Hakk Aşkı, Xızır Hikmeti, Pirim Seyit Nesemi Nefesi İle…
Köşe yazımızı siz okurlarımızla paylaştığımızın üçüncü günü, Dünya Kürtlerden ikinci bir Kobani zaferi istiyor demiştik. Ve üç gün sonra Türkiye Afrine dönük uzun zamandır dillendirdiği operasyonu başlattı. Bu hareketa da (ki Türkiye bu hamle ile Dünyanın gözünde savaşa girmiştir.) Zeytin Dalı adını verdi. Başarılı olunur ise bu Zeytin Dalı Esad’a uzatılmıştır. Rusya ile zimmi anlaşmanın önkoşuludur. Lakin İdlib üzerinde bir değiş – dokuşun yapılacağını belirtmiştik. Rusya ve Amerika’nın bir bağırsak temizliği anlaşması var. Bunu yaparken de gelecek anlaşma ve dizayn planlarında elleri görmek istiyorlar. ÖSO kartını aradan çıkarmak niyetindeler.Türkiye bu konuda sınanmak istenen bir ısrarda bulunmuştur. Ve Dünya bu fırsatı kaçırmak istememektedir. Afrin’e dönük çekingen açıklamaların mantığı buradan çözümlenebilir. Çünkü Dünya Afrinin ne kadar sert bir kaya olduğunun farkında. Rusya iki katı farkında. Lakin bu farkındalık ile ilk iş Suriye rejimi ve Rusya İdlib’e yönelmiştir. Muhtemelen İdlib büyük bir trajedi ile teslim alınacak çünkü güvenilecek bir dal kalmamıştır orada. Ve insanlığın alnına kara bir leke daha bırakılacak. Bunun ağır faturası ise Türkiye’nin hanesine işlenecek. Ve harekatın 5. Günü Dünya’nın karar verme günüdür. Rusya yarın hava sahasını kapatabilir. Amerika dengeleri ve güvendiği dalı iyi bildiği için bu kadar yumuşak geçiş yapıyor. Ve özendirici yaklaşıyor. Lakin sahada Kürtleri iyi tanıyor. Afrinin demografik yapısına hakim. Halkın alanı bırakmayacağını biliyor. Yarın kanaatler çok hızlı değişecektir. Avrupa bu konuda pragmatik ve çekingen paçayı kurtarmaya çalışıyor. Bu nedenle söz sahibi olma özelliğini giderek yitirecek ortadoğuda ve demokraside. NATO ve İMF fırsat kolluyor. Lakin Türk tarihinde şu çok açıktır. Kürtlerin desteğinin olmadığı hiçbir savaş başarılı olmamıştır. 1071’den beri tarih bunu böyle yazıyor. Afrin’de başarısızlık İdlip ve Cerablus’un tehlike çanlarını çalacaktır. Bu çok açık. Ortada bir irade savaşı varken Afrin’de başarı da zayıf bir ihtimal olarak duruyor. Muahhmet Mustafa’nın hakikatini saptıranların, Kafa kesenlerin baltaları en son kendilerinin kafasını keser bunu ne doğa kabul eder. Ne de Allah.
Bu hafta köşemizde Alevilerin bu süreçte yaklaşımlarını ve Hakk Yol yasasının politik yaklaşımını paylaşmak niyetimizdi. Fakat; gelişmeler girizgahı mecbur kıldı. Peki Hakk Yol Yasası neyi öngörüyor bu zulmat süreçlerinde. Hakk Yasası Nehak oldukça mücadeleyi ve Hakk Düstur ile mücadeleyi, canı korumayı, meydan kurulacak ise mert olmayı öngörür. Çünkü Evrende ve yaşadığımız Alemde, en misgal hali ile bedende yapılan herşeyin bir karşılığı olduğunu bilir. Düşmanlık düşmanlık edilerek, ya da daha fazla karşıdakini yokederek biten bir hal değildir. Bu vesile ile yol her zaman uzlaşmayı, başka bir gözle bakmayı önerir. Ve çözümlerini bu temelde geliştirir. 72 Nura niyaz etmek, Hakkın Emri Rızasını bilmek düsturları bu vesile ile geniş pencereden bakma zorunluluğunu canlarına ikrar kapısı saymıştır. Hakk Yol Alevi Halkları bu temelde Halklar rasında barışın olmasını zorlamalıdır. Son kertede Nehak devranına karşı Pir Hüseyin aşkı ile Hakk Meydanını kurmak ile de mükelleftir. Bu durum Alemin vicdanı ve canlılığın tüm haklarına gaspın olduğu. Ve Hakkın Emri Rızasının saptırıldığı çiğnendiği, sömürü aracı haline getirildiği zamanlarda kurulur. O vakit Nuh düsturu girer devreye, Alemin dengesini koruyan masum-u pakların yüzü suyu hürmetine bedenlerini Nehak Devranına karşı siper ederler. Kutuplaşmaların bu kadar çok olduğu, Nehakın Allahı kendi mülkünün koruyucusu kıldığı bu zamanlarda. Cümle canın yüzü suyu hürmetine barıştırmak, onurları koruyarak barıştırmak temel yaklaşımımızdır. Yoksa ölüm isteyen Nehaklar bundan faydalanacaklar. Gözünü hırs bürüyenler kendi evlatları ile birlikte içimizdeki son sevgiyi de alıp götürecekler. Nuhun Gemisi bir hakikat toplumsallığıdır. Güvercin ise beyaz donlu Pir. Zeytin Dalı ise milyon yıllık gıda. Hepsini korumak ile mükellefiz. Tüm tarafları makul olmaya davet etmek önemlidir. Yaşadığı toprağı koruyanı makul görmek önemlidir.Toprağı olmayana bir kapı aralamak Hakkın Emri Rızasıdır. Biz Aleviler şunu biliyoruz ki Türkiye toplumuda sınamak istiyor. Hergün gerilmekten sıkılmış. Anadolu biliyor ki her attığın kurşun sana bir gün geri döner. Farketmek erdemdir. Farketmek Muhammed Mustafanın hakikatine gönül açmaktır. Hakkın Emri Rızasına gönül açmaktır. Biz Alevileri bu süreçlerde, evimiz işaretlenirken, İbadetlerimiz hakarete uğrarken, hergün asimile edilirken kimse sanmasın ki sessizliğimiz, düsturlu duruşumuz korkudandır. Kemaletten Xızır aşkı ile canı Nehak çemberine itmemek içindir. Onun torundan uzak tutmak içindir. Fakat bugün Afrine salınan Nehak anlayış bizden bu durumu onaylamamızı beklemesin. Sekiz yaşında Alevi kızın kafasını kesenler, Pir Hüseyin’in kafasını kesenler, Ali Askere ok saplayan Yezid soyluları onaylamamızı kimse beklemesin.Çünkü onlar ilk fırsatta bizim kellelerimize taliptirler. Bu vesile ile bu savaşın Türkiye’ye ve Halklarına hiçbir faydası yoktur. Bu kadar filin olduğu yerde, kendisiyle çalışan karıncanın emek hakkını gözeterek ancak can muzaffer olur. Kardeş dedikleriniz kendilerini kardeş bilmezler ise karşınızda ateş olurlar. Türkiye Halkları tüm kardeşlik ve komşuluk hukuklarına sahip çıkmalıdır. Gerisi gaflet kursağıdır. Kanla doymaz elele vermeyip kursağın istekleri beklenir ise sonumuz kana bulanmış, yara bere içerisinde bir ülkedir. Kanla kazanılan hiçbir zafer yürekte sızıdan, acıdan başka bir hayır getirmemiştir. Gelin savaş naralarına karşı, birbirimizele dayanışalım. Çünkü dayanışmak birbirine Xızır olmaktır. Savaşlara karşı, barışmanın aşkıyla “Cem Olalım, Can Olalım, Cümle Cana Derman Olalım”
Aşk İle….
Bülent FELEKOĞLU Tarihçi – Yazar