Sizleri heq aşkı xızır gayreti ile selamlıyorum. İçinde yaşadığımız her an, bir hakikati kendi içinde barındırıyor. Bizler biliyoruz ki, Bütün Evren Hızır aşkıyla çarkı pervaz etmektedir.
Kadim tarihlerden günümüze kadar, zorda ve darda olana yetişen, Kılavuz olan Hızır aklı aynı zamanda kubbeyi Rahmanda var olan akıldır. Bu aklın Bir ismi de, manası da, sürekli kendini yenileyen, varlığının devamını getiren kubbeyi rahmandır. Kubbe-i Rahman varoluş kapısıdır. Varoluş kapısı Doğuş kapısıdır. Hak bu kapıda tecelli eder. Kandil’deki nurdur. Bütün kainat bu Doğuş kapısında kendini var eder. İnsanat, Nebatiyat, hayvaniyat, Bu kapı olmadan var olmaz. Kubbeyi Rahman hak kapısıdır.
Xweza kavramı, Kürtçe’de tabiat demektir.” Xwe” kendi manasına gelir.”za”kelimesi ise doğum manasına gelir. Kendi kendini doğuran kendini var eden demektir. Kendi devamını getiren, manasına da gelir. Bu manada bakıldığında kadın sadece biyolojik bir insan türü değildir,aynı zamanda ana olarak tanımlanır. Bu da bütün evrende kendi devamını getiren, ilk terbiyeci, hakikat arayışcısi, doğa manalarına gelir. Bu manada bakıldığında, bütün kainat kubbeyi Rahman da var olur. Rahim bekleyen olgunlaştıran koruyan, içine alan besleyen Kemalet kazandıran, yola pervaz eden manasına gelir. Büyük bir sabırla bir Kemaletle, hakkın emri rızasını Heq aşkı Hızır gayretiyle devamlı canlı tutan mekandır. Doğum kapısı hak kapısıdır Bu kapı yoksa hak da yoktur. Hak yoksa Hızır da yoktur.
Doğum kapısının haq kapısı olması, Nahak zihniyetler tarafında kabul edilmemiş, erkek aklı Ana Kadının var ettiği “toplumsal değerleri” çalarak kendi değerleri olarak tanıtmıştır. İnanna ve Enki hikâyesi buna iyi bir örnektir.Kurnaz Enki’nin İnanna’nın 104 Me’sini( Kadının var ettiği Toplumsal değerler, Ana Kadının Kemaletini) çalması buna en uygun örnektir. Kadının toplumsal ve bedensel ( biyolojik doğum) doğurganlığın tanrıçalardan alınarak tanrılara verilmesi çok çarpıcı bir örnektir. Zeus’un alnından Athena’yı doğurması,bu mitolojinin daha sonraları Havva’nın Adem’in kaburga kemiğinden yaratılmasına evrilmesi, Ana Kadın hakikatinin ve doğum kapısının nasıl ters yüz edildiğine çarpıcı bir örnektir. Toplumsal bir form olan klan örgütlenmesi Ana Kadının etrafında Ahlâk esaslı bir toplumsal yaşamdır. Ana Kadın etrafındaki ahlakî toplum olarak tanımlanan bu inanç bir tanrıça inancıdır. dolayısıyla başından itibaren Nahak zihniyet bu inanacın bütün değerlerini gasbederek “Hırsız” durumuna düşmüştür. Kadının doğum kapısına tahammül edemeyen eril zihniyet, doğurganlığı kadından alıp “Tanrılara” vermiştir.
İnsan, toplum olmadan yaşayamaz. Toplumsallaşmayı inşa eden Ana Kadının doğa ile ilişkisini, yaşamını, duygu dünyasını, kimliğini,neler yaşadığını, Mürşidi kamilullah olan kimliğin daha sonra Nahak zihniyetler tarafından nasıl nesne haline getirilip, köleleştirildiğini toplum olarak bilmemiz gerekir.” Yol kadınla başlar” hakikati nasıl tersyüz edildiği bilinmezse,yola zeval gelir.
İnsanlık tarihine de baktığımızda, özellikle Neolitik Kültür ile beraber toprağı İşleyen, tohumu saklayan, bitkilerin dilini bilen ilk terbiyeci, besleyici, Evren ile iletişim kuran, Keramet sahibi, ilk Zakir, tedavi ettiren, Kainat ile empati Kuran, Ana Kadın toplumsallığın varlık nedenidir.Neolitik kültür Tarımcı yerleşik halklar ile Çoban halklar şeklinde gerçekleşmiştir. Bu bakımdan, ana Kemaleti, ananın gayreti, tarım ve hayvancılığın gelişmesinde son derece önemlidir ve kutsaldır.Kurtçe’de “Debar” geçimini sağlamaya denir. ” Debar” kadim kürtçe’de ve Dimilki lehçesinde”debir”buğdaydan gelir. Yine xızır ayında buğdayın ateşten kavrulduktan sonra öğütülmesinden oluşan, suyla kaynatılarak, yağ dökülerek yenilen”Qavut” Sümerce’ de “Kutsal” anlamına gelir. Sonuç itibariyle buğday ile ilgili kutsallıklar, Ana Kadının emeği ile görünür olunmuştur.El emeği, göz nuru, alın teri kavramları tarım ağırlıklı ekonomik faaliyetler ile ilgili anlatımlardır.Yine aleviliğin temel kavramlarına bakıldığında ağırlıklı olarak Ana Kadının Kemaleti görülmektedir. Cem, Cıvat, heq, Nur ,Ziya, fam ,guman, Vicdan, Adalet, ezda, hüda, niyaz ,lokma, doğuş, varoluş benzeri birçok tarihsel kavram Ana Kadın özelliklerini anlatır.
