Geçtiğimiz hafta Maraş katliamın yıl dönümünde yaşamı yeniden inşa etmenin önemine vurgu yapmıştık. Bu yazımda ise Maraş’tan zorla göçenlerin Maraş’a nasıl geri döneceğini ve burada yaşamı yeniden nasıl geri kazanacağımızı ele almak istiyorum.
Maraş’ta göçün katliam öncesi başladığını söyleyebiliriz. Maraş’ta ekonomik baskı yöntemleri devreye konularak insanlar göçe zorlanmış, baskılar sadece ekonomik değil aynı zamanda siyasal baskılarda kendisini her geçen gün derinleşerek hissettirmişti. Tabi ki bu baskılar Osmanlı Devleti ile başlayıp Cumhuriyet döneminde de devam etmişti. 1978 yılına gelindiğinde ise artık ekonomik ve siyasi baskılar yerini bir katliama bırakmıştı. Maraş’ta öyle bir katliam yaşandı ki tarih ve insanların belleklerinden silinmeyecek yöntemler kullanılarak kadın çocuk demeden insanlar katledildi. Katliamı ardından ise insanlar doğup büyüdüğü toprakları yerini yurdunu geride bırakıp dünyanın dört bir yanına savurdular. Elbette ki bu göç gönüllü değil zorunlu bir göçtü. Burada ilginç olan ise katliamda kaybettiklerini doğup büyüdüğü topraklara teslim etmeleriydi. Bu acıların tarifi bile imkansız sevdiklerini katliama uğradıkları yerde bırakıp gitmek hiç bir insanın kabul edeceği bir durum değildi.
Geride bıraktığımız evlerimiz köylerimiz adete virane dönüştü bu katliamla aslında istenilen sonuç elde edilmişti. Artık birçok Kürt ve Kızılbaş Demokrat insanlar Maraş’ı terk etmişti. Fakat her ne kadar fizikken biz buralarda koptuysakta köklerimiz Maraş toprakların ta derinliklerinde kaldı. İşte bu nedenle doğup büyüdüğü topraklarda hiç bir zaman kopmadık. Maraş’ta yaşamı yenide inşa etmek ise tam olarak bu topraklara bağlılığımızın bir ifadesidir.
Dolaysıyla katliamın ardında böyle bir projenin gerekli olduğuna hiç kuşku götürmez.
Çünkü o gün başlayan katliam bugün başka bir biçimde devam ediyor. Her türlü inkar ve asimilasyon politikaları devreye sokulmuş durumdayken, diğer taraftan Elbistan Termik Santralin çalıştırılması insan yaşamını tehdit ettiği gibi doğayı ve doğada yaşayan tüm canlıları da tehdit etmekte. Diğer tarafta ise Maraş’ın coğrafyası maden arama çalışmalarıyla doğa tahrip edilmeye devam ediyor.
Maraş’ta katliam sadece insanlar üzerinde değil aynı zamanda doğanının üzerinde de uygulanmakta olduğunu görüyoruz. İşte tüm bu yaşananlara karşı Maraş’ta yaşamı yenide inşa etmek önemli ve acildir. Çünkü katliamlara karşı alınması gereken en önemli tutum doğup büyüdüğü toprakların terk etmeyerek orada yaşamak yeniden inşa etmekten geçiyor.
Dolayısıyla 8 Eylül 2019 yılında Maraş’ın Elbistan ilçesine bağlı Axtil köyü Kocapınar mezrasında Kadınların öncülüğünde “Yaşamın Yeniden İnşa Edelim” projesi çerçevesinde başlatmış olduğumuz ağaçlandırma kampanyası kısa bir süre içerisinde toplumda müthiş bir karşılık buldu.
Bunun yanı sıra tarım hayvancılık ve arıcılığı da başlatmış bulunmaktayız. Bununla insanlara iş imkanı yaratmak ekonomik katkıda bulunmayı hedefledik. Burada yaşayan insanlara iş imkanı sunarak göçün durdurulmasına bir nebzede olsa katkı sunmamız son derece önemli olacaktır. Bizi bu projeyi toprağı esas alarak başlattık. İlk önce toprağa başvurduk toprağın bizlere her türlü katkıda bulunacağına inanıyoruz.
Toprak analizini yaptıktan sonra dikmiş olduğumuz badem ağaçları önümüzdeki süreçte bolge ekonomisine olumlu katkıları olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bugün bile bölge toprakların üzerinde çok önemli bir katma değer yaratığımızı da söyleyebiliriz. Bir diğer önemli gelişme ise insanlarımızı profesyonel hayvancılığa başlamalarıydı.
Geçmişe baktığımızda göçten dolayı boşalan köylerimizi harabeye dönmüştü fakat şimdi ise tüm köylerde bir inşa süreci hızla devam etmektedir. Diğer taraftan ise bir yıl gibi kısa bir düre içerisin de yüzbinlere varan ağaçlandırma çalışmaların yapılması yanı sıra tarıma elverişli olan tüm topraklar ilmik ilmik işletilip tarlalarına tohum atmaları her geçen gün umutları daha da yeşertiyor. Dolayısıyla da bu gelişmeler toplumda müthiş bir motivasyona neden oluyor.
İşte biz Maraşlılar olarak yönümüzü doğup büyüdüğümüz topraklara dönerek dilimizle, kültürümüzle, inancımızla, ağıtlarımız ve türkülerimizle kısacası yaşamın tüm boyutlarıyla Maraş’ta yaşamı yeniden inşa etmek istiyoruz.
Aksi takdirde bizler her türlü simülasyona tabi tutularak yok edilmekle karşı karşıya kalacağız. Biz bu inşa sürecini başarıyla götürebilirisek belki de tarihte bir ilk olacak. Çünkü katliama uğrayanlar ilk defa dönüp ata yurtlarında yaşamı yenide inşa etmiş olacaklar.
Biz sadece birçok insanımızın aklında geçeni dile getirdik. Bugün Avrupa’nın dört bir yanına savrulan ve ülkenin batısına göç eden herkesin özlemidir bu söylediklerimiz.
Dolaysıyla bununla kendisini sorgulayıp, kendisi ile yüzleşmeyen sistemi kendisi ile yüzleşme sürecine getirebiliriz.
Saygılarımla…