Sokağa, Eyleme, Özgürleşmeye bu durum Faşist anlayışın ürünüdür. Bir yüzü de zindanlardır; gözaltı ve zindanlarda yapılan işkencelerdir. AKP-MHP ittifakı da cezaevlerini gerçek anlamda bir işkencehane haline getirmiştir. Bilindiği gibi zindanlarda bir haftada üç cenaze daha çıktı. AKP-MHP ittifakı özgürlük isteyen Kürtlerin kökünü kazıyacağım diyor, bu nedenle Rojava’da ya da Irak’ın kuzeyindeki Başurê Kürdistan’da sürekli bir yerlere saldırıyor.
Silahlı insansız hava araçları DAİŞ’e karşı direnişin sembolü olan Kobanê’de altı genci vurdu. Masum yüzlü altı genç sadece Kürt olduğu için katledildi. AKP-MHP ittifakı her fırsatta Kürt düşmanlığını ortaya koyarken Kobanê’ye yönelik bu saldırıyla bu sicilini bir kez daha çok net biçimde gözler önüne serdi.
Bu Kürt kadınları ve erkekleri Kürt halkının varlık ve özgürlük mücadelesini verdikleri için onlarca yıldır zindandadırlar. Kürt halkının varlığı ve özgür yaşamı için kendi yaşamlarını feda etmektedirler. İnsanlık tarihinin en onurlu duruşlarından birini Kürtler göstermektedir. Tüm Kürt halkı bu evlatlarıyla gurur duymaktadır. 20 yıl, 30 yıl zindanda kalmakta; her gün erimekteler ama duruşlarından taviz vermemektedirler. Bu nedenle diri diri mezara gömülme politikasıyla karşı karşıyadırlar. Kürt halkı ve demokrasi güçleri bu onurlu evlatlarına sahip çıkmalıdır. Bu zulüm karşısında Kürt halkının vicdanı ayağa kalkmalıdır. Vicdan insan ve toplum olmanın en temel değeridir; özelliğidir. İnsan ve vicdan birbiriyle kopmaz bağ içindedir. İnsan vicdanıyla vardır.
Vicdanı olmayanlara insan denmez. İlk toplumsallığın yaratıldığı coğrafya olarak Kürt insanında vicdan değerinin kökleri derindedir. Kürtler vicdanlı bir halktır. Bu açıdan zindanlarda çürütülen evlatlarına sahip çıkmalıdır. Kürt halkının öncelikli tutumu ve tepkisini ortaya koyacağı durumların başında gelmektedir. HDP başta olmak üzere demokrasi güçlerine de bu konuda büyük görevler düşmektedir. Zaten binlerce HDP’li zindandadır. Bu açıdan da bu zulme karşı tutumunu daha etkin ortaya koyması beklenir. Kuşkusuz HDP bu zulme ve baskıya karşı çıkıyor ancak daha yaratıcı eylem türleriyle AKP-MHP faşist anlayışın, bu zalim uygulamalarına daha fazla karşı çıkma ihtiyacı vardır. Türkiye’de demokrasi ve özgürlük mücadelesi verenler de bu konuda duyarlı olmalıdır. Zindandaki bu baskılara ve zulme karşı çıkmayanlar demokrat olamaz. Zindanlar artık sıradan bir gündem olmamalı. Zindandaki tutsaklar için tüm toplum ayağa kalkmalıdır. Demokratlığımız da insanlığımız da ancak böyle anlam kazanır.
Öyleyse ; Sokağa, Eyleme, Özgürleşmeye…