Sosyalist Kadın Meclisleri Genel Sözcüsü Çiçek Otlu: Böyle devam ederse Aysel Tuğluk başta olmak üzere politik tutsaklar buralarda katledilmiş olacak
Ekmek ve Gül üyesi Elif Ekin Saltık: Biz İstanbul ATK’nin bu raporlarını kabul etmiyoruz. Siyasi iklimin getirdiği baskılar nedeniyle birçok hasta tutsak rehin olarak cezaevlerinde tutuluyor.
Sosyalist Kadın Meclisleri Genel Sözcüsü Çiçek Otlu, Ekmek ve Gül üyesi Elif Ekin Saltık, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ankara İl Kadın Meclisi Sözcüsü Zeyno Bayramoğlu, Aysel Tuğluk’un serbest bırakılmasını istedi. Siyasetçi kadınlar, “Yüzümüzü hapishanelere dönmeliyiz. Aysel Tuğluk ve politik tutsaklar yalnız değildir” dedi.
Türkiye ve bölge cezaevlerinde hasta tutsakların durumu her geçen gün daha da ağırlaşıyor. Tutsaklar üzerindeki baskılar artmaya devam ederken, cezaevlerinde son iki hafta içinde üç hasta tutsak yaşamını yitirdi. Ayrıca, Garibe Gezer, Vedat Erkmen ve İlyas Demir, bulundukları cezaevinde şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Kamuoyunun ve insan hakları savunucularının çabalarına rağmen Adalet Bakanlığı ve yetkililer duruma ilişkin sessizliğini korumakta ısrarcı.
Cezaevlerinde yaşananlara ve tutsakların maruz kaldığı duruma tepki göstermek amacıyla İnsan Hakları Derneği (İHD), 30 kentte “Yaşamı Savunuyoruz” nöbeti gerçekleştirdi. Aynı zamanda 68 kadın kuruluşu da 2016’dan bu yana cezaevinde tutulan Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk’un tedavisinin dışarıda yapılması çağrısında bulundu.
‘Cezaevlerinden her gün cenaze çıkıyor’
Kadın örgütlerinin hazırlanan metne “amasız fakatsız” imza atmasının çok değerli olduğunu söyleyen HDP Ankara İl Kadın Meclisi Sözcüsü Zeyno Bayramoğlu, “Artık öyle bir hale geldi ki hem Aysel Tuğluk hem de diğer hasta tutukluların her gün cezaevlerinden ölüm haberlerini alıyoruz. Her gün cenazeler çıkıyor. Korkunç bir durumla karşı karşıyayız. Bu durum böyle bir hal alınca da bir an önce Aysel ve diğerleri için ses çıkartma gereğini hissettik, hissedildi. Umuyorum ki bu sadece metinle kalmaz, devamı da gelir” dedi.
Kür kimliğine sahip insanlar için toplumsal olarak her şeyin biraz daha zor ilerlediğini gözlemleyen Zeyno Bayramoğlu, konu Kürtler olduğunda toplumsal baskı kurma konusunda toplumsal muhalefetin bir araya gelmesinin zorlaştığını vurguladı. Bu durumu üzücü olarak nitelendiren Zeyno Bayramoğlu, “Bir anda değil, elbette ki ama belik kadınlar, kadın mücadelesi ve dayanışması bu bir adım geri durmanın önündeki engeli kırabilir. Bu, 68 kadın kurumunun imzası, bu metin buna yol açabilir diye umut ediyorum. Biz hala ‘Kürt mü LGBTİ+’mi’ diyerek toplumun bizi ayrıştırdığı noktada kalıyoruz. Siyaseten de yorucu ve yıpratıcı bir durum ama umut ediyorum. Kadınlar başta olmak üzere HDP’nin de vermiş olduğu mücadele ile ilerleyen zamanlarda bu kırılacak” ifadelerini kullandı.
