Sivas Katliamı’nda yaşamını yitiren Gülsüm Karababa’nın ağabeyi Hüseyin Karababa, bu yılki Hacı Bektaş Veli’yi Anma Törenleri ve Kültür Sanat Etkinlikleri’nde Madımak ailelerine (analarına) plaket verilmesi önerisinde bulundu. Karababa, “Teklifimiz karşılık bulmaz ise Madımak Müze Komitesi olarak, alternatif bir program yapıp analara bir plaket verilmesini düşünüyoruz” dedi.
58. Ulusal, 32. Uluslararası Hacı Bektaş Veli’yi Anma Törenleri ve Kültür Sanat Etkinlikleri’nin hazırlıklarına başlandı. Bu yılki anma töreni Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu’nun (UNESCO) 2021 yılını Yunus Emre, Ahi Evran ve Hacı Bektaş Veli Yılı’ ilan etmesi sebebiyle daha büyük önem arz ediyor.
Her yıl yapıldığı gibi bu sene de törende Hacıbektaş Barış ve Dostluk Ödülü sahiplerini bulacak. Anma programının içeriği henüz netleşmedi ancak, Madımak ailelerinden Gülsüm Karababa’nın ağabeyi Hüseyin Karababa’dan bir öneri geldi. Karababa, Sivas Katliamı’nda yaşamını yitirenlerin yakınlarını işaret ederek “Bu anaların çok büyük emekleri var” dedi.
“ANALARIMIZ KENDİLERİNİ DIŞLANMIŞ HİSSEDİYOR”
Karababa, bu yılki anma törenlerinde annelerin onore edilmesi gerektiğini belirterek şunları söyledi:
“Biz 28 yıldır analarla birlikte bir mücadele yürütüyoruz. Geceli gündüzlü mahkeme süreçleri, Madımak oteli ve mezarlık ziyaretleri, müze yapım süreci; tüm işleri aileler olarak anaların önderliğinde bugüne kadar taşıdık. Şimdi bu insanlar yaşlandılar. Örneğin benim anam 80 yaşının üzerine çıktı. Ama hayatlarının çok önemli bir parçasını Madımak’ta bıraktılar. Dolayısıyla dışlanmak ya da yok sayılmak istemezler. Ben her birine uğradığımda gözleri ile bana ‘ne oluyor, nasıl olacak’ gibi soru soruyorlar. Şu anda kendilerini dışlanmış, dışarıda bırakılmış hissediyorlar. Bu bende acı bir yara oluşturdu.
İki gün önce anamın yanından geldim. Ne olup bittiğini öğrenmek istiyor. Alevi kurum ve kuruluşları bu konuya hiç dikkat çekmediler. Yani kalkıp da bu insanların sorunlarıyla birebir ilgilenip dertlerini dinlemediler. Böyle de bir dertleri yok.
Mesela bariz bir örnek vereyim; İnci Türk’ün heykelinin açılış gününde İnci’nin ve Handan Metin’in annesi Sultan Metin de oradaydı. Sultan Metin, o gün ‘Mehmet dayı neden gelmedi?” diye sormuştu. Oysaki Mehmet dayı bir ay önce ölmüştü. İlişkileri bu kadar birbirinden koptu. Bu insanları ‘atıl’ hale getirmek hangi Alevi terbiyesine uygun düşer?”
“ALEVİLER, MADIMAK ANALARINA TEŞEKKÜR BORÇLULAR”
Hüseyin Karababa, bu yılki Hacı Bektaş anma töreninde baş davetli olarak Madımak ailelerinin yer alması gerektiğini de vurguladı. Karababa, son 28 yıllık Alevi mücadelesinde annelerin rolüne işaret ederek şöyle devam etti:
“UNESCO bu yılı Hacı Bektaş Yılı olarak ilan etti çünkü Hacı Bektaş’ın hümanist bir kültürden bahsetmesine işaret edildi. Şimdi hümanist bir kültürden bahsediyorsunuz ama diğer bir yandan 80 yaşına gelmiş, 28 yıldan bu yana bu davayı yürüten anaları hiç kimse görüp duymuyor. Bir hal hatırlarını dahi sormuyor. Bu insanlar sosyal medyadan faydalanıp ne olup bittiğini de öğrenemiyor Çünkü o yetileri yok.
Bu ihmal 28 yıldan bu yana bilinçli olarak yapılıyor. Alevi dernekleri, federasyonlar, aileleri diskalifiye etmek adına analara bir güne bir gün Sivas’a giderken ‘indiğiniz lokantada yediğiniz yemeğin ücreti ödenmiştir’ dahi demediler. Bu analar kendi imkânlarıyla bu mücadeleyi yürüttüler.
Alevi geleneğinde Hacı Bektaş Veli bir süreci taşımıştır. Pir Sultan Abdal da aynı şekilde… Ama son 28 yıllık süreci Madımak anaları taşıyor. Aleviler, Madımak analarına bir teşekkür borçlular. Aslında davayı kazanan bu anlardır. Bizi motive eden de yine bu analardır. Örneğin Hacıbektaş’a Arif Sağ’ı çağırıyorlar. Oysaki Arif Sağ, 28 yıldan beri mahkemeye ve Madımak Oteli’nin önüne bir kez olsun gelmemesine rağmen Hacıbektaş’a davet edilebiliyor. Oysa burada baş davet edilmesi gereken insanlar Madımak analarıdır.
Bu yıl Madımak analarına UNESCO’dan kaynaklı komitenin plaket vermesi gerektiğine inanıyorum. Bu anaları onurlandırmak zorundalar. Artık bu analar hasta. Mesela Şehriban Metin’in anası geçen ay ağır hastaydı. Ne bir dernek ne de bir federasyon, bundan haberdar değil. Yani ‘ahtı vefa’ diyorsak bunu göstermeniz gerektiğine inanıyorum. Bu sene mutlaka bir plaketin Madımak analarına verilmesi gerektiğini söylüyorum.
UNESCO durup dururken bu ödüllendirmeyi yapmadı. Bu, anaların 28 yıldır yürütmüş olduğu mücadelenin sonucudur. Hacıbektaş Belediye Başkanının özel çabası ile oluşan bir olgu değildir. Bu anaların kendi çabaları ve çocuklarının peşini bırakmamak adına verdikleri mücadelenin bir getirisidir. Dolayısıyla bu ödül analara yakışır.”
“ANALARDAN ÖTEYE ÖDÜLE LAYIK İNSAN GÖRMÜYORUM”
Hüseyin Karababa, çağrısının tüm Alevi kamuoyuna olduğunu belirterek, “Aleviler tarafından analarımızın hakları yeniliyor. Analardan öteye ödüle layık bir insan görmüyorum. Hacı Bektaş Dergahı’nda 12 tane mezar vardır. Dedemin ismi Kara Halil Baba. Oradaki mezarlardan birisinde bulunuyor. 1595 yılından 1630’lu yıllara kadar orada postnişini olarak kalmıştır. Teklifimiz karşılık bulmaz, hoş görülmezse dedemin mezarının önünde analara bir plaket verilmesini düşünüyorum. Madımak Müze Komitesi olarak bir anlamda alternatif bir program yapmayı düşünüyoruz.”
Eren GÜVEN/ANKARA