DAD Eş Genel Başkanı Kulu: Hiçbir siyasi partinin Alevilere dair bir programı yok

HDP’nin demokrasi tutum belgesini PİRHA’ya değerlendiren DAD Eş Genel Başkanı Musa Kulu, eksikliklerine rağmen HDP ve bileşenlerinin çıkışının anlamlı olduğunu kaydetti. Hiçbir siyasi partinin Alevilere dair bir açılım ya da programın olmadığını belirten Kulu, “Yüzyıl sonra yakalanan fırsatı kaçırmamak için demokrasi yolunda beraber yürüme becerisini göstermeliyiz” dedi.

Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanı Musa Kulu, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) geçtiğimiz günlerde kamuoyu ile paylaştığı Demokrasi Tutum Belgesi’ni PİRHA‘ya değerlendirdi.

Kulu, Türkiye’de siyasetin ve toplumun kutuplaştığı bir dönemin yaşandığını ifade ederken; “Cumhuriyet tarihinde toplumların ve farklılıkların böyle ayrıştırıldığı bir demi belki bu kadar net yaşamadık. Esas hakikat bu. Bugün ülkeyi yönetenler ve yönetmeye aday olanların toplumu ayrıştırarak, onları sadece bir oy olarak görmeleri; kimliksel, inançsal, toplumsal farklılıklarını görmeden günü geçiştirmeleri ya da kendi siyasi yararına kullanma biçimi olduğunu düşünüyorum.

Bu aslında ahlaki ve politik toplumun kabul edebileceği bir şey değildir. Şimdi hal böyle olunca Türkiye’de neredeyse insanları böyle yönlendirerek, birini diğerine tercih etme zorunluluğuna bırakmak, kendi varlıklarını, kimliklerini, inançlarını, aidiyetlerini unutarak birinden yana olmaya zorlanması aslında Türkiye’nin esas çıkmazı” dedi.

“MEVCUT İTTİFAKLARIN DEMOKRASİ, BARIŞ ADINA ORTAYA KOYDUKLARI BİR ŞEY HENÜZ YOK”

Adalet Kalkınma Partisi (AKP) ile Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) Türk-İslam sentezi üzerine inşa edildiğini belirten Kulu, “Bir diğer ittifak olarak toplumların önüne konan da Kemalist ve ulusalcı. Sonuçta kendi toplumsal grubunun çıkarı ve iktidarı için çaba içinde. Yoksa Türkiye’de demokrasi, huzur, barış ve kardeşlik adına ortaya koydukları henüz bir şey yok. Tamda bu demde HDP’nin ortaya koyduğu demokrasi ittifakı bir üçüncü yol olarak görülmeli” diye konuştu.

HDP’nin demokrasi ittifakı vurgusuyla ilgili olarak Kulu, şunları kaydetti:

“Bu üçüncü yol şudur; bütün toplumsal farklılıkların kendisini anayasal güvencede hissettiği, kendi inanç ve kimliklerini yaşadığı, halkların kardeşçe, barış içinde yaşaması ve olan bütün sorunlarını çözme ve özellikle yüzyıldır kangrenleşen hem Kürt sorununu hem Alevi halklarının sorununu çözmek gibi belki niyet olarak böyle ama çok da belirgin ve net vurgulardan maalesef yoksun.

“ÜÇÜNCÜ YOL MÜMKÜN VE HALKLARIN YARARINA”

Her şeye rağmen farklılıkların bir arada olduğu, demokrasi, barış ve kardeşlik üzerine inşa edilen bu çıkış, üçüncü bir yolun mümkün olduğunu ve bunun da halkların yararına olduğunu düşünme ve bu konuda umut yaratma gibi bir şeyle karşı karşıyayız. Elbette ki olumlu bir şey. Bugün, sistem tarafından kötü, terörist, vatan haini olarak ilan edilen bir yapının, üçüncü bir yolun, Türkiye’de barış ve kardeşliğin olacağını söylemesi kayda değer. Olumlu ve desteklenmesi gereken bir çaba olduğunu düşünüyoruz.”

“HİÇBİR SİYASİ PARTİNİN ALEVİLERE DAİR BİR AÇILIMI VEYA PROGRAMI YOK”

“Alevilerin hem birlik açısından yan yana gelmeleri hem de kendi hakikatini, dilini, kültürünü, tarihsel hafızasını yaşamak gibi bir sorumlulukla karşı karşıya” diyen Kulu, Alevi kurumlarının ya da bireylerinin tek başlarına çabasının yeterli olmadığını söyledi.