köyleri ilk inşa eden topluluklar,yaşamın kaynağına dair ne varsa; üretim süreçleri, araçları, üretim ilişkileri ile ilgili ne varsa bunların hepsi Ananın kemaletiyle oluşurdu.Başta toprak olmak üzere yaşamın annesi olarak kabul eder, tüm canlıların anadan doğduğuna İnanır; bundan hareketle yeni bir kozmogoni anlayışı oluşur. Doğurganlık gözlemlenerek yaşamın kendisini devam ettirmesi toprak ve kadınla Özdeş olduğuna inanması sonucunda bütün toplum sağlığını yani Cem u cıvatı ana kadın üzerinde inşa edeceklerdir. Bütün mitolojilerde kainatın Odak kişisi, var eden, besleyen Kemalet kazandıran, yaşamın anası, besleyicisi devam ettiricisi ana tanrıça,toprak olarak kabul edilmiştir. Bundan dolayıdır ki, Dersim katliamı’nda gördüğü zülmü Bir Ana şöyle dile getirir”bunca zülmü gören taş olsaydı çatlardı. Ben toprak oldum içime attım”demektedir.
İnancımız umut etmek üzerinedir. Umut evrendeki döngünün de ismidir. Güman demek Umut demektir,inanmak demektir.Umut fedakarlık gerektirir, hak aşkı Hızır gayretiyle çarka girmeyi gerektirir. Kadim tarihlerde günümüze kadar hakikat ve özgürlük arayışında olmak, aynı zamanda Umut etmekle olmuştur. En zor anında insanın yanında olan Meryem, Venüs ve Afrodit, kıbleyi temsil eden Kibele, koruyan kollayan Star eden, kollarının altına alan iştar, Muhammet Mustafa’ya en zor anında Kemaleti ile yetişen Haticet’ül Kübra,Ali’el Mürteza’ya nurunu veren Fatîmet’üz Zehra,Kerbelada asla zülme boyun eğmeyen Zeynep, Dersim katliamında serinden olan Zarife Ana ve Güruhu Naciye’yi oluşturan bütün Analar aynı zamanda Hızır Aklını da devriye ettirmişlerdir.
Doğada çarkı pervaz içinde olan her Kadın, göze nazar ederek, ele ve dile nazar ederek kainatın gizini öğrenmiş, kâinattaki çarkın sırrına ermiş, gözlemler yapmış,varoluş ve hakka yürüme çarkını öğrenmiştir. Yaşamın sırrına vararak evrendeki zamanı ve döngüselliği fark ederek bilgeliğe, Kemalete ermiştir. Bu aynı zamanda evrendeki hakikattir. Evrendeki hakikat aynı zamanda insanlığın varoluş hakikatidir. Bu tarihsel hakikatle hareket edersek, Alevi inancı en üst düzeyde kadın özgürlükçü bir inançtır cinsiyet özgürlükçü bir inançtır.
Yine inancımıza göre evrendeki Çar Anasır kendini kadın da mevcut etmiştir. Çar Anasırın en iyi şekilde kadının bedeninde vücut bulduğu söylenir. Bu yönüyle de hak en iyi şekilde kadın bedeninde, Ruhunda ,Kemalettin de Kendini görünür kılar. Ana eksenli toplumsallık hakikat arayışı, Umut,paylaşım beslenme var etme ,doğurma Kemalet kazandırma Cem u Cıvat karakterlerdir.
Toprakla kurulan yeni ilişkilenme biçimi, gözlem Ana Kadına bir çok birikim kazandırmıştır. Sürekli bitkilerin devrini oluşturan,doğuran, var eden doyuran toprak renkli olan toprak Ana ile Özdeş tutulmuştur,bundan dolayıdır ki Toprak ve kadın özdeştir. Toprağa Ana Fatma’nın mekanı denir. Herda devreş denir. Nasıl ki toprak Umut manasına geliyorsa, anakadın da yolun devamının, hak kapısının, varlık deryasının devamıdır umuttur Gümandır. Alevi Cevheri Cem de bulunur, cemde kadın Olmayınca Cevher olmaz. Çünkü umudu pratikleştiren, eyleme geçiren doğuran var eden, Anasırdan bir libasa büründüren kadının bilgeligidir.. Yol dilinde buna fam diyoruz. Fam demek düşünceyi çark ı pervaz halinde canlı tutmak manasına gelir.Bilimde gidilmeyen Yolun Sonu karanlıktır söylemi düşünceyi eyleme geçirme anlamına gelir. Evrende bunu ilk gerçekleştirenler, kainatı ilk tanıyanlar, Umut kapısı olanlar kadınlardır ana kadındır. Bundan dolayıdır kadın Mürşidi Kamilullahdir.
Yolun sahibi anadır,
Sır ondadır,nur candadır
Can canan ile ananın deryasında damladır.