Sivas’ta, 2 Temmuz 1993’te 33 yurttaşın yakılarak öldürüldüğü katliama ilişkin Anayasa Mahkemesi’ne 2014 yılında yapılan başvuru 29 Haziran’da görüşülecek.
Anayasa Mahkemesi (AYM) Sivas katliamına ilişkin “yargısal sürecin etkisiz olduğu” iddiasıyla 2014 yılında yapılan başvuruyu yaklaşık 7 yıl sonra, 29 Haziran Salı günü görüşecek. Avukat Şenal Sarıhan, “Olumlu bir karar çıkmasını, AYM’nin bu ihlalleri görmesini bekliyoruz” dedi.
Sivas’ta, 2 Temmuz 1993’te 33 yurttaşın yakılarak öldürüldüğü katliama ilişkin Anayasa Mahkemesi’ne, 2014 yılında “yargısal sürecin etkisiz olduğu” iddiasıyla yapılan başvuru, 29 Haziran Salı günü görüşülecek.
Katliam mağduru ailelerin avukatlarından Şenal Sarıhan; yaşam hakkının, adil yargılanma hakkının ve makul sürede yargılama haklarının ihlali ile ilgili başvurduklarını belirterek, “Olumlu bir karar çıkmasını, AYM’nin bu ihlalleri görmesini bekliyoruz” dedi.
Sarıhan başvuruda tazminat talebinde bulunduklarını söyleyerek, “Adalet bu davada hiçbir biçimde yerini bulmuş olmayacak. Mesele tazminat meselesi değil. Mesele, bu katliamı önleyici tedbirlerin alınmasıydı. 35 insan yaşamını yitirdi. Gerekli soruşturmanın yapılmaması ve arkalarındaki örgütlerin ele geçirilmemesi yeni katliamların nedeni oldu. Hukuki taleplerimizi sunuyoruz ama esasa ilişkin bir neticeyi değiştirmeyecek. Bu da bir tatmin konusu olamayacak” dedi.
DAVA SÜRECİ
Çeşitli mahkemelerde başlatılan soruşturmalar dönemin Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde (DGM) son buldu. Mahkeme ise görevsizlik kararı vererek dosyayı Yargıtay’a gönderdi. Yargıtay ise dosyaya bakması gereken yerin Ankara DGM olduğuna karar vererek dosyayı geri gönderdi.
Ankara 1 Nolu DGM’ye sunulan iddianamede olayların nedeni, “şenliklere katılanlar” olarak gösterildi, Aziz Nesin’in varlığı “eylemin hazırlayıcı sebepleri” arasında sayıldı.
İddianamede şu ifadeler yer alıyordu:
“Hele hele Aziz Nesin’in İslam Dini’ne karşı tutum ve davranışları ve açıklamaları, kapalı bir salonda düzenlenen toplantıda terör örgütü militanları için saygı duruşunda bulunulması, eylemin hazırlayıcı nedenleri arasında sayılabilir.”
DGM Başsavcısı Nusret Demiral dava henüz sonuçlanmadan, “Olayda örgüt yok, tahrik var” açıklaması yaptı. Gerekçeli kararda Aziz Nesin vurgusu vardı:
“…Sivas olaylarının devlete ve laik düzene yönelik olmadığı, Aziz Nesin’in Şeytan Ayetleri kitabını yayınlamasına duyulan öfke, kin ve nefretin oluşturduğu tahrik sonucu ve Aziz Nesin’e yönelik bir eylem olduğu, kastedilen Aziz Nesin olmasına rağmen hedefte sapma sonucu 37 masum insanın ölümü ile sonuçlanan bu olayların…”
Kararla birlikte 22 sanık hakkında 15’er yıl, 3 sanık hakkında 10’ar yıl, 54 sanık hakkında 3’er yıl, 6 sanık hakkında 2’şer yıl hapis cezası, 37 sanık hakkında da beraat kararı verildi. Ancak bu karar temyiz edildi.
Uzun süren hukuk süreci 2001 yılında sonuçlandı. Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin onadığı karar uyarınca, Cumhuriyete karşı örgütlü kalkışma girişiminde bulunan sanıklardan 33’ü ölüm cezası aldı; dördü 20 yıl, biri 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Sivas Katliamı Davası, 20 yılın ardından 13 Mart 2012’de mahkemenin davayı zaman aşımı nedeniyle düşürmesiyle kapandı.
Katliamda yakınlarını kaybedenlerin ailelerin de olduğu sivil toplum kuruluşları ve partiler “insanlık suçlarında zaman aşımının kaldırılmasını” talep etti ancak talepleri bir karşılık bulmadı.
Mahkeme Başkanı, “İnsanlık suçunda zaman aşımı olmaz ama bu suçu işleyenler kamu görevlisi değil sivil oldukları için davanın düşmesine karar verilmiştir” dedi.
Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, kararı; “Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun. Yıllar yılı içerde olan vatandaş, içlerinde kaçak olanlar vardı” dedi. Erdoğan kararı ayrıca, “İdam kalktığı için 33 kişi ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum oldu. Bunlar hep gözden kaçıyor. Hedef saptırılıyor” diyerek yorumladı.
Erdoğan ayrıca Sivas davasında mağdurlar olduğunu söyleyerek, “Sivas’a birçok gidişimde babalarının haksız yere, herhangi bir taksiratı olmadığı halde idama mahkum edildiği için ağlayan 15, 18, 19 yaşında kızlar var. Bunları göz ardı etmek suretiyle tek tarafa siyasi bir servis yapmayı doğru bulmuyorum. Gidip Ankara Adalet Sarayı’nın önünde gösteri yapmak suretiyle belli bir ideolojinin borazanlığını yapmanın doğru olduğuna inanmıyorum” diye konuştu.
Kaynak: ANKA