Bazı cemevlerinde Hakk’a uğurlama erkanlarında Alevi inancından uzaklaşıldığı konusunda uyarılarda bulunan Hünkar Hacı Bektaş Veli Dergahı Postnişini Veliyettin Ulusoy ile Dede Hasan Doğan’a karşı yapılan saldırılara tepkiler sürüyor. PİRHA’ya konuşan Gazeteci Kelime Ata ve Eski PSAKD Sultanbeyli Şube Başkanı Sadegül Çavuş, “Dergahın kökü sağlam. Alevilik inancında ritüeller bellidir. Bu saldırılar boşunadır. Aleviliği, Sünnilikle aynılaştırmak, yüzyıllardır bedel ödeyerek yolunu sürdürenlere haksızlıktır” dediler.
Bazı cemevlerinde Hakk’a uğurlama erkanlarında Alevi inancından uzaklaşılmasını eleştiren Hünkar Hacı Bektaş Veli Dergahı Postnişini Veliyettin Ulusoy ve Cemal Abdal Ocağı dedelerinden Hasan Doğan’a karşı bazı ırkçı, asimilasyoncu çevreler organize saldırılarda bulunuyor. Saldırıların merkezinde ise geçen yıl tartışmalı isimler tarafından kurulan ‘Ocakzadeler Meclisi’ denilen oluşum var.
Saldırılara ilişkin PİRHA’ya konuşan Gazeteci Kelime Ata ve Eski Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin (PSAKD) Sultanbeyli Şube Başkanı Sadegül Çavuş Alevilerin şehirlere göç etmesiyle birlikte geleneksel yapısının çözüldüğünü, bu çözülmeyi fırsat bilen Sünni çevrelerin ortaya çıkan boşluktan da yararlanarak Aleviliği Sünnileştirmek istediklerini ancak bu tür saldırıların amacına ulaşamayacağını ifade ettiler.
“ALEVİLİĞE SÜNNİ ELBİSE GİYDİRİLMEYE ÇALIŞILIYOR”
Gazeteci Kelime Ata, cüppeli-sarıklı görevlilerle Hakk’a yürüme erkanı yapılması konusunda, “Bu Aleviliğin, Sünnileştirilmesidir. Madem ki cem ibadeti Arapça yapılmıyor, Hakk’a yürüme erkanı da herkesin anladığı dilden yapılabilir. Son yıllarda Hakk’a yürüme erkanlarında Sünni-Şii etkilerin daha fazla görünür olması, dedelerin cüppe-sarık giymesi tartışmalara neden oluyor” dedi.
Kelime Ata, dedelerin cüppe-sarık giyerek Hakk’a uğurlama erkanı gerçekleştirmesinin yanlışlığını vurgulayarak, “Sünniliğe ait bir uygulama bu. Aleviliğe, Sünni elbise giydirilmek isteniyor. Aleviler, bu tuzağa düşmemelidir. Değişim, dilde başlar, kıyafetle başlar” diye konuştu.
“ALEVİLİĞİ SÜNNİLİKLE AYNILAŞTIRMAK, BEDEL ÖDEYENLERE HAKSIZLIKTIR”
Alevilerin şehirlere göç etmesiyle birlikte geleneksel yapısının çözüldüğünü, bu çözülmeyi fırsat bilen Sünni çevrelerin ortaya çıkan boşluktan da yararlanarak Aleviliği Sünnileştirmek istediklerini, Diyanet İşleri Başkanlığı başta olmak üzere devletin de bu süreçte bizzat rol aldığını belirten Ata, bazı cemevlerindeki ibadet ve Hakk’a yürüme erkanlarında bu Sünnileşmenin görüldüğünü söyledi.
Aleviliğin, tarihsel süreç itibariyle İslam coğrafyasında şekillendiğini, dolayısıyla Alevilik içinde İslami unsurların da görülebildiğini belirten Ata; şöyle devam etti:
“Alevilik, Hak-Muhammed-Ali yoludur. Bu yolun, tanrı anlayışı da, doğaya ve insana bakışı da Sünnilikten tamamen farklıdır. Kimi İslami unsurlardan yola çıkarak Aleviliği, Sünnilikle aynılaştırmak, yüzyıllardır bedel ödeyerek yolunu sürdürenlere haksızlıktır.”
“SÜNNİ ÜSTENCİ TAVRA BİAT ANLAMINA GELİR”
Kendi babasının cenazesini Türkçe gülbenklerle kaldırdığını, herkesin de anladığı dilden ibadetini yapabileceğine, Hakk’a uğurlama töreni yapabileceğine inandığını belirten Ata, Arapça dua okunmaması durumunda ibadetin ibadet sayılmayacağı düşüncesinin, Sünni çevrelerin üstünlük duygusundan kaynaklandığını, kimi dedelerin de cüppe-sarık giyerek veya Arapça’yı kullanarak Hakk’a yürüme erkanı yürütmesinin bu Sünni üstenci tavra biat anlamına geldiğini ifade etti.
“ALEVİLER AYIP OLMASIN DİYE BENZEME KAYGISI GÜTMESİN”
Alevilerin Sünni komşulara ayıp olmasın diye onlara benzeme kaygısı gütmemesi gerektiğine dikkat çeken Ata, “Sünni komşuya ayıp olmasın diye bugün cüppe-sarık giyen yarın camide namaz kılar, Ramazan orucu tutulmasında sakınca görmez. O yüzden bir takkede ne var dememek lazım. Oysa her inanç mensubu kendisi gibi olduğunda değerlidir” dedi.
