Alevi gençler, zorunlu din derslerinde ayrımcılığa maruz kaldıklarını belirterek, “Hepimiz birbirimize karşı saygı göstermeliyiz, ama göremiyoruz. Yani ötekileştirme var. Bunun en başından konuşulup düzeltilmesi lazım ki yarın bizden sonra gelenler de bu sorunu yaşamasın” diye konuştular.
Zorunlu din dersi dayatması ulusal ve uluslararası mahkemelerde alınan kararlara karşın artarak sürüyor. Yürütülen kampanyalar ve hak talepleri on yıllardır görmezlikten gelinirken, AKP döneminde ‘dinselleştirilmiş’ eğitim modeline geçildi. Bunun sonucu olarak da Alevi öğrenciler nefret diline ve ayrımcılığa maruz kaldı, kalmaya devam ediyor.
Müfredatın bir bütünen dinselleştiği tepkisinde bulunan eğitimciler ve eğitim sendikalarının yanı sıra Alevi yurttaşlar da çocuklarının din derslerinin zorunlu olmasına karşı çıkıyorlar.
Zorunlu din derslerine maruz kalan ve kalmaya devam eden Alevi gençler yaşadıklarını Can TV’ye anlattı.
“BİR ZORBALIKLA KARŞI KARŞIYA KALDIK”
16 yaşında olan İrem Ece, zorunlu din derslerine girmemeyi bir ‘lüks’ olarak değerlendirerek, “Arapça duaları ezberlemek zorunda olduğumuzu söylüyorlar. Bazılarını ezberleyemiyorum ve bu bizim sınıfta kalmamıza kadar gidiyor. Hatta disiplin suçu işlediğimiz de oluyor. Ezberlemek için ne kadar çabalasak da dilimizin dönmediği ya da bilmediğimiz yerler olabiliyor. Ama bunları zorunlu kılıyorlar” dedi.
“ANLATMAYA ÇALIŞTIĞIMIZDA DİNLEMİYORLAR”
Şu anda kitaplarda Alevilikle ilgili çok fazla bilginin olmadığını, olanın da yanlış olduğunun altını çizen İrem Ece, “Aleviler olarak Hakk’a uğurlama erkanı yürütüldüğünde ‘eğleniyormuşuz’ gibi anlatılıyor. Anlatmaya çalıştığımızda da dinlemiyorlar ve ‘tamam’ deyip geçiştiriyorlar. Hatta bazı kişiler 12 İmamlarda tutuğumuz orucu yanlış anlamışlar. Oruç tutarken meyve suyu içebildiğimizi söylüyorlar. Orucumuzu sürekli yanlış bildikleri için yargılıyorlar. Bunu ne kadar anlatmayı denesem de siz ‘Allaha inanmıyorsunuz’, farklısınız, Müslüman değilsiniz’ gibi şeyler çok fazla duyuyorum” diye konuştu.
“NE KADAR ÜZERİMİZE GELİNİRSE GELİNSİN İBADETİMİZİ DE İNANCIMIZI DA SÜRDÜRECEĞİZ”
Dayatmalara karşın inancını yaşamaya ve anlatmaya devam edeceğini vurgulayan İrem Ece, şunları aktardı:
“Okulda Alevi olduğum için sorun yaşıyorum. Özellikle bu ilkokulda daha fazlaydı. Şu an anlattığın zaman ‘tamam’ deyip