‘Bir araya gelmeli, sesimizi olabildiğince çok çıkarmalıyız’
Yetkililerden acıma yerine yalnızca bu ülkenin anayasasına ve hukukuna uygun davranmalarını beklediklerini kaydeden Zeyno Bayramoğlu, şöyle konuştu:
“Lütuf beklemiyoruz. Ben Aysel ile ilgili bir anımı anlatmak istiyorum. Onunla ilk tanıştığımız 2015 yılında Yüksel’de Ankara’daki bütün kadınlar olarak bir oturma eylemi yapıyorduk. Bir iki gün öncesinden Aysel ile karşılaşmıştık. Eyleme katılmasını rica etmiştim. Çünkü o dönemde annesi rahatsızdı, hep onun yanındaydı. Beni kırmadı geldi. Bizimle oturma eylemine katıldı. Eylem bittikten sonra yürüyerek Yüksel’den çıkacaktık. Oradan çıkamadık. Sokaktan yoldan geçen genç insanlar Aysel ile fotoğraf çektirmek için sıra bekledi. Aysel o kadar duygusal bir kadın ki insanların göstermiş olduğu ilgiden gözleri doldu. Beni çok etkiledi. Sonra cezaevindeyken annesini kaybetti. Annesine yapılanlar, insan olarak hayatımda en çok utandığım en büyük anlardan biriydi. Hayatımda kendimi hiç bu kadar çaresiz ve kötü hissetmemiştim. Bütün bu yaşadıklarından sonra hafızası her şeyi unutmayı seçti.”
Aysel hakkında Kocaeli Üniversitesi Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) “cezaevinde kalamaz” raporuna rağmen İstanbul ATK’nin bir gün içerisinde “cezaevinde kalabilir” raporu verdiğini hatırlatan Zeyno Bayramoğlu şöyle devam etti: “Bu içinden geçtiğimiz süreç iyiler ve kötülerin savaşı. Belki çok hırpalanıyoruz, çok canımızı yakıyorlar ama direngenliğimizden ve umudumuzdan bir şey kaybetmiyoruz. Ben Aysel’in bir şekilde serbest bırakılacağını ve tedavi sürecinin dışarıda tamamlanacağına inanıyorum. Daha fazla ses çıkaracağımıza, bunun için daha fazla mücadele vereceğimize inanıyorum. Garibe Gezer’in bütün o çığlığına ve çağrısına sesimiz yetmedi ama Aysel’e sesimiz yetmeli, bir araya gelmeli, sesimizi olabildiğince çok çıkarmalıyız. En azından Aysel Tuğluk’un Kürt sorununda eşit haklara dayalı ve barışçıl çözümü için herhangi bir ışık, hareket gördüğünde hepimizden herkesten önce buna koşan bir kadın siyasetçi, ilk eşbaşkan, hukukçu olduğunu hep hatırlamalıyız. Onu tanıdığım için kendimi çok mutlu hissediyorum ve onu çok seviyorum. Umuyorum ki dışarı çıkacak. Hep beraber olabileceğimiz özgür günleri yaşayacağız.”
Hem ekonomik hem de toplumsal anlamda zor süreçlerden geçildiğini söyleyen Zeyno, cezaevlerinin çok daha korkuncunu yaşadığına dikkat çekti. Zeyno, “Hangi suçtan, hangi düşünceden, hangi ırktan ya da cinsiyetten olursa olsun şu anda cezaevlerinde yatan herkes devletin koruması altında. Devlet, Adalet Bakanlığı, yetkililer bu konuda bir an önce bir şey yapmak zorundalar. Aksi takdirde bütün bunların vebali ve yaşanacaklar onların boynunun borcu olacaktır. Bir gün bu ülkede demokrasiyi yaşayacağımız zaman ki yaşayacağız o günler uzak değil, bunlar yargılanacaklar. Cezaevlerine, hasta tutsaklara amasız fakatsız sahip çıkmak zorundayız” diye konuştu.
Çiçek Otlu: 7 Haziran seçimindeki siyasi zaferin intikamı
Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) Genel Sözcüsü Çiçek Otlu, politik tutsakların cezaevinden çıkmalarının engellenmeye çalışıldığını, özellikle Kürt siyasetçi ve aktivist kadınlara çok uzun yıllara varan hapis cezaları verildiğine dikkat çekti. Bunlardan birinin e 30 yıl ceza verilen TJA Dönem Sözcüsü Ayşe Gökkan olduğunu hatırlatan Çiçek Otlu şunları söyledi: “Çok uzun süren tutukluluklar boyunca oradaki yaşam koşullarının getirdiği beslenmeden tutun tecridin getirdiği sağlık problemleri birçok politik tutsağı etkiliyor. AKP rejimi iktidara geldiğinden bu yana ağır hasta tutsakların hiçbiri neredeyse tahliye edilmedi” dedi.
Aysel Tuğluk’un ağır bir tutsaklık sürecinden geçtiğini ve İstanbul ATK raporunu hatırlatan Çiçek Otlu şunları söyledi: “İstanbul ATK, AKP rejiminin kurumu olduğunu gösteren intikam politikasıyla hareket etti. Bu durumu iktidarın, HDP’nin kazandığı 7 Haziran seçimindeki siyasi zaferin intikamı olarak yorumlamak mümkün. Aynı zamanda bu tahliye etmeme kararı Aysel Tuğluk şahsında mücadele yürüten örgütlü kadınlara ve Kürt kadın hareketine verilmiş bir cevap olarak görmek gerekiyor. Bu nedenle de hazırlanmış bu metni imzalamak gerektiğini düşünüyoruz.”
‘Makbul tutsak değilseniz tahliyenize izin verilmiyor’
Aysel Tuğluk’un kadın özgürlük mücadelesine kendisini adamış, öznesi olmuş bir kadın olması sebebiyle metne imza atmanın gerekliliği üzerinde duran Çiçek Otlu devamında şöyle konuştu:
“En son Garibe Gezer de kadın tutsaklar başta olmak üzere ağır tecridin sonuçlarını gördük. Vedat Erkmen’in intihar ettiği iddia ediliyor, ancak bunlar katliamdır. Bunları ve hapishanelerde uygulanan pandemiyle birlikte getirilen ağır uygulamaları kamuoyuna duyurmak amacıyla bu metne imzamızı atmış olduk. Hapishane politikalarının en belirgini tecrit olduğunu hissettirmek. Bunları da kamuoyuna yeniden duyurmak ve duyarlı olmak gerekiyor. Eğer böyle devam ederse Aysel Tuğluk başta olmak üzere politik tutsaklar buralarda katledilmiş olacak. O nedenle de bu metne imza atmak gerekli. Sadece imza değil hapishanelerdeki hak gasplarına karşı, ağır tecride karşı ses çıkarmak gerekli. Son süreçte infaz yakmalar başladı. Tahliyeniz gelse bile eğer disiplin suçunuz varsa ya da hapishane idareleri tarafından politik tutsak olarak görülüyorsanız, eğer örgütlü koğuşlarda ya da hücrelerde kalıyorsanız, ‘Makbul tutsak’ değilseniz tahliyenize izin verilmiyor. Bunları da kamuoyuna yeniden duyurmak, bütün tutsakların dışarıya çıkma ihtimalinin olduğunu kamuoyuna duyurmaya çalışıyoruz.”
HDP’nin 7 Haziran 2015 seçimi sonrası kazandığı büyük siyasi zaferin ardından AKP’nin intikamını eşbaşkanları tutuklayarak, kayyum atayarak aldığına dikkat çeken Çiçek Otlu, “Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş başta olmak üzere tüm vekilleri tutukladı ve daha sonra da HDP’nin il ve ilçe yönetimlerini tutuklayarak neredeyse 10 bine varan politik tutsak sayısı elde etti. Bu nedenle yüzümüzü hapishanelere dönmemiz gerekiyor. Politik tutsakların yalnız olmadığını göstermeliyiz” ifadeleri kullandı.
Elif Ekin Saltık: Cezaevlerinde pek çok hak ihlali var
Cezaevlerinde siyasi tutsaklar açısından pek çok hak ihlali söz konusu olduğunu dile getiren Ekmek ve Gül üyesi Elif Ekin Saltık, özellikle hasta tutsaklar için durumun daha kötü olduğunu vurguladı. Elif Ekin Saltık, “Türkiye’de cezaevlerinde bin 605 hasta tutsak var ve bunların 604’ü ağır hasta tutsak durumunda. Biz bunları sadece başvuranlar üzerinden biliyoruz. Aysel Tuğluk da ilerlemiş olan hastalığına rağmen serbest bırakılma çağrısı yapılan fakat tüm raporlara rağmen serbest bırakılmayan siyasi tutsak” sözlerine yer verdi.
Aysel Tuğluk’un 2016 yılından bu yana cezaevinde olduğunu ifade eden Elif Ekin Saltık, İstanbul ATK’nin verdiği kararın siyasi olduğuna işaret etti. Ekin, “Biz İstanbul ATK’nin bu raporlarını kabul etmiyoruz. Bu raporun siyasilere yönelik bir rapor olduğunu söylüyoruz. İçinde bulunduğumuz siyasi iklimin getirdiği baskılar nedeniyle birçok hasta tutsak rehin olarak cezaevlerinde tutuluyor. Özellikle de Kürt siyasilere yönelik baskı politikalarının bir sonucu bu. Aysel Tuğluk ile birlikte bütün bu baskılara karşı ses çıkarmak durumundayız. Hepimizin en temel ihtiyaçlarımız kadar barışa da ihtiyacımız var. Aysel Tuğluk’un bir an önce serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Tüm yetkilileri bir kez daha uygun davranmaya çağırıyoruz.”