Alevi yurttaş Uğur Kurt, Okmeydanı’nda 22 Mayıs 2014’teki eylemde, cenaze için bulunduğu cemevinin bahçesindeyken üzerine açılan ateş sonucu başından vurularak hayatını kaybetti. Kurt’u katleden polise 12 bin lira para cezası verildi. Kurt, katledilişinin 7. yılında Okmeydanı Cemevinde anılacak.
İstanbul Okmeydanı’nda 22 Mayıs 2014’te cenaze için bulunduğu cemevinin bahçesindeyken üzerine açılan ateş sonucu başından vurularak hayatını kaybeden Uğur Kurt’un katledilişinin 7. yıl dönümü. Koca bir 7 yılın ardından Uğur Kurt’un ailesi hala adalet bekleyişini sürdürüyor.
Okmeydanı Cemevine asılan pankarttaki, “Burası ibadethanedir. Burada bir insanı öldürmenin cezası mahkeme kararıyla 12 bin 100 lira olarak belirlenmiştir” sözü gibi Uğur Kurt’u öldüren polis memuru ‘kasten adam öldürmeye teşebbüs’ suçundan 25 yılla yargılanır iken, kendisine 12 bin 100 lira TL para cezası verilerek adeta ödüllendirildi ve dosya kapatıldı.
POLİS KURŞUNU İLE BAŞINDAN VURULDU
Uğur Kurt 22 Mayıs 2014 tarihinde bir yakınının cenazesine katılmak için geldiği Okmeydanı Cemevinde polis silahından çıkan kurşun ile başından vuruldu.
Polisler bir eyleme müdahale ederken ve silah seslerinin duyulduğu anda cemevindeki yurttaşlar sağa sola kaçışmıştı. O sırada sıkılan kurşunların hedefi olan Uğur Kurt yere düştü. Uğur Kurt’un vurulduğunu gören cemevi içerisindeki yurttaşlar çıkarak yanına geldi. Havluyla kendisine tampon uygulandı. Uğur Kurt başından vurulup kanlar içerisinde kalmasına rağmen polisler cemevi içerisine biber gazı atmaktan geri durmuyordu. Ambulans girişine tam 30 dakika izin verilmemişti.
Ambulansa alınan Uğur Kurt hastaneye kaldırıldı. Uğur Kurt’un yakınları, tedavinin sürdüğü Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin önüne akın etti. Sivas’ta yaşayan annesi Gülnaz Kurt ve babası Kemal Kurt’un da İstanbul’a gelmek için yola çıkmışlardı.
VALİDEN, ARINÇ’TAN VE EMNİYETTEN AÇIKLAMALAR
İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Uğur Kurt’un polis kurşunuyla öldürülmesi ile ilgili, “Elbette kullanılan bir silah var. Medyaya da yansıyan silahlı görüntüler var” demişti.
Olayla ilgili hükümetten ilk açıklama da öğleden sonra Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’tan gelmişti. Uğur Kurt’un ‘çatışan gruplar içerisinde olmadığını’ söyleyen Arınç, Kurt’un kafasına isabet eden kurşunun sekmiş olabileceğini iddia etmişti.
Arınç’ın açıklamasında, “Bilgi aldığım yetkililer olayla ilgili olarak savcılığın el koyduğunu, polislerin kullandığı silahların balistik muayenesinin yapılacağını ve bu şahsın başındaki kurşunun tespit edilerek sorumluları hakkında da derhal bir tahkikatın sonuçlanacağını ifade ettiler… Eğer bir polisin silahında çıkan bir kurşunla, hiç günahı olmayan, meseleye uzaktan bakan bir yurttaşımız, seken kurşunla yaralanmış dahi olsa böyle bir olaya adı karışanların derhal adliye önüne çıkartılmasını ve gereken cezaların verilmesini temenni ediyorum” ifadelerini kullanmıştı.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden de konuyla ilgili yapılan açıklamada, “Bu olaylar devam ederken Çınar Sokak içinde bulunan bir vatandaşımız, nereden geldiği belli olmayan ateşli bir silahla yaralanmış, akabinde Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavi altına alınmıştır. Bu olayla ilgili olarak fail veya faillerin bir an önce tespit edilmesi ve olayın aydınlatılması için çalışmalarımız titizlik ve kararlılık içinde sürdürülmektedir” deniliyordu.