“DERGAHIN KÖKÜ SAĞLAM “
Hacı Bektaş Veli Dergahı’nın tarihin her döneminde egemen inanış ve güçlerin hedefinde olduğunu, zaman zaman dergaha doğrudan müdahaleler yapıldığını, 1826’dan sonra dergaha Nakşibendi şeyhlerinin atandığını ifade eden Ata şunları aktardı:
“Dergah, geçmişte bu agresif müdahaleleri boşa çıkardı. Dergahın kökü sağlam; dolayısıyla bugün de benzer şeyler oluyor. Bunda şaşırtıcı bir durum yok. Herkes tarih karşısında kendi rolünü oynuyor. Dergahın Postnişini Veliyettin Ulusoy’a yönelik saldırıları da bu toplumun hak ve hakikat aşkı bertaraf edecektir.”
“BİZ ONLARI EDEP VE ERKANA, YOLA DAVET EDİYORUZ”
‘Ocakzadeler Meclisi’ denilen oluşumun kendilerini gündemde tutmak için bu saldırıları gerçekleştirdiğini ifade eden Eski PSAKD Sultanbeyli Şube Başkanı Sadegül Çavuş ise şunları dile getirdi:
“Bu ‘Ocakzadeler Meclisi’ni az çok tanıyoruz. Ara ara kendilerini gündemde tutabilmek için Veliyettin Ulusoy üzerinden saldırılarda bulunuyorlar. Bunun üzerinden kendilerini var etmeye çalışıyorlar. Bu tür saldırılarla kendilerine meşruluk kazandırmaya, kendilerine zemin oluşturmaya çalışıyorlar. Çünkü bu tür grupların yapacak başka bir şeyi yok. Ülkemizde bir sürü sorun var. Alevilerin bir sürü sorunu var. Bunlar cenaze erkanını gündeme getirip, fatiha okunur mu okunmaz mı bunlarla uğraşıyorlar. Aslında kendilerine fatiha okutacak açıklamalar yapıyorlar. Onların deyimi ile biz kendilerini edep erkana davet ediyoruz, Yol’a davet ediyoruz.”
“ALEVİLERİN KÜLTÜRÜNE, HAKK’A YÜRÜME ERKANLARINA KARŞI BİHABERLER”
Bire bir yaşadığı bir olay üzerinden Alevilerin cenaze erkanını anlatmak istediğini söyleyen Çavuş sözlerine şu şekilde devam etti:
“Son bir ay içerisinde Zeynep Yıldırım’ı (Armutlu Cemevi Başkanı) ve Haydar Yıldırım’ı kaybettik biliyorsunuz. Onlar inançları için mücadele etmiş ve bedel ödemiş insanlardı. Vasiyetleri gereği cenazelerini sazla, sözle, nefesle kaldırdık. Covid-19’dan kaynaklı kaybettiğimiz için cenazeyi kaldırmak istediğimizde kaç Dede aradık ancak bulamadık. Kimi hastaydı, kimi covid geçirmişti. Sağlık durumları el vermediği için kaldıramadılar. Ondan dolayı biz de Dede bulamadık. Tabii cenazemizde yerde kalamazdı. Biz üç bacı aldık telli kuranımızı, Hakk’a yürüme erkanının kitabı var oradan da yararlanarak meydana indik. Cenazemizin başında dara durduk. Üzerimizde cübbe yoktu. Üstelik kadınız. Başımız açık ve yalın ayaktık. Bu açıklamayı yapan şahıslara soruyorum? Alevi inancına göre bu Hakk’a uğurlama erkanı yanlış mı? Geçersiz mi? Eksik mi? Onlar buna nasıl karar verebiliyor? Hangi hakla, hangi sıfatla? Hakk’a yürüme erkanını kitaplarda anlatıyorlar? Hakk’a yürüme erkanlarını anlatan kitaplarımız var. Onları alıp okusunlar. Alevilerin kültürüne, Hakk’a yürüme erkanlarına karşı bihaberler. Sürekli bu Hakk’a yürüme erkanına ve bunları anlatan kitaplara saldırıyorlar. Hani Alevi inancında eksik olan şeyler var diyorlar ya bunların neresinde, ne eksik var? Biz cenazelerimizi böyle kaldırıyoruz.”
“SALDIRILAR BOŞUNADIR, ALEVİLİK İNANCININ RİTÜELLERİ BELLİDİR”
Alevilerin on yıllardır saldırı ve katliamlara maruz kaldığını ancak inançlarından asla vazgeçmediklerini vurgulayan Çavuş son olarak şunları kaydetti:
“Biz Aleviler olarak nice kıyımlar, katliamlar yaşadık. Nice ateş çemberinden geçtik de buralara geldik. Ne mutlu bize ki hiçbir zaman yolumuzdan ayrılmadık, inancımızdan vazgeçmedik. Her zaman haklıdan yana olduk. Bu saldırıları gerçekleştirenlerin söylediklerinin hiçbir kıymeti yok. Sadece kendilerini gündemde tutmak için acaba bu tür saldırılarla Alevileri ayrıştırılabilir miyiz diye düşünerek yaptıkları hamleler bunlar. Ama hiçbir zaman başarıya ulaşamayacaklar. Alevi halkında bu tür insanların, kesimlerin hiçbir karşılığı yok. Ben birebir yaşadığımız cenaze erkanından örnek vererek anlatmaya çalıştım. Bizim yaptığımız hiçbir şey orada yanlış değildi. Ayrıca bu kişiler kim ki bizim cenazemizi nasıl kaldıracağımızı söyleyebiliyorlar? Hangi hakla bu tür söylemlerde bulunabiliyorlar? Onlar kim oluyorlar, kendilerini ne zannediyorlar. Saldırılar boşunadır. Alevilik inancının ritüelleri bellidir. Veliyettin Ulusoy ve Dedelerimizin yanındayız biz.”
Melis CİDDİOĞLU/PİRHA