Çünkü hangi inanca ait olursa olsun polisin bir ibadethane yönelik böyle bir tutum sergilemesi kabul edilemez. Böyle bir saldırı o inanca mensup olan tüm insanlara karşı yapılan bir hakarettir.bursa escort
İbadethanenin kapısı koçbaşıyla kırılarak cenazenin kaçırılması, apayrı bir mesaj olarak okunmalıdır. Bugün bizlere 90’lı dönemleri hatırlatıyor. O günlerde de cenazeler kaçırılarak gömülüyordu. Böyle bir olayın bu gün gerçekleşmesi acaba Türkiye yine doksanlar dönemine geri dönmek mi istiyor? Sorusunu akıllara getiriyor. Ya da yoksa bu baskılarla Kızılbaşları bir gözdağı verilmek mi isteniyor?
Çünkü bugün ülkeyi yönetenlerin muhalif olarak gördüğü toplumun tüm kesimlerini korku, gözdağı sindirme politikası ile denetim altına almak istediği açıktır.
Grup Yorum’un üyesi İbrahim Gökçek’in cenazesinin bulunduğu Gazi Cemevine yönelik yaşanan polis baskını, kapılarının kırılması ve cemevi içerisine gaz atılmasını son derece manidar bir durum.
Sadece ülkemizde değil tüm dünyada inanç kurumlarının kutsal mekanlar olarak kabul edildiği bilinmesine rağmen polisin böyle bir tutum sergilemesi devletin Kızılbaşların inancına karşı olan yaklaşımın bir yansımasıdır.
Bir çoğumuzun hatırlayacağı üzere konu cami olunca ayakkabı ile girdiler diye kıyamet koparanlar cemevine gelince kapıları kırarak içeri giren güvenlik görevlilerine ses çıkarmamaları da nasıl iki yüzlü bir politika yürüttüklerini de bir kez daha açığa çıkmış oluyor.
İbrahim Gökçek’in cenazesini bahane ederek öyle bir saldırının gerçekleşmesini hiçbir anlam veremiyorum. Çünkü tüm inançlarda olduğu gibi Kızılbaş inancına göre de kim olursa olsun hakka uğurlanmak üzere cemevine getirilen bir canın sırlanmadan önce tüm son hizmeti yerine getirilir.
Fakat kolluk güçlerin buna bile müsade etmemişlerdir. İşte burada ortaya çıkan sonuç bize açık olarak devletin ne cenaze ne de o cenazenin sahiplerine karşın saygı duymadığıdır.
Burada en acı olan ise bazı çevrelerin “teröristlerin” cenazesinin cemevlerinde ne işi var diyen zavallılara şunu söylemek istiyorum. Bakın ya siz inanç inancınızın gereğini ne olduğunu bilmiyorsunuz ya da bunları bilerek söylüyorsunuz. Çünkü yeryüzündeki tüm inanç kurumları kişi ne olduğuna bakmaksızın inancın gereği dini vecibeleri yerine getirme zorunluluğu vardır ve bu bir haktır.
Bu gün baktığımızda başta çocuk tecavüzcülerin olmak üzere kadın katileri, zehir tüccarlarını, katliamcıları, insan varlığını inkar eden teröristlerin ve soykırımcı darbeci katilerin cenazeleri nerede kaldırılıyor? Acaba hiç düşündünüz mü? Sizlere dünyadaki tüm inanç kurumlarında kaldırılmakta olduğunu hatırlatmak isterim.
Bugün özellikle Cemevine yönelik fiziki saldırı ve tahribatların yapılması Kızılbaş kurumların nasıl bir tutum sergileyecekleri son derece önemli. Burada bir kere devletin kolluk kuvvetlerin tahrip etikleri sadece kapı pencere değil, bir ibadethane olduğu unutulmamalıdır. Diğer tarafta ise demokratik yolarda hukuk mücadelesi verilmelidir.
Başta Adalet Bakanı olmak üzere İçişleri Bakanlığı nezdinde girişimlerde bulunulmalı ve savcılıklara başvurularak yapılan bu saldırının sorumluları her kimse ortaya çıkarılmalı ve Kızılbaşlardan özür dilemesini sağlanmalı yanı sıra hukuken cezalandırılması için tüm Kızılbaş kurumları gereken çabayı göstermelidir.
Fakat bu ülkede Kızılbaşları ve Kürtlere yönelik inkar ve imha politikaları bu günler sınırlı olmadığı bilinmelidir. Bugünkü saldırılar aslında yüzyıllardan beri sürdürülmekte olan inkar ve ret politikalarının bir sonucu olduğu unutulmamalıdır.
Birçoğumuzun bildiği üzere Cumhuriyetin kurulmasıyla başlayan bir süreçten bahsediyoruz. Çağdaş laik demokratik bir Cumhuriyet kuranlar o gün anayasada Kızılbaşları ve Kürtlere yer vermediler. O gün başlayan inkarcılık bugün halen sürüyor. Tekkeleri kapatarak Kızılbaşların camiye mecbur bırakan o anlayışın ürünüdür bugün Kızılbaşlara saldıran caniler.
Bir başka değinilmesi gereken önemli husus ise, Kayseri Ülkü Ocakları ve onun başkanın İbrahim Gökçek’in cenazesine yönelik gerçekleştirildiği ırkçı faşist söylemlerdir. Bu söylemleri dile getirmekten imtina ettiğimi belirtirken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bütün Kayseri Ülkü Ocaklarını kapatma kararına ve bahse konu şahsı görevden uzaklaştırmasına rağmen hala bu kişiler hakkında bir soruşturma açılmaması ise devletin amacını ortaya çıkarmak için yeterli bir kanıttır. Diğer taraftan Bahçeli’nin aldığı kararlar ise hiçbir şeyi kapatmıyor. Halklar unutmuyor, Kızılbaşlar unutmayacak… Cenaze üzerinden iğrenç politikalar yürüten faşist çevrelere karşı halkların mücadelesi sürecektir.
Sözlerime son verirken, Kızılbaş felsefesini benimseyen ve tüm demokrat çevrelere çağrıda bulunmak istiyorum. Şayet bizler bugün cemevlerine karşı gerçekleştirilen saldırılara karşı sessiz kalırsak önümüzdeki süreçte daha büyük saldırılara karşı karşıya kalacağımız günleri göreceğiz. Bizler her zaman olduğu gibi barıştan kardeşlikten yana olan tutumuzu daha da geliştirerek bu anlayışı mahkum etmeliyiz.
Saygılarımla
kaçak bahis –
bahigo –
perabet