SAVCI BİR TÜRLÜ CEMEVİNE GELEMEDİ
Uğur Kurt’un vurulmasıyla ilgili avukatlar Şükriye Erden, Oya Aslan ve Tahir Kemal Bozkır, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Avukatlar başsavcılığın olay yerine gidip acilen keşif yapmasını ve kamera kayıtları gibi delillerin yok edilmeden toplanmasını talep etti.
Teslim ettikleri suç duyurusu dilekçelerinde avukatlar, olay yerinde görev yapan tüm polislerin tespit edilmesi ve ateş açan polisler hakkında “Kasten öldürmeye teşebbüs”, “genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması” ve “kasten yaralama” suçlarından dava açılmasını istedi.
Avukatlar dilekçelerinde, “Görgü tanıklarının belirttiğine göre, polis, dört çocuğu kovalarken Okmeydanı Cemevinin 200 metre ilerisinde beklemiş, nişan alarak cemevinde bulunan insanlara (altı el) ateş açmıştır. Bu nedenle orada bulunan herkesin yaşam hakkı tehlikeye sokulmuştur. Bu olay nedeniyle, etkin bir soruşturmanın yürütülebilmesi için savcılığın deliller yok olmadan, olay yerinde keşif yapması ve delilleri toplaması zorunluluğu doğmuştur” ifadelerine kullanmıştı.
BİNLER UĞUR KURT’U UĞURLADI
Uğur Kurt, vurulduğu Okmeydanı Cemevinden binlerce kişi tarafından toprağa verilmek üzere memleketi Sivas’a uğurlandı. Hakk’a yürüme erkanında ağıtlar bir biri ardı yükseliyordu.
Kurt, Okmeydanı Cemevinde olduğu gibi Sivas’ın Hafik İlçesi bağlı Üzeyir Köyü’nde çok sayıda kişinin katılımı ile toprağa sırlandı.
ERDOĞAN KURT’UN AİLESİNİ ARADI
Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Uğur Kurt’un babası Kemal Kurt’u telefonla arayarak taziyelerini iletti.
Uğur Kurt’a rahmet, aileye de sabır dileyen Erdoğan, acılı babaya olayın takipçisi olacaklarını söyledi.
Başbakan Erdoğan, Uğur Kurt’un hayatını kaybetmesine yol açan hadisenin aydınlatılması için balistik incelemeler başta olmak üzere gereken her şeyin titizlikle yapılacağını belirtmişti.
Anne Gülnaz Kurt, dönemin başbakanı olan Erdoğan’ın, oğulları Uğur Kurt’un öldürülmesine yol açan olayın aydınlatılması için kendilerine verdiği sözün tutulmadığını dile getirerek isyan etti.
İLK MAHKEME VE SANIK POLİSİN TUTUKSUZ YARGILANMASI
Uğur Kurt’un öldürülmesi ilgili ilk duruşma 20 Mart 2015 tarihinde görülmeye başlandı.
Duruşmada tanık olarak dinlenen Ali Turan olay anında polislerin ambulans geçişine izin vermediklerini kaydederek, “Gaz attıkları esnada Uğur yan döndü, yere düştü. Polislere, ‘Ambulans çağrılması için anons edin’ dedim. Polisler beni ciddiye almadı, ‘Seni de götürürüz’ dediler. Ambulans, polisler izin vermediği için 40 dakika sonra geldi. Olay anında silah sesi duymadım” demişti.
Uğur Kurt’un ailesi şikayetçi olduklarını belirterek, polis S.K.’nın en ağır şekilde cezalandırılmasını istedi.
Tanıkların dinlenmesinden sonra söz alan Kurt ailesinin avukatı Turgut Kazan, sanık polisin her ne kadar eylemcilere yönelik ateş ettiğini söylese de, yakında bulunan cemevinde cenaze için toplanan insanları görmemesinin mümkün olmadığını, ateş etmesi durumunda eylemcinin dışında olayla ilgisiz birini de vurabileceğini öngörmesi gerektiğinden, sorumsuzca davrandığını ve bu durumun da “olası kasıt” suçunu doğurduğunu söyledi.
