ELBİSTAN İÇİN SAZIN VE SESİNİN ANLAMI
SAZIN SAĞLADIĞI BARIŞ
Yıl: 1970
Yer: Nergele
Saz Elbistan’da kutsaldır. Bu saz bir Pir veya Zakir’in elinde sese dönüştüğü zaman herkes susar.
O ses Xode’den ezgiler getirendir. Kargaşaya son verendir. Barışı sağlayandır.
Fakirle zengini aynı kazanda buluşturandır.
O ses duyulduğunda güçlü ile güçsüz, silahlı ile silahsız, kadınla erkek, bireyle toplum arasında denge oluşur. Aileyi, köyü, dağı,
yaylayı harmoni içinde bir arada tutan o sestir.
Elbistan binlerce yıl saza, sesine ve yarattığı harmoniye ev sahipliği yaptı. Hiçbir haksız sazın önünde oturmadı. Saz, hiçbir haksız için dile gelmedi.
Elbistan’ın bir özelliği de Pir-Zakirlere yataklık yapmasıdır. Elbistan Pirleri aynı zamanda inancın önemli zakirleri olagelmiştir. Paris’te görüştüğüm Zeynel Eren (Kosawe köyünden) 20. yüzyılın Elbistanlı zakirlerini şöyle sıralıyor:
“Tacım Dada, Îwke Şıxe, Awuzar Dada, Mehmet Mustafa Dada, Mamade Sawe, Weyîs Dada, Cebraîl Dada, Huse Deda, Hasanî Dede, Îmome Asaf ve Îwe Done.”
BİR REHBER VE ZAKİR:
MAMAD OLÎ MOLÊ ZURKE
Otantik cemler, Elbistan’da 1980 öncesi sona erdi. Son otantik cemlere katılan isimlerden biri Mamad Olî Mıstafî Zurke. O, 1953 yılında Yılan Obası’nda bulunan Dılavî Yêzlıx mezrasında doğdu.
1968, 1969, 1970, 1971 ve 1972’de yani 5 sene Dadalar ile beraber taliplere gitti.
Hangi Dadalar ile? Sayde Hallêc, Haskoye Hemad (Doxane Hemad’ın kardeşi) ve Mame Ustırî ile.
Kakî Mamadolî, bu beş yıl rehber kapısı oldu ve zakirlik yaptı. Kendisiyle Paris’te görüştüm ve çok önemli bir söyleşi yaptım. Bu söyleşi önümüzdeki aylarda yeni kitabımda yayınlanacak.
Cem bağladıkları köyleri ise şöyle sıraladı: “Tawkaylon, Sotoyron, Dewrend, Erbucak, Nergele, Soycox, Ağcaşar, Malaw (Malaw’da az tabilimiz vardı), Zardakaş, Kırkısrak (çok az talibimiz vardı), Mîroylon, Mole Button. Üç ay köylerde kalır ve cem bağlardık.“
NARGALE’DE BÜYÜK KAVGA VE SAZIN SAĞLADIĞI BARIŞ
Kakî Mamad Olî 1970 senesinde Nergele’de yaşanan bir olayı anlattı. Bu anı sazın gücünü gösteriyor. Kakî Mamad Olî şöyle anlatıyor:
“Sene 1970. Aralık ayı içindeyiz. Nergele’ye gittik.
Bir düğün olmuş. Nergelê Jêrı ve Nergelê Jurı birbiriyle kavga etmiş. Silahlar çekilmiş. Biz gidince “Dada geldi. Derdimizi ona söyleyelim” diyorlar.
Büyük bir evde toplandık. Aşağı yukarı 150-200 kişi var. İki taraftan da insanlar gelmişti. O zaman şalvarlar meşhurdu. Herkeste şalvar var.
Birisinin belinde ben tabanca gördüm. Ben de tabancadan korkardım. Saydo amcaya, “Bunda tabanca var” dedim. “Gördüm” dedi. Rahmetlik Saydo amca olgun, ağırbaşlı, bilgili bir Dada’ydı.
Bana dönerek, “Mamadolî tamûre xwa” (Sazı çal) dedi. Sazı çalmaya başladım. Saz çalınca herkes sustu.
O zaman saza karşı saygı, sevgi bambaşkaydı.
Güzel de çalıyordum… Birkaç tane beyt söyledim.
Arkasından bir semah, semahta dua okundu.
Saydî Hallêc, HARKAS MINO Î KALAKÊ XA NÎYOZ BI” (Herkes yanındakine niyaz olsun) dedi. Herkes birbirine niyaz oldu.
Saydo Amca o zaman şöyle dedi: “Birbirinize niyaz oldunuz. Şimdi barıştık. Aranızda hiçbir şey kalmadı.”
Kimse itiraz etmedi. Orada herkes barıştı! Kavga unutuldu. Sanki olay olmamış gibi. Neden? İkrar vardı. İkrar kadar önemli bir şey var mı?
Cemden sonra bazıları birbiriyle müsahip oldu.
Diğer sene gittiğimizde baktık ki o insanlar daha çok kaynaşmışlar.
İtikat, ikrar olmasaydı bu olur muydu? Yani Alevilik bir sır değildir, birbirine ikrar verip-ikrar almadır.”