Alevi Vakıflar Federasyonu (AVF) Genel Başkanı Remzi Akbulut, Türkiye’deki kavga dilinin bırakılması gerektiğini belirterek herkesi ‘barışa, sağduyuya, sevgiye ve hoşgörüye’ davet etti. Akbulut, “Alevi inancında sevgi, saygı, hoşgörü var; din, dil, ırk ayrımı yok. Buna dayanarak bir sağduyu çağrısında bulundum” dedi.
Alevi Vakıflar Federasyonu (AVF) Genel Başkanı Remzi Akbulut, “Türkiye’de zorbalık kol geziyor. Gazetecilere saldırı, siyasilere saldırı bir taraftan da Covid-19, sokakları yaşanmaz hale getirdi. Bu hiç kimseye fayda sağlamadığı gibi ülkeyi felakete sürükler” diyerek sağduyu çağrısında bulundu.
Türkiye’de her gün bir tarafta gazetecilerin ve siyasilerin öldürüldüğünü, bir taraftan ise siyasilerin olmadık bir şekilde bir birine hakaret ettiğini ifade eden Akbulut, “İster istemez yurttaş olarak bizler de etkileniyoruz. Bu kurumların başında olmamız hasebiyle biz de bir sağduyu çağrısında bulunduk. Bu çorba da bizim de bir nebze tuzumuz olursa mutlu oluruz” dedi.
“BİZİM TEMEL DÜSTURUMUZ; SEVGİ, PAYLAŞIM VE BARIŞTIR”
Akbulut, insanların bir birine karşı daha çok saygı duyması, sevgi duyması ve hoşgörülü olması gerektiğini vurguladığı çağrısında, “Alevi inancında sevgi, saygı, hoşgörü var; din, dil, ırk ayrımı yok. Buna dayanarak bir sağduyu çağrısında bulundum. Barış, barış, barış diyoruz. Bu bir nevi barış üzerine bir çağrı. Barış derken, ülke savaş halinde değil ama insanların bir birine kötü dil kullanması, bir birini darp etmesi iç sükuneti bozuyor. Bizim temel düsturumuz; Pir Hünkar Hacı Bektaş’ın, Yunus Emre’nin Ahi Evran’ın söylediği gibi sevgi, paylaşım ve barıştır. Herkesi barışa, sağduyuya, sevgiye ve hoşgörüye davet ediyoruz” şeklinde konuştu.
“TOPLUMSAL BARIŞIN OLDUĞU BİR ÜLKE GÖRMEK İSTİYORUZ”
“Artık bu ülkede Türkçe, Kürtçe, Arapça ağıt dinlemek, bağrı yanmış analar, yetim kalmış gözü yaşlı çocukları görmek istemiyorsak herkes kavga dilini bırakıp sevgi, saygı, barış dilini kullanmalıdır” diyen Akbulut, şöyle devam etti:
“Barışı dostluğu inşa etmek kendi elimizde olsa gerek. Ne oldu bizlere bu hale geldik. Bu ülkede farklı kültürlerin farklı düşüncelerin bir arada yaşadığı, toplumsal barışın olduğu bir ülke olduğunu görmek istiyoruz. Türk’ü, Kürt’ü, Alevisi, Sunisi, Çerkezi, Lazı vs. hepsinin kendine has güzellikleri vardır. Biz, kilim deseni gibi iç içe örülmüş, aşure gibi aynı kazanda kaynamış bir milletiz. Siyasi söylemler ülkedeki insanları yaşanmaz hale getirdi. Zorbalık kol geziyor. Gazetecilere saldırı, siyasilere saldırı bir taraftan da Covid-19 sokakları yaşanmaz hale getirdi. Bu hiç kimseye fayda sağlamadığı gibi ülkeyi felakete sürükler.”
Akbulut, “Yeni Madımaklar, yeni Maraşlar, yeni Çorumlar, Yeni Geziler yaşamamak için herkesin diline dikkat edip sağduyulu davranması gerekiyor” vurgusu yaparak, “Kin, nefret, cebir ve şiddetten arınmak gerekiyor. Bu ülke hepimizin. Kurtuluş savaşında bu ülkenin bağımsızlığı için savaşan, savaşırken şehit olanlara sen Kürt müsün, Alevi misin, Çerkez misin, Laz mısın diye sorulmadığı gibi kadınıyla, erkeğiyle, yaşlısıyla, genciyle sarıldığımız gibi bugünde birlik ve beraberlik sevgi, saygı ve hoşgörü içerisinde; dil, din, ırk, mezhep ayrımı yapmaksızın birbirimizi kucaklamamız sıkı sıkı birbirimize sarılmamız gerekiyor ki bir olalım, iri olalım, diri olalım” dedi.
PİRHA/ İSTANBUL