Turgut Kazan, sanık S.K.’nın tutuklanması talebinde bulundu. Mahkeme, sabit iş ve ikametgahı bulunan S.K.’nın, toplanmayan delillere tesir etme ve onları karartma durumunun bulunmadığını gerekçe göstererek, sanığın tutuklanması yönündeki talebini reddetti.
SANIK POLİSE 12 BİN 100 LİRA PARA CEZASI
Sanık polisin 3 yıldır tutuksuz yargılandığı davada 25 Nisan’da karar çıktı.İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi, sanık polise 12 bin 100 TL adli para cezası vermişti. Karara gerekçe olarak sanığın mahkemedeki tutum ve davranışları gerekçe gösterildi. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada savcının esas hakkındaki mütalaasında “olası kastla öldürme” suçundan 20 yıla kadar hapis cezası isteniyordu.
Uğur Kurt’u öldüren polisin avukatı doğrudan taksirle öldürme suç maddesinin uygulanması olayın oluş şekline aykırı olduğundan cezada indirim talep etti. Mahkemenin bir canı öldürmenin bedeli olarak önüne koyduğu 12 bin lira sanık polise çok gelmiş olmalı ki avukatı indirim talebinde bulundu.
Kararın açıklanmasının ardından Uğur Kurt’un yakınları karara tepki gösterdi. Kurt’un eşi Narin Kurt, tepkisini “Oğluma ne diyeceğim ben? Hakim senin çocukların da babasız kalsın!” diyerek gösterdi.
İBADETHANEDE İNSAN ÖLDÜRMENİN CEZASI 12 BİN 100 LİRA
Uğur Kurt’un katili polise mahkemenin 12 bin 100 lira para cezası vermesi ailesini derinden yaralamış ve kamuoyunda büyük tepki almıştı. Karar Okmeydanı Cemevi tarafından cemevine asılan pankartla protesto edildi. Pankartta, “Burası ibadethanedir. Burada bir insanı öldürmenin cezası mahkeme kararıyla 12 bin 100 lira olarak belirlenmiştir” ifadeleri yer aldı.
UĞUR KURT’UN ANNESİNE SAAT KOPARMA DAVASI
Bu sefer sanık koltuğunda olan Uğur Kurt’un annesi Gülnaz Kurt olmuştu. Sanık polisin avukatı Tolga Yurdakul’un saatinin kordonunu kopardığı iddiasıyla yargıç karşısına anne Gülnaz Kurt, “3 kişinin katilini bıraktılar, bana dava açtılar. Oğlumu geri getirsin ben saat alırım” demişti.
30 Mayıs 2017 tarihinde hakim karşısına çıkan anne Gülnaz Kurt, dava sonucunda beraat etti.
BABASI KANSERE YAKALANIP HAKK’A YÜRÜDÜ
Uğur Kurt için adalet mücadelesi veren babası Kemal Kurt’un da olay sonrasında yakalandığı kanser hastalığını yenemeyerek Hakk’a yürüdü. Baba Kemal Kurt Okmeydanı Cemevi’nde cenaze töreni sonrasında memleketi Sivas’ta toprağa sırlandı.
ANNE GÜLNAZ KURT: DAYANACAK GÜCÜMÜZ KALMADI
Oğlu Uğur Kurt’un öldürülmesinin ardından geçen 7. yılda PİRHA‘ya konuşan Anne Gülnaz Kurt, oğlu Uğur Kurt’un ölümüne yol açan polisin aldığı hapis cezasının 12 bin TL para cezasına çevrilmesine isyan etti. Kurt, sanık polis ve avukatının mahkeme çıkışı yüzlerine gülerek gittiklerini hatırlattı.
Gülnaz Kurt oğlunun ölümüyle birlikte eşi ve kendisinin de öldüğünü kastederek, yaşamın kendileri için dayanılmaz bir hal aldığına vurguda bulundu. Anne Kurt, ayrıca dönemin başbakanı olan Erdoğan’ın, oğulları Uğur Kurt’un öldürülmesine yol açan olayın aydınlatılması için kendilerine verdiği sözün tutulmadığına da dikkat çekti.
Kurt ailesi halen adalet bekliyor….
PİRHA/İSTANBUL