Belediyeler ve devletten alınan ufak hizmetlerin büyük bir lütuf olarak görülmesinin Alevi hakikatince kabul edilemez olduğunu kaydeden Kulu, şunları söyledi:

“Bu ülkede demokrasi, barış, insanlık adına bir şey yapılacaksa esas olan Aleviliğin kendi yaşam düsturu olan ikrar ve rıza toplumunu yaratmaksa biz bu ikrar ve rıza toplumunu demokrasi güçleriyle birleşerek yaratabiliriz. Henüz bu ülkede hiçbir siyasi partinin Alevilerle ilgili ortaya koyduğu bir açılım ya da plan, program yok.

Eğer rıza toplumu inancını yaşama geçirmek istiyorsak Türkiye’de demokrasi mücadelesinin bir parçası ama aynı zamanda kendi kimliği, inancı ve hakikatiyle buluşan bunu anayasal güvence altına alan bir yürüyüşün sahibi olmalıyız. Bunun dışındaki hiçbir çaba Alevileri ileriye taşımayacaktır.

Sonuçta tarihsel rolümüzü oynamadığımızda bu inanç ve itikat, bu tarihsel hafıza, kültür yok olacaktır. Bu noktada Aleviler ve Kürtler ülkenin demokrasi ve barışı açısından esas rolünü oynamak açısından hak ve hakikat yolunda birleşerek gerçekten yeni bir toplumsal sözleşme yeni bir rıza anayasasıyla hareket etmelidir. Bunun dışındaki küçük taleplerle ne Aleviliğin hakikatini tanımlamış olabiliriz ne de gelecekteki umudumuzu büyütmüş olabiliriz.”

“EKSİKLİKLERİNE RAĞMEN HDP VE BİLEŞENLERİNİN ÇIKIŞI ANLAMLI”

Kulu, HDP ve bileşenlerinin siyasette üçüncü yol olarak çıkış yapmasının anlamlı olduğunu kaydetti. Cumhur ve Millet ittifaklarına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Kulu, “İnkar ve ihmal üzerine farklı topluluklara yönelmiş Türk-İslam sentezi ya da Kemalist-ulusalcı yapıların sorunları çözemeyeceği açıktır. Üçüncü bir yolda ülkedeki demokrasi güçlerinin farklılıkların, inançların ve halkların bu konuda ciddi bir birliğe ve beraber tarihsel çıkışa ihtiyacı var. Olması gereken bu aslında.

Eksikliklerine rağmen bugün yok sayılan HDP ve bileşenlerinin bu çıkışı anlamlı. Önemli olan bütün farklılıkların bu hakikat yürüyüşünde rolünü oynayarak Türkiye’de demokrasi, barış ve ortak vatanda kardeşçe yaşamak için ortaya koydukları yürüyüşün sahibi olmaları hedef olarak da yeni bir toplumsal sözleşmeyi ortaya koymaları gerekiyor. Ancak bu şekilde bir çıkış olur. Yoksa her seferinde darbelerle bu ülkeyi yeniden dizayn eden yaklaşımlar Türkiye’deki hiçbir sorunu çözmeyeceği gibi Alevi ve Kürt sorununu da asla çözmeyecek” şeklinde konuştu.

“YÜZYILLIK FIRSATI KAÇIRMAMAK İÇİN BERABER YÜRÜME BECERESİNİ GÖSTERMELİYİZ”

Kulu son olarak şu ifadeleri kullandı:

“1921 anayasasında Laz, Kürt, Ermeni vekilin parlamentoya girdiği bir dönemdir. Ancak 1924 Anayasasıyla 1921’deki farklılıklar yok sayılarak tamamen inkarcı, tekçi ve Türkçü anayasa ile neredeyse yüzyıldır toplumlar için bir cendere haline getirdi. İmha ve inkar politikası ve katliamlar ile sürdü. Yüzyıl sonra bu fırsatı yakalamışken halkların ve inançların özgür, ortak vatanda yaşadığı bir hedefi ortaya koyarak bütün farklılıkların topyekun yan yana yürüdüğü bir Türkiye gelecekte demokrasi ve barışı inşa edecektir. Bize düşen de bu yolda beraber yürüme becerisini göstermektir. Yüzyıllık fırsatı kaçırdığımızda biz yeniden bir partinin, ideolojinin Türk-İslam sentezi veya Kemalizm’in güdümünde olan ve kendi kimliğiyle, inancıyla yaşamayan bir durumda kalırız. Bu kaçırılacak bir fırsat değil. Bunu fırsata çevirmek bütün Alevi süreklerinin de Kürtlerin de diğer halkların da sorumluluğudur.”

Barış KOP / İSTANBUL

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON EKLENENLER