Türkmen Alevilerin yaşadığı Antalya Finike’ye bağlı Gökbük Köyü’nde ikamet eden Ahmet Kahyaoğlu, köylerinde cemevi değil cami olduğunu söyledi. Kahyaoğlu, “Köyümüzün tamamı Alevi olmasına rağmen köyümüzde cami var ama cemevi yok. Taşıma eğitimin başlamasından sonra okulumuzun bir sınıfını cemevi haline getirdik. Eşit yurttaşlık talebimiz var. Benden aldıkları vergileri diğer bir inanca veriyorlar. Camiye gitmeyen Alevilerin haklarının camiye, Diyanete verilmesine karşıyız” dedi.
Antalya’nın Finike ilçesine bağlı Gökbük Köyü Türkmen Alevi yurttaşların yaşadığı bir köy. Gökbük Köyü’nde ikamet eden Ahmet Kahyaoğlu, köyde yaşayanların tamamının Alevi olmasına rağmen köylerinde cemevi yerine cami olduğunu anlattı. Diyanet’e de seslenen Kahyaoğlu caminin cemevine dönüştürülmesini istedi.
Uzun yıllar turizm alanında çalıştığını ve şu anda emekli olduğunu ifade eden Kahyaoğlu, Manavgat Alevi Derneği’nin kuruculuğunu, Alevi Kültür Dernekleri’nin (AKD) 6 dönem Manavgat Şube Başkanlığı’nı, Merkez Disiplin Kurul Başkanlığı’nı ve AKD Genel sekreterliğini yaptığını aktardı.
“KÖYÜMÜZDEKİ OKULUN BİR SINIFINI CEMEVİ HALİNE GETİRDİK”
Gökbük Köyü’nün yaklaşık bin nüfusu olduğu ve köyde yaşayan genç nüfusun genelde turizm alanında çalıştığı bilgisini veren Kahyaoğlu; “Köyümüzün tamamı Alevi Türkmen’dir. Geçmiş dönemlerde 1980 öncesi evlerimizde cem yapıyorduk, 80’den sonra belli bir dönem, 10 yıl falan cem yapılmadı. Bir duraklama dönemi geldi. Yer yetersizliği, yaşanan darbenin etkisi, insanların yozlaşması, kentleşme etkili oldu bunda. Daha sonra evlerde başlayan küçük cemlerle tekrar başladık. Taşıma eğitimin başlamasından sonra da okulumuzun bir sınıfını cemevi haline getirdik. Ortalama 3 haftada bir cuma akşamı kısır cemi yapıyoruz. Yılda bir kerede dedemiz geliyor. Birlik kurbanlarıyla, lokmalarla cemlerimizi yapıyoruz. Musahip olacaklar, ikrar verecekler vs. bunlar yapılıyor. Okulumuzdaki cem salonumuzu ibadethane olarak kullanıyoruz” ifadelerini kullandı.
“ÖDEDİĞİMİZ VERGİLER TÜM YURTTAŞLARIN ORTAK KULLANIM ALANLARI İÇİN HARCANSIN”
Eşit yurttaşlık talepleri olduğunu ve devlete verdikleri vergilerin başka bir inanç için harcanmasına karşı olduklarını vurgulayan Kahyaoğlu şunları dile getirdi:
“Bize gelen siyasiler burada bir köy konağı, bir cemevi, bir düğün salonu ve toplantı salonu yapmayı vaat ettiler. Biz Aleviler olarak eğer bugüne kadar bir okulun sınıfında cem yapıyorsak, bu durum bize gelen siyasilerin bugüne kadar verdikleri, vaat ettikleri ama tutmadıkları sözlerinden dolayıdır. Utanılacaksa onların utanması gerekir. Bizi hep ikinci sınıf vatandaş olarak gördüler. Biz devletten özel bir istek istemiyoruz. Eşit yurttaşlık talebimiz var. Benden aldıkları vergileri diğer bir inanca 7 bakanlığın bütçesinden fazla olan Diyanet’e veriyor. Camiye gitmeyen Alevilerin haklarının camiye, Diyanet’e verilmesine karşıyız. İnanç sahibi vatandaşlar kendi inanç giderlerini kendilerinin karşılaması gerekir. Cami hocaları devletten maaş alıyor, camilerin elektriklerini, sularını, devlet ödüyor. Biz diyoruz ki dedelerimizin maaşını biz verelim, elektriğimizi biz ödeyelim, devlete vergimizi verelim ama aynı şekilde Türkiye’de mevcut bulunan 200.000 üzerinde cami hocalarının da maaşlarının inanç sahibi insanlar tarafından karşılanmasından yanayız. O verilen vergilerle bir havuz oluşturarak okul, fabrika, hastane, yol, su, elektrik, üniversiteler yapılsın istiyoruz. Dini, dili, mezhebi, etnik kökeni ne olursa olsun insanların ortak kullanabileceği, verdiğimiz vergilerle ortak kullanım alanların yaratılmasından yanayız.”
