DÜZGÜN BULAT
Dersim’de olmadı, Şimdi sıra Eskişehir’de….
Tarım ve Orman Bakanlığı 5. Bölge Müdürlüğü Eskişehir’de yaban hayatın dengesini bozdukları gerekçesi ile geyik avlanması için ihaleye çıkma kararı aldı. Aynı yol Dersim’de de izlenmişti. İnancımızın özü, dualarımızın taşıyıcısı olarak görülen dağ keçilerini devlet yabancı devlet adamlarına vurdurmak için 13 Temmuz’da ihaleye çıkacaktı ancak oluşan kamuoyu ile Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ayrıntılı bir rapor hazırlamak istediklerini belirterek ihaleyi iptal etmişti. Şimdi aynı durum Eskişehir’de yaşanıyor. Aynı senaryo işletiliyor. Anlaşılan o ki birileri avlanmak için birilerine büyük bir şeyler bahşediyor. Öyle ki Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ısrarla dağ keçisi ve geyik ihalesi yapıyor. Dersim’de yapmak istediler olmadı şimdi Eskişehir’den deneyelim dediler. Onca haber oldu, onca siyasetçi dillendirdi. Öyle ki TBMM Genel Kurulunda dahi dillendirildi. AKP’den, MHP’den, İYİ Parti’den, CHP’den ve HDP’den birçok isim genel kurul gündemine dağ keçilerini aldı. İhale ile gerçekleştirilen bu katliamı gündeme getirdi. Herkes bir şeyler söyledi ama asıl bir şeyler söylemesi gerekenden ses çıkmadı. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli olay ile ilgili herhangi bir açıklama yapmadı. 13 Temmuz’da Dersim’de yaşayan dağ keçilerini yabancı devlet adamlarının avlanması için ihale gerçekleştiren bakanlık, Eskişehir’de ki ihale için gerekçe olarak erkek geyiklerin doğaya zarar verdiklerini ve ekolojik dengenin hırpalandığını gösterdiler. Komik… Onca talan edilen ormanlar, dağlara obalara gece kondu misali 3 günde dev villa kentler konuşlandırılırken sesi soluğu çıkmayan bakanlık, yaşlı geyikler ağaçlara doğaya zarar veriyor diye haklarında vur emri çıkartıyor. Milyonlarca pörtü böceğin, sincabın, kaplumbağanın, tırtılın ahını alan Tarım ve Orman Bakanlığı ve yöneticileri şimdi geyiklerin, dağ keçilerinin ahının peşine düşmüş… Bizim burada dağ keçilerine bakılmaktan dahi çekinilir. O güzellik, o ihtişam o kadar büyüler ki insanı dünyayı, toprağı suyu havaya niyaz oluruz. Aşk ile deriz her bir adımında dağ keçisinin. Kötülükten kaçınırız. Onların ahını almak dünyayı yerle bir eder inancımızda… Hayatın ruhu, anlamı gider deriz. Korkarız…. Sizde korkun bence, eskiler ne demişse nasıl yol göstermişse hep doğru oldu güzel oldu.
AKP’nin bitmeyen bu doğa düşmanlığının nedeni ne ola ki? Para mı? güç mü? Doğanın karşısında ne anlamı kalır bunların. Yıpranan, yıprandıkça ömürlerimizden can koparan doğamız maalesef çok büyük zarar gördü görüyor hala… 2002’de iktidara geldikleri o günden bugüne demokrasi, adalet ve insan hakları bir yanda dursun en çok zarar verdikleri dibini kazdıkları şey yeşil ve mavi oldu. Asli görevi ağacı hayvanı korumak olan kurumlar kör oldular sağır oldular. Kurdun böceğin sesini duymadılar. Kesilen yakılan ağaçları görmediler. Yok edilen kuzey ormanları için hazırlanan bilirkişi raporlarında bu kurumlar kuzey ormanlarına ihtiyacımız yok dediler. Karadeniz bölgesi güzel dediler bir baktık yüzlerce göl talan edildi. Karadenizlilerin bir zamanlar övündüğü ki övünmekte haklılardı mavi ve yeşilin tarifsiz uyumuna AKP beton grisi serpiştirdi. Otellerden konutlara akla hayale sığmayacak yerler yok edildi yalan oldu. Gölün suyunu bile yok ettiler kuruttular. Daha ne yapsınlar. Mücadele diyoruz birliktelik diyoruz ya en büyük direnişi, mücadeleyi doğa veriyor AKP’ye karşı. Yok olmamak için, bizim için direniyor. Yakılan yıkılan dağları ormanları gözümüzün önünden bir geçirelim ve düşünelim neden bu düşmanlık… Neden….