Türkiye Demokratik olgunlaşma süreci, iç dinamikleri ile doğru uyumu yakalayamadığı için sekteye uğrayarak bu günkü konumunu almıştır. Gelinen nokta ise aşılamayan Kutsal Devlet – Teba Millet anlayışı Osmanlıda ki devamlılığı esas alan bir noktada yurttaş ilişkisini farklılığı kabul etmeyen merkezi, sivil dinamikleri devletleşmiş, ekonomisi özelleşmiş, eğitimi dinselleşmiş, muhalefeti işlevsizleşmiş, meclisi boşalmış, dış politikası yalnızlaşmış, nüfusu umutsuzlaşmış bir görünüm almıştır. Devlet yüzüncü yılına yaklaşırken tarihsel tekerrürü ders almadan devam ettirmek de ise ısrarlı yaklaşımını devam ettirmekte. İktidar dinamikleri sivil olgunlaşmadan çok, statik merkezi ideolojiye Türkiye Demokrasi sürecini kurban vermekteler. Bu durum tercihten çok teslimiyet, sivil güvensizlik barındırmakta. Halka güvenmeyen Kutsal Devlet sivil siyasetçisini de kendine benzetiyor. Suç işleterek Kutsallarına siper ediyor. Demokratik kurumsallaşma on yılda bir darbe alıyor. Halk ise oluşan ağır bedelleri Milliyetçilik ve Beka tekerrürü ile sırtında yıllarca sürecek kamburu taşımak zorunda kalıyor. Bu iktidar üstü iktidardan Halka kalan ise Şehit olma mertebesi. Türkiye Cumhuriyetinde biz her vatandaş yediğimiz her lokmanın bedeli kanlarımızla ödenmiştir. Fakir lokması cansız bedelsiz olmamıştır. Rızkımız bin yılların emeğidir. Yalılarda oturanlar, taşıdıkları güç yüzükleri ile bizleri kurban sayanlar. Rızkımıza kan damlatmadan yedirtmemişlerdir. Rızkımız Hakk’tandır, Hakk deryasında rızık külli can iledir. Bugün Türkiye’de her vatandaşın bir bedeli vardır. Evinde bir evlat acısı ya da göç hikayesi meskundur. Temellerimiz, temeller üzerine kurulmuş ve bu temellerin altında omzumuza veballer yüklenmiştir. Verdiğimiz bedel de ise talancı sayılmışız. Fakir’in vatanı olmaz, hanesi olur. Hane yaşanacak, rızkın pay edildiği rızalı mekanlardır. Temel kursanız bile Hane’nin sahibinin rızık payı peşinizi bırakmaz bedelini ödemek zorundasınızdır. Fakir bunu bilir. Çünkü Fakir, fikir sahibidir. Muhammed Mustafa bu nedenle “ Ne mutlu fakir olana der.” Vicdan ancak paylaşanın hikmetidir. Kendini sahip sananın değil. İnananlar bilir ki “Mülk Allahındır.” Mülke tapanlar ise Allah’ı mülküne siper eden nefis zulümkarlarıdır. Kanımız dökülmeden bizlere lokmayı nasip görmeyenler kanlarımızı mülklerine siper edenlerdir. Canımızın karşılığı rızkımız için bize verdikleri akçe ile vergili yaşıyoruz.
Türkiye Yurttaşları ahlaki duruşları ile bir yol bulmak için çok çaba sarf ediyoruz. En son seçimlerde ve seçimler ile demokrasiyi koruma yaklaşımımız boşa düşürülüyor. Yurttaşlar olarak Türkiye’yi düşürüldüğü bataktan kurtarma yaklaşımımız bir türlü doğru anlaşılmıyor. Bu kadar bastırılmış bir demokrasi başarılı olamaz. Herkesin kendini daha Milliyetçi saydığı bir yerden Demokratik Yurt arzusu kendine yol bulamaz. İstanbul seçimleri ile umut tazeleyen muhalefet tekrar istetme pozisyonuna düşerek biz Yurttaşlara umut olamaz. Türkiye Cumhuriyeti Anadolu mirası üzerine kurulmuştur. Mustafa Kemal iktidar kumpasına karşı bu mücadeleyi korumak için çok çaba sarf etti. Sırtında ki bagaja rağmen. Fakat ömür dediğiniz bir göz açmalık. Halkın kurucu meclis kurma görevi yüklediği CHP ise aynı kumpasın kurbanı olmak için gönüllü çaba sarf ediyor. İktidarı mülk sahibi olarak algılama ve icazet alma sularında yüzüyor. Milliyetçi Sosyal Demokratlık Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik olgunlaşmasına hizmet edemez. Statükonun 1925 sonrası argümanlarını rehber edinerek Türkiye de sadece hayal kırıklığı yaşatılır. Politika üretemeyen erir. CHP demokrasi mücadelesinde sınıfta kalmak üzeredir. Bu durumu da beka’ya bağlayarak manipüle etmektedir. Halka bir parmak bal çalarım işime bakarım siyaseti çökmüştür. Ekrem İmamoğlu’da aynı çizgiye sabitlenmiş görünmektedir. Cevval tüccar tarzı asla kazandırmaz. Buna inanan Muharrem İnce gerçeği gözler önündedir. Aleviler’den, İşçilerden, Kürtlerden, Demokratik bir Türkiye arzusu ile güç veren tüm dinamiklerden destek alan CHP’den beklenti teslim ol, ırkçı politikalar yürüt, işçiyi ez, kadını içeri kapat, Aleviler’i, Kürtleri yok say politikaları değildir. Belediyeler kimlerin desteği ile alınmış ortada iken. Sağa yanaşarak sonuç alacağım demek, sağ siyaset’den bu kadar bunalmış Türkiye Yurttaşları ile dalga geçmektir. İstanbul’da daha kadrolarını bile değiştirecek basiret göstermeyen bir CHP belediyeciliği sınıfta kalmıştır. En demokratik talepleri bile Kayyum’cu zihniyetle baskı altına alan CHP işlevsiz muhalefetin sınırlarına dönmekten başkaca sonuç elde edemeyecektir. İstanbul’da durmadan yolsuzluk haberleri yapıp halkı kandırmak omurgasız siyasetçilik gösterileri olur. Çünkü; elimizde somut hiçbir sonuç yok. Halkların seçilmiş iradesi yok sayılıyor. Her gün aşımıza göz dikiliyor. Yaşarken tedirginiz Türkiye Halklarını zor yoluyla hizaya çeker ve umutsuzluğa talip olurum pısırıklığı ile Aleviler katliam korkusuyla beni güvenli liman görür geçmiş alışkanlığı ile bu iş başlamadan biter. Hemde değişmeyen kadroların yolsuzluk operasyonları ile. CHP kongreye giderken biz Alevilerin kriterleri net olmalıdır. Irkçı politikalar yürütenler sosyal demokrat olamazlar. Cumhuriyet rejimini vesayet rejimi olarak görenler Sosyal Demokrat olamazlar. Laikliği bir mezhebe bağlı olmak olarak görenler bizlere çözüm üretemezler. Cesur olmayan gelene ağam, gidene paşam diyenler Türkiye Demokrasi sürecini sadece kurban verirler. Bizleri de ilk katledilecek olanlar. Milliyetçi hezeyanlarla derin akıllardan medet umanlar Halkın Poltika’sını yürütemezler. Bunları bilerek yol yürümek önemlidir. Yoksa İstanbul’da Cemevleri inanç merkezleridir deyip Belediye sözleşmesine Kültür Merkezi olarak yazan kurnazlık bizleri enayi yerine koyarak kendi muktedir siyasetini yapacaktır. Araç vererek Alevileri dilenir pozisyonda bırakacak, Alevilerin kafası karışık, ne istediklerini bilmiyor deyip aramıza nifak koyacaktır. Kimse bu oyuna gelmemeli İzmir Büyük şehir bunu çok deniyor. Ne dediğinizi anlamıyorum, herkes üzerime geliyor kimi muhatap alacağımı bilmiyorum hikayedir. İş yapmama yaklaşımıdır. İstanbul’da bunlardan medet ummaya başladı. Veli Ağbaba kurnazlıkla iş çözeceğini sanıyor. Alevilerin temsilcileri bellidir. Buda Veli Ağbaba değildir. Biz Aleviler kimseden rızık dilenmiyoruz. Herkes aklına bunu iyice kazısın. Öyle olanlar bizden değildir. İş yapmak istiyorsanız önce torpilcilerinizi ayıklayın, cesur olun, sonra liyakat esaslarınızı belirleyin halkın birbirinden üstünlüğü yoktur. CHP’den beklenti dış politika da Esad ile anlaş teranesinden kurtulup dünyaya demokratik güçlü bir ülkenin güçlenen Halkın çözüm gücünü anlatmasıdır. Yoksa CHP bizler için derin bir hayal kırıklığı olacaktır.