“ALEVİ KÖYÜNE CAMİ YAPTILAR”
Köylerine Diyanet tarafından bir cami hocası atandığını söyleyen Kahyaoğlu sözlerine şu şekilde devam etti:
“Fakat köyümüzde camiye gidenimiz yok. Bizim köy Alevi olduğundan ibadethanemiz cemevidir. Cemevi olarakta okul sınıfını kullanıyoruz şu an. Müftülük merkezi sistemden yayın yapıyor burada. Merkezi sistemler bazen cuma günü vaaz veriyor. Bunları duyuyoruz. Ama biz camiye gitmiyoruz. Bizim ibadethanemiz cemevidir. Çok önce tarihi bir camii vardı. Geçmiş dönemlerde muhtar adaylarımızdan birileri cami yaptırmış. Tabii ki bu durum Diyanet’in de isteğidir, arayıpta bulamadığı bir şeydir. Alevi köylerine cemevi yerine cami yaptırmak sürekli birinci tercihleridir. Geçmiş dönemde 2-3 dönem muhtarlık yapmış bir amca tarafından köyümüze bir köy konağı, huzurevi, düğün salonu gibi hizmet binaları da yapıldı. Büyükşehir Belediyesi buraya Akdeniz Üniversite’si ile birlikte atıl olan köy konağını bir sağlık kuruluşu olarak açacaktı. Buraya öğrenciler gelip staj görecek, yaşlı insanlara, hasta insanlara sağlık ve bakım hizmetleri verecekti. Ne yazık ki şimdiye kadar Akdeniz Üniversitesi hiçbir adım atmadı. Köy konağımız şu anda boş arsa, atıl vaziyette beklemekte. Zaten biz Aleviler olarak belediyelerle yerel seçim öncesinde ve sonrasında bütün görüşmelerimizde böyle bir ihtiyacımız olduğunu dile getiriyoruz.”
“ATIL VAZİYETTE DURAN CAMİYİ CEMEVİ YAPABİLİZ”
‘Köyümüzün cemevine, kurbanlarımızı keseceğimiz, lokmalarımızı dağıtacağımız, cenazelerimizi ortak kaldırabileceğimiz bir konuta ihtiyacımız var’ diyen Kahyaoğlu, “Bunun adı cemevi olur, kültür evi olur, konak olur fark etmez. Önemli olan onun içindeki işlevdir. Alevi inanç öğretisine göre cenazelerimizi kaldırırız. Kilise de olur, havrada olur yani. Kilise de yapabilirler. Hatta Diyanetten talebimiz şudur. Burada atıl vaziyette hiç kullanılmayan bir cami var. Gelin bu camiden cami tabelasını indirelim, cemevi tabelasını asıp cemevi yapalım. Bu yapılabilir, kullanılabilir. Yazık bu milletin vergileriyle yapıldı bu. Bu basit bir şey, Diyanet köye verecek, muhtarlara kulanım hakkını devredecek. İnsanlar bunu cemevi olarak kullanabilirler. Bu gayet normal hem müsaitte.”
Cebrail ARSLAN/Finike-ANTALYA