İzmir Bergama’ya bağlı Kapukaya köyünde yaşayan İsmail Sevik, Tahtacı Alevilerin toplumsal yaşam alanlarından göç etmesi sonrası şehirleşme ile birlikte inançlarının da geriye düştüğünü vurguladı. Sevik, “Bizler kendi yerleşim alanlarımızdan göç ettikten sonra asimilasyona uğradık. Bizler artık son demdeki insanlarız. Tahtacıların örf adetlerini ve inancını sürdüren son kişileriz. İnanç ve itikatimize meyli olan yok” diye konuştu.
Yüksek dağları mesken edinen ve buraları kendileri için yaşam alanları yapan Tahtacı Alevilerin şehirleşme ile birlikte inanç ritüellerinde zayıflama olduğunu söyleyen Bergama Kapukaya köyünden İsmail Sevik, özellikle de gençlerin inanca ve cemlere ilgi göstermediğini dile getirdi.
İsmail Sevik, inançlarının gerek dış etkenlerden gerekse teknolojik gelişmelerden dolayı asimilasyonla karşı karşıya olduğunu belirterek, gençlere Alevi kültürüne sahip çıkma çağrısında bulundu.
“TÜRKMEN ALEVİLER İNANÇLARINDAN KOPTU”
Tarihi eser evlerin restorasyon işleri ile uğraşan İsmail Sevik, tümüyle kolektif paylaşmayı ön gören örf ve adetlerden toplumsal olarak çokça gerilediklerini ifade ederek, “Bergama’ya geldikten sonra inşaat işleri ile uğraşmaya başladım. 15 seneden beri tarihi eserlerle, ev restorasyonları ile uğraşıyorum. Pandemi geçirdikten sonra rahatsızlıklarım ortaya çıktı ve şu anda dinleniyorum. Eski işlerle uğraşıyorum, gönlüm daha genç. Bizler kendi yerleşim alanlarımızdan göç ettikten sonra asimilasyona uğradık. Bizler artık son demdeki insanlarız. Tahtacıların örf adetlerini ve inancını sürdüren son kişileriz. Türkmen Alevilerin yüzde 80’i bu inançtan koptu. 3 çocuğum var; ikisi şehir dışında ve inancından uzak. Sadece bir kızım bizim gittiğimiz yerlere gidebiliyor. Zaman ayak uyduruyorlar. Toplum olarak örf ve adetlerimizden artık çok gerideyiz. Ne yazık ki daha da gerilemekteyiz” dedi.
“İNANÇ VE İTİKATİMİZE MEYLİ OLAN YOK”
“Eskilerin güzelliğini özlüyoruz” özlüyoruz diyen Sevik, bilgiye ve paylaşıma talip olan kimsenin olmayışına derinden hayıflanarak şöyle konuştu:
“Bir şeyler yapmaya çalışıyorsun ama zaman buna izin vermiyor. Bizim zamanımızdaki gibi bilgiye talip olan yok. Sadece günlük yaşamaya bakıyorlar. İnanç ve itikatimize meyli olan yok. Buda çok acı. Bizim zamanımızda büyüğe saygı, küçüğe sevgi vardı. Çocukta olsan bir suç işlediğin zaman tepkiyi ilk yanındaki verirdi. Şu anda bırak bir başkası bir akraban dahi işlediğin suça tepki gösteriyorsa onu kırabiliyorsun. Şimdikiler bu işi taklit olarak yapıyor. Gençlerimiz inancını benimsemiyor, çok az var.
Eskiler daha güzeldi. Sevgi, saygı, hatır vardı. Köyümüzde Perşembe her aile çocuklara hediye, şeker verirdi. Yine akşam aileler bir yerde toplanır, sohbet ederler, sorunlarını çözerlerdi. Şimdi iki kişi bir araya gelip sohbet edemiyoruz. Eskilerin güzelliğini özlüyoruz. Birileri başımızı okşardı. Her zaman iyiliklerin güzelliklerin yanında olalım. Toplum olarak bilinçlenelim, bir araya gelelim. Canlar can olsun.”
Ersin ÖZGÜL-Rohat EMEKÇİ / İZMİR