Bilim, çocuğun, “cin, peri, cehennem” gibi hayali nesnelerle korkutulmasının, çocuklarda endişe, umutsuzluk, suçluluk duygusu yarattığını kanıtlamışken, çocuklarımıza itaat, günah, biat gibi bilim dışı referanslar vererek, çocuk haklarına ve geleceğimize ihanet ediyorlar. “Dindar ve kindar nesil” yetiştirmenin gereğini yapıyorlar!
20.Milli Eğitim Şûrası’nda alınan “Okul öncesi öğretim programında çocuğun gelişim düzeyi dikkate alınarak din, ahlak ve değerler eğitimi yer almalıdır.” tavsiye kararı ile ilgili 14 Aralık Çarşamba günü Laikliğe Çağrı Birlikteliği’nin çağrısıyla suç duyurusunda bulunuldu.
Birçok kurum temsilcisi ve yurttaşın suç duyurusu dilekçelerini Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu’na teslim etmesinin ardından yapılan basın açıklamasına Laikliğe Çağrı Birlikteliği Yürütme Kurulu Üyeleri Murtaza Demir, Ömer Faruk Eminağaoğlu, Mahmut Aslan ve Umut Kuruç ile birlikte, Pir Sultan 2 Temmuz Kültür ve Eğitim Vakfı Genel Başkanı Özer Demir ile Kadın Komisyonu Başkanı Gülhan Özkan, Eğitim İş Genel Başkanı Kadem Özbay, İlerici Kadınlar Derneği (İKD) Genel Başkanı Umut Kuruç, Kadın ve Mücadele Derneği, Karaözü Şahruh Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) ve Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) temsilcileri ile yurttaşlar katıldı. Öte yandan, kolluk kuvvetleri, kamu kurumu olduğu gerekçesiyle basın açıklamasının Adliye önünde yapılmasına izin vermediği için açıklama, Adliye’ye uzak bir noktada gerçekleştirildi.
Laiklik mücadelesi için bir araya gelen Laikliğe Çağrı Birlikteliği adına İKD Genel Başkanı Umut Kuruç tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi.
20.Milli Eğitim Şûra üyelerini bilime davet ediyoruz!
Okul Öncesi Dini Eğitim, psikolojik bozukluğa yol açıyor!
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın (DİB) 4-6 yaş grubu çocuklar için açtığı Kur’an kurslarına, fiilen Osmanlı döneminin sübyan mektebi işlevi verilmiş, okul öncesi eğitime alternatif model oluşturulmuştur. Sünni İslam’ın temsilcisi olan DİB, kısa süre önce 4-6 yaş grubu çocuklar için açtığı Kur’an kurslarının, ‘anaokulu’ olarak kabul edilmesini ve okul öncesi eğitime ‘din eğitimi’ dersi eklenmesini istemiştir.
Tarihsel bir yanılgıyla sermayenin ve iktidarın yanında konumlanan Eğitim Bir Sen ise, 19. Milli Eğitim Şûrası’nda, çocuk hakları sözleşmesine, Anayasa’ya ve yasalara aykırı biçimde okul öncesi eğitim programına “zorunlu din dersi konulmasını” istemiştir. Bu taleplerinde ısrarcı olduklarını ifade eden Eğitim Bir Sen Başkanı, “Cumhurbaşkanı’nın himayesinde” Saray’da başlayan 20. Milli Eğitim Şûrası’nda konuyu yeniden gündeme getireceklerini belirtmiştir.
Eğitim-İş ve Eğitim-Sen 20. Milli Eğitim Şûrası’na içeriği nedeniyle katılmamıştır.
AKP çevresinin bilime olan kini ve saldırılarının sonu gelmiyor. Her gün bir medeni kazanımımıza saldırıyor. Okulu sürekli gözlem altında tutuyor. İhtiyaç hisseden insanlarımız, çocuklarımız için; cami, mescit, ilahiyat, Kuran kursu, imam okulu, cemaat, şeyh, şıh, tükürükçü, üfürükçü, seccadeci, tespihçi ve daha on binlerce odak varken, yetinmiyor, yenileri olsun istiyor.
Anaokulu dâhil, tüm okulları pislik götürüyor ama yine de ‘din dersi zorunlu olsun’ diyorlar.
Dini kurumların, hocanın, vaizin masrafını cebimizden zorla almaları yetmezmiş gibi, okulu, sokağı, resmi kurumları, kışlayı, cami ve mescit haline getiriyor, kamu bütçesinden ödenek ayırıyorlar. Zımni anlamda herkesi namaz kılmaya, türban takmaya, abdest almaya, oruç tutup, sure öğrenmeye zorluyorlar! Onlar zorladıkça, üzerine bir de “millet dinden-imandan soğuyup deist oluyor” diyorlar.
Bilim, çocuğun, “cin, peri, cehennem” gibi hayali nesnelerle korkutulmasının, çocuklarda endişe, umutsuzluk, suçluluk duygusu yarattığını kanıtlamışken, çocuklarımıza itaat, günah, biat gibi bilim dışı referanslar vererek, çocuk haklarına ve geleceğimize ihanet ediyorlar. “Dindar ve kindar nesil” yetiştirmenin gereğini yapıyorlar!
Yetkilileri, bu yasa, etik ve bilim dışı taleplerinden vazgeçmeye çağırıyor, yasalar önünde konunun takipçisi olacağımızı bildiriyoruz.
Ayrıca, AKP Hükümeti tarafından destek gören ve “dini oluşum” olduğunu iddia eden, cemaat ve cemaat yurtlarında, ahlak dışı ilişki ve çocuk tecavüzlerinin yaşandığı utanç verici, iğrenç trajediye dair de sözümüz var! Sıklıkla ortaya dökülen bu trajedi, kamuoyunun yüreğini dağlamakta, acılar içinde bırakmaktadır. Bunun tek sorumlusu, dinimizi her türlü araçsallaştıran AKP Hükumetidir.
Daha dün, Erzurum’da Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı merkez Palandöken ilçesinde bulunan Hacı Bahattin Evgi yatılı erkek Kur’an kursunda yedi çocuk cinsel istismara uğramış, Kepez İlçesindeki Antalya İlim ve Kültür Derneği (Alim Derneği) öğrenci yurdunda aşçı İhsan Güney, henüz bilinmeyen bir nedenle Akdeniz Üniversitesi birinci sınıf öğrencisi Mehmet Sami Tuğrul’un başını satırla kesmiş, kestiği başı, Tuğrul’un göğsünün üzerine koyup, “Deccal’i vurdum” diye bağırmıştır. Unutmayalım ki 1930 yılında Menemen’de Kubilay’ı başını keserek katledenler de aynı şekilde “Deccal’i vurdum” ifadesini kullanmıştır!
Sonuç itibarıyla bu tür dini oluşumların içinde çocuklara tecavüz ediliyor, kafaları kesiliyor ve bunların ancak yüzde biri gün ışığına çıkıyorken, yeni kurum ve kurallarla bu ağı genişletmek neden? Bu itibarla bizler, tüm cemaat yurtlarının ve denetim dışı Kuran Kurslarının kapatılmasını istiyor, kamuoyunu duyarlı olmaya davet ediyoruz…
Laikliğe Çağrı Birlikteliği