İnsan varlığı açmazları seviyor. Bu düşünme kabiliyetinden dolayı kendini Tanrı görme egosu Grandiyözite (Kürtçe kökenli bir kavram Giran-Gran: Ağır, ağırlık – bu durum binlerce Latince kelime için de geçerlidir.) hastalığına kapılması çıkmazlarını derinleştiriyor. Nefsani hesaplaşmayı gerçekleştirmeyen, nefsani yolculuğunda kutsal değerleri nefsine siper ederek gücünü perçinler. Bu durum toplumsal olarak da yozlaşmaya neden olur. Toplumun ahlaki dinamikleri en kutsalından dejenere olduğu için direnme alanını korumaya çalışır. Bu durum kitlesel boyutta şekillenemiyor ise, bireysel boyutta dirence dönüşür. Son kertede bedeniyle hesap soran intihar işleyişini devreye koyar. Ölüme dönüşen kutsallaştırılmış nefis artık kendisiyle rakiptir. Narsizm bir erkek hastalığıdır. Bu hastalık içerisinde sistemsel olarak Faşizmi barındırır.
Bugün geldiğimiz durumu toplumsal intiharları besleyen yüksek beka arzusu ile ahlaki ve inançsal değerlerin araçsallaştırılıp tüketildiği bir dönem olarak görmek gerekir. Dünyanın birçok noktasında bu durumun yol açtığı parçalı savaşlar. Üçüncü Dünya savaşının gazını alarak devam etmekte, yaşanan ise adı konulmamış bir Dünya savaşı. Suriye’de ABD’nin çekilme yönünde ki heveslendirmesi ile Türkiye Suriye’nin doğusuna harekat başlattı. Dünya devletlerinden yoğun tepki alan harekat. ABD ile varılan 120 günlük ateşkes ile durdu. Rusya ile yapılan görüşme ve varılan 10 maddelik mutabakat birçok stratejisti ters köşe yaparken. Rusya’nın sahada ki egemenliği perçinlendi, Esad ve Suriye ordusu içinde yeni anlaşma ya da hamle alanları gelişti. Kürtler’in pozisyonu ise muallağa alınmışa benzese de gelecek başkaca durumlara gebe.
Nedir bu durumlar: Türkiye içeride Demokratik değerlerini yitiren bir konuma isteyerek yönelmiş ve sistem Beka söylemiyle geri dönülemez bir noktaya evrilmektedir. Aleviler, Kürtler ve farklı kimlik, inanç dinamikleri ile ilişkiden, ilişkisiz reddiyetçiliğe evrilmiştir. İçeride Suriye bakiyesini yeni nüfus konsilidasyonuna evirmek gibi uzun vadeli politikası devrededir. Bu da Tükiye farklı kimlikleri için göç, yıkım ve asimilasyon anlamlarını barındırmaktadır. Kendi kimlikleri ile demokratik zemini güçlendirecek iktidarı hedefleyen muhalif dinamiklerin güçlenmesi Türkiye için can simidi olacaktır.
ABD Suriye’den kismi çekilirken Irak Kürdistan bölgesinde iç çelişkiler ile Bağımsız Kürdistan hamlesini güçlendirebilir. Bu durum Avrupa’nın da dahil olabileceği gelecekte Rojava’nın önemli bir kısmını içine alan Bağımsız Kürdistan hamlesi ile düşen itibarını ve alanını güçlendirebilir. Bu durum Dünya için işlevselliği olan, güçlü tampon anlamına da gelme koşulları olgunlaşma seyrindedir. ABD Ortadoğu da daha güçlü yığılma ve enerji birikimini hedeflemiş şu ana kadar da başarılı olmuştur. Rusya ile zimmi düşman, gönülsüz dost ilişkisi vardır. İngiliz dinamiği ABD üzerinden devrededir. Avrupa son sözünü söylemedi.
Türkiye Avrasya çizgisi güçlenirken Ruslar için işlevsel olsa da İran için gelecekte büyük risk olarak görülecektir. Türkiye’nin dış politika durumu mızrak ucu olarak algılanmakta bu durum kullanıma açık güç olarak görülmesine ama oyun kurucu olarak görülmesine engel olmaktadır. Tüm iç dinamikleri ile demokratik değerleri güçlendirmiş Türkiye oyun kurucu olarak kabul görür. Fakat Türkiye suç bagajı yüklü iç bürokrasi geleneği buna müsade etmemektedir. Bu durum dış güçlerin de hazır tutttuğu etken tehdittir. Bu da Türkiyenin gelecek perspektifini Beka sorunlu gelenekten kurtulmasını engellemektedir. Devlet ancak sürekli bir savaş ruhu ile ayakta tutulmaya çalışılmakta. Avrupa Birliği üyelik süreci kurumsallaşması Devleti güçlendirse de son dönem yarılmalar kurumsallığı ciddi zedelemiştir. Yakın zamanda iç çıkar ve çatışmalar açığa çıkabilir. Türkiye ülkenin doğu bölgesini Suriye sınırı boyunca güvenli bölge kapsamında yerleşime ve demografik yaklaşımı açığa çıkarabilir. Bu durum bazı kautik durumları açığa çıkaracaktır. Kayyım atamaları, özel güvenlikçi politikalar, İnsan Hakları, muhalif dinamiklere yaklaşım, yargının durumu bize genel havayı gösterecektir. Türkiye’nin iç barışa ihtiyacı var.
Kürtlerle anlaşmamış bir Esad’ın ayakta kalma şansı yoktur. Anlaşma ademi merkeziyetçi bir yönetim şeklini dayatacaktır. Türkiye’nin Suriye toprakları içerisinde ki varlığı doğru diplomatik hamleler şekillenmez ise mümkün görünmüyor. Masada Muhalif tarafın temsilcisi olarak görünmesi sürdürülebilirliğini İdlib’den başlayarak kaybedecektir. Lakin Rusya, Suriye ve İran’ın Suriye Milli Ordusu’nu terörist ilanı çok yakındır. Bu duruma dünya da katılacaktır. Lakin Suriye ve Türkiye aynı mantıkla(ikisin dede beka sorunu) sorunlara baktığı için uzlaşmaları mümkün değildir.
İran ulular arası durumu nedeni ile düşük profilli savunma modundadır. Saldırıyı bertaraf etmişken ilgiyi tekrar üzerine çekmemek istemektedir. Dünya Türkiye’ye yoğunlaşmışken ilginin orada kalması tehlikeyi kendinden uzaklaştırmış olmaktan memnun vaziyette. Türkiye’yi daha güçlü perdelemek için AB ve ABD ile yeni anlaşmalara açıktır. Rusların yakın partner olması İran’ı tarihi refleks olarak endişenlendirir. Ama kullanılabilir önemli denge politikası genel Fars tarzıdır.
Kürtler için durum uluslararası areneda görünürlüğün en yüksek olduğu bir döneme girmiştir. Diplomatik esnekliğin üst seviyede değerlendirilmesi gereken bir süreçtir. Kürtler ve partileri herhangi bir durumu ihanet olarak tanımlaması beraber yürünen güçlerin çapından habersiz olmak anlamına gelir. İlkeleri net, açık diplomasi yaklaşımı görüldüğü üzere dünya Halklarını etkiler pozisyondadır. Kuzeydoğu Suriye çoklu aktörlerin katılımını sağlamak önemli bir yaklaşım olacaktır. Dünyanın hepsinin müdahil olduğu anlaşmalar daha güvenli olacaktır. Ortadoğu güçleri yalnızlığı sürüden ayrılmak olarak anlar. Yürütülen diplomasi karşılık vermektedir. Rusya redden çok uzun erimli diplomatik alanda tutulmalıdır. Esad yönetimine yaklaşım iki adım ileri bir adım geri yaklaşımıdır. Mevziye saplanan yaklaşımdan çok içeri alıp soruna dahil etmek daha anlamlı sonuçlar verecektir. Genel yaklaşım Kürtlere kaybettiriyor önermesini öncelliyor. Bu durum tam tersidir. Dünya Kürtlerin sorununa dahil oluyor. Bu uzun vadeli muhataplık ve diplomatik alan açılımı demektir. Kürtler için Rusya ne kadar tehditse, Türkiye’de, İran’da, Suriye’de o kadar tehdittir. O vakit hepsinin bir arena da olması birbiriyle çatışma olanaklarını da güçlendirecektir. Kürtlerin Türkiye’nin hassasiyetlerine dönük bir yaklaşım açığa çıkarma zorundalığı var. Türkiye’de mülteci konumunda olan Suriyeli vatandaşlara dönük ortak çözüm yaklaşımı olumlu karşılanacaktır.