2019 yılını her anı halklar için ölüm ve ölüme tanıklık etme eşiğinde geçti. Tüm coğrafyalarda varlık ölümler ile terbiye edileceği savaş politikalarına tanıklık etti. İnsanlar doğadaki yerini mezarları ile olsa da nişan eder. Savaşlar mezarlıklar üzerinde yer arıyor kendine. Denizler büyük mezarlıklara döndü. Çocuğundan yaşlısına. Ölmeyenler ölümlere canlı yayınlarda tanıklık ettirilerek terbiye edilmeye çalışıldı. Sank topluca binlerce kilometre karelik meydanlarda ölümlere, intiharlara ve iğdamlara tanıklık ettiriliyorduk. Her yaşayan buna da şükür demeye başladı. Çünkü zulümkar doymuyordu. Cansız bedenlerimizde beyinlerimiz ile beslenirken. Her iktidar sahibi canlarımız üzerine kurduğu iktidarını iki dudağı arasına sıkıştırmıştı. Teslim olanlar, alınanlar kadar direnenlerde vardı. Bu dişler arasında çelikten dişleri çatırdatıp kıran direnç sahipleri. Canlılık yerini belli eder. Sınırlar değildir bunlar başkasına selam verme gayreti ile sınırları ortadan kaldıran doğal rızalı, demokratik toplum özlemi ile mücadele gayreti içinde olanlardır. Hakk yasasındaki zülme karşı direnme düsturu ile ayağa kalkanların yarattığı umuttur yerini belli eden. Zülümkarlar yerlerini tapınaklar ve saraylar yaparak belli etmek isterler. Rızalı toplum evlatları ise iki taşı üst üste koyarak ziyaretgah mekanları ile yerlerini belli ederler. Bir çiçekte yerini nişan eder onların, bir ağaç da. Canlılık muhtaçtır birbirine, nefsin hakkı vardır. Fakat sınırı yoktur. Rıza toplumları nefse sınır çizer. Rızalı, birlikte barış içerisinde yaşamlara ise sınırsız mekan diler. Şir(Süt) Yasası canlılığın doğal korunma, doğal savunmasını hak olarak tanır. İstilacılığını ise sapma olarak tanımlar. Her varlık doğmak gayretinden dolayı, alemde rızkı ile yaşama hakkına sahiptir. Bu doğal yasadır. Doğal toplumlar bu yasa çiğnendiği andan itibaren direnme hakkına sahiptir.
Hakk Yol Alevi halkları bugün sürüldükleri mekanlara mezar taşları ile dönüyorlar. Doğduğu yere nişan koyuyor evlatları. Kadim zihin bilir ki kaç defa doldu boşaldı dünya. Bu nedenle kökü unutmamak gerek ve nişan koymak gerek. Cemxanelerimiz yaşadığımız coğrafyalarda koyduğumuz nişanlardır. Rızalık, ikrarlık meydanlarıdır. İnançlar birbirinden uzak değildir ama halkların doğal tekamüllerini içerisinde barındırır. Bu nedenle özgünlüğünü, farklılıklarını anlamak demokratik yaşamın temel düsturu olarak anlaşılmalı. Ortak yaşamı güçlendiren özellikleri açığa çıkarılarak ortak yaşama katkıları güçlendirilmeli. Birde Anadolu ve Mezopotamya topraklarında yaşam sürerken Hurri ve Hitit hukukundan bihaber yaşıyor davranmak halklara barış getirmeyecektir. Hitit hukuku tüm inançları ve dilleri resmi inanç ve dil olarak korumaya alırdı. Aynı durum doğaya ve yaşama dönük yaklaşımlarda da görülebilir. Bin tanrı ili olarak bilinir. Türkiye ve Dünyada Alevi Halklar inanç – yaşam mekanları kurmaktalar İstanbul da bulunan hiçbir Cemevinin tabela ile yönlendirmesi yok karayollarında. Cemevinin güzergahını gösteren tabelalar ise ancak vatandaşın kendi olanakları ile yaptığı tabelalar. Avrupa da da durum çok farklı değildir diye düşünüyorum. Cemevleri önünden geçen hiçbir otobüs durağında cemevi durağı yazmıyor. Dolmuşçular “Cemvinde indirir misiniz?” ricasına başka türlü cevap veriyor ya da bir sonra ki durağa yöneliyor. Çünkü herkese sirayet etmiş yer bilmez anlayış. Her Alevi dolmuşa, otobüse bindiğinde Cemevi’nde indirin demeli ve yerini nişan etmelidir. Her Cemevine giden yanına yöresine “Cemevi’ne nasıl giderim?” sorusunu etrafına sormalıdır. Bu durum “Alevilik vardır. Alevilik Haktır.” Şiarı kadar önemlidir. Birlik içerisinde iyiliğe gayret etmek her canın sorumluluğudur. Renkleri ile bir arada olan toplumlar demokratik, kültürlü toplumlardır.
Yeni Yıla girerken gayret ile karanlığa Çerağ olanlara Aşk olsun. Gağan cümle varlığa mutluluk ve barış getirsin. Gağan bimbarek be. Gağan xerli vo.
Hakk Aynamız, Xızır Yardımcımızdır.