Alevilik, tüm halk tabakaları arasındaki sosyal, siyasal, ekonomik çatışmaları körükleyen ve bu çatışmalardan nemalanarak sülükleşenlere karşı özgürlük ve cesarettir.
Bizler kendi toplumsal yaşamımızın oluşumuna, koşullarına, işleyişine ve değişimine objektif ve ayrımsız yaklaşırız.
Bizim yaşamımızda Din değil inanç kuralları yer alır.
Sosyal sınıflar, ekonomik, politik, sosyal, hukuksal, nüfus, örf, adet, değerlerin tamamı inanancımızın içinde derin ve anlamlı bir yere sahiptir.
Bu nedenle hiçbir kişinin aidiyetini sorgulama gibi bir utancı Aleviliğe bulaştırmayız.
Ve böyle bir utancımızın olmadığına da tarih şahittir.
Hukuk ve felsefesiyle yeryüzünde eşi bulunmayan Alevilik inancı aynı zamanda hukukun yargı sistemi, bilimin kendisidir.
Tarih boyunca insanca yaşamı benimseyenler olarak sayısız önder, kâmil insan yetiştirmiş, bunlar, çağının ve toplumunun hatta yöneticilerin adamı değil, her zaman onlarca adım önde birer filozof, karizmatik kişilikler ve sanatçı olarak günümüze kadar gelmiş, tüm toplumların ortak değerlerinin tam ortasında yer almayı başarmışlardır.
Örneğin Hallacı Mansur düşüncesiyle darağacını göze almış karanlığa aykırı ölümü savunmuştur.
İşte bizleri darağaçlarına götüren, katliamlara maruz kalmamıza sebep düşüncelerimiz inancımızı hakikatine uygun yaşamayı seçmemizdir.
Bu nedenle aidiyetimizi sorgulamaya çalışanlara karşı cevabımız Şahı Merdan Ali ,Şah Hüseyin ve niceleridir…