HBVAKV Karşıyaka Şubesi’nin düzenlediği Hacı Bektaş Veli’yi anmada konuşan Mehmet Turan Dede, Alevi yol önderlerinin sistem tarafından tekçi anlayışlara kurban edilmek istendiğini söyledi. Turan, “Alevilik, kendi çizgisinden çıkarılmaya, yolu-erkanı ve adabı asimile edilmeye çalışılmıştır. Ne yazık ki pirlerimizi, o tekçi anlayışlarına getirmeye çaba sarf ediyorlar. Hacı Bektaş Veli, ‘bütün insanları sevin, hiçbir kimliği ayıplamayız’ diyen bir kimliktir” ifadelerini kullandı.
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV) İzmir Karşıyaka Şubesi ve Karşıyaka Belediyesi ortalığında, UNESCO’nun 2021 yılını Hacı Bektaş-i Veli, Yunus Emre ve Ahi Evran’a atfetmesi nedeniyle anma etkinliği düzenlendi.
Bostanlı Suat Taşer Kültür Merkezi’nde düzenlenen anmada, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı şubeleri, Alevi kurumları, Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın yanı sıra çok sayıda yurttaş katıldı. Etkinlikte Mekteb-i İrfan üyeleri nefesler seslendirdi.
HBVAKV Karşıyaka Şube Başkanı Zehni Çabuk‘un açılış konuşmasını yaptığı anmada, Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay söz alarak, “Eşitliği, hak yememeyi, elimize dilimize belimize sahip çıkmayı, kadına saygıyı, doğaya hürmeti, ve nihayet kardeşçe yaşamayı, “gelin tanış olalım, işi kolay kılalım” diyebilmeyi anımsamak için, o büyük ululara kulak vermek zorundayız” diye konuştu.
“HÜNKARIN YAKTIĞI ÇERAĞ HALEN YANIYOR”
Anma etkinliğine seslendirdiği nefesler ile renk katan Sanatçı Dr. Gani Pekşen, resmi kaynaklarda Hacı Bektaş Veli’nin Ahmet Yesevi’nin öğrencisi gibi lanse edilmesinin tarih ile uyuşmadığının altını çizerek, “Aleviliğin esas varmak istediği insani kamil olma hedefinde Hünkar bir insani kamildir. Bundan dolayı 750 yıldır yaşamakta ve yaşamaya devam etmekte. Birçok kaynakta Hacı Bektaş Veli’nin, Ahmet Yesevi’nin öğrencisi olduğu belirtilir. Selçuklu’da, Osmanlı’da ve günümüzde de dahil olmak üzere devlet kendi düşündüğü biçimde Aleviliği şekillendirmek istedi. ‘Ne ararsan kendinde ara’ diyen Hünkar, dünyaya seslenerek barışı, sevgiyi, adaleti sunmaya çalışıyor. O dönemde yakmış olduğu çerağ halen yanmaya devam ediyor” dedi.
“ALEVİLİĞİN YOLU VE ERKANI ASİMİLE EDİLİYOR”
Mehmet Turan Dede ise Aleviliğin kendi çizgisinden çıkarılmaya, yolu ve erkanının asimile edilmeye çalışıldığını belirtti. Alevi yol önderlerinin sistem tarafından tekçi anlayışlara kurban edilmek istendiğini vurgu yapan Turan, şöyle devam etti:
“Biz bildiğimiz gerçeklerin yolunda yürüyoruz. Hünkarın 800 yıl önce ağzından çıkan sözler bugün hala geçerliliğini koruyor. Onun ortaya koyduğu düşüncelerin arkasında oluşmuş olan yol, insanlara körü körüne ibadete yeğlemez. Ama ne yazık ki pirlerimizi, o tekçi anlayışlarına getirmeye çaba sarf ediyorlar. Dergahın içerisine yapılmış bir camiye sanki Hacı Bektaş Veli döneminde varmış gibi göstermeye çalışıyorlar. Camii o dergah içerisinde 1820’lerde yapılmıştır. Neden dergaha ve Alevi köylerine cami yaparsın? Hiç kimsenin inancına kötü, yanlış demeyiz. Hünkar, Baba İshak ve Baba İlyas’ın ardılıdır. ‘Bütün insanları sevin, hiçbir kimliği ayıplamayız’ diyen bir kimliktir. O dergah Alevilerin ziyaretidir. Bizim insanlarımız Hünkarın makamına ücret ödeyerek giriyor. Bu çok acıdır. Avlunun içerisindeki camiye gidenler para ödemiyor, ama ne yazık ki dergahın içerisine girenler para ödüyor.”
“GÖNÜL ERİ OLAN HÜNKARI BİR KALIBA SIĞDIRAMAYIZ”
Hacı Bektaş Veli’nin bütün inançlara, ırklara eşit mesafede durmanın ve herkesi olduğu gibi kabul etmek düsturuna işaret ettiğini söyleyen halk ozanı Dertli Divani ise “Böylesi bir gönül erini bir kalıba sığdıramayız. O bütün inançların, kültürlerin üstünde kabul edilen bir gönül eri ve pir. Hacı Bektaş Veli ve ondan sonraki aşıklar Aleviliği ve Kızılbaşlığı kimseye kurtuluş reçetesi olarak sunmamıştır. Hacı Bektaş ile Ahmet Yesevi arasında 100 yıllık bir zaman farkı var. Ayrı çağlarda yaşamışlardır. Resmi kaynaklar ise Hacı Bektaş Veli’nin, Ahmet Yesevi’den el aldığını lanse ediyor. Ahmet Yesevi’nin Türk-islam sentezine olan eğilimi Alevileri buraya kanalize etmeye çalıştı. Bu da yüzyıllar boyu resmi ideolojinin asimilasyon politikası olmuştur” ifadelerini kullandı.
Anma, Sanatçı Dr. Gani Pekşen ve Halk Ozanı Dertli Divani’nin seslendirdiği nefeslerin ardından katılımcılara plaket verilmesi ile son buldu.
PİRHA/İZMİR