünyaya duyurmalıdır.
Kendi içindeki cinsiyetçi aileleri, erkekleri etkilemek konusunda mesuldür.
4
Aleviler asla unutmamalı ki Alevilik inancının kendisi kadın erkek eşitliğini savunur, bu Aleviliğin en temel unsurudur. Ve tam bu nedenle Aleviler ve Alevi kadınlar her nerde bulunuyorlarsa oranın kadın mücadeleleri ile buluşmalı, ortaklıklarını güçlendirmeli. Çünkü inancı bunu gerektiriyor.
Sadece siyasi parti ya da Alevi kurumlarında değil, özellikle eviçinde bu ilkeye sıkı sıkıya sahip çıkmalıdır. Eğitim hakkından mirasa, kız çocuklarının erkek çocuklarla eşit sevilme hakkından, bedenine müdahale edilmemesine dek böyle olmalı.
14 vekilin tamamının yolu açık olsun. Bu çok güzel bir tablo.
Alevi toplumu bilmeli ki bir dahaki seçimlerde daha çok kadın istiyoruz. Alevi kurumları bugünden kolları sıvamalı.
Eşitlik aşkı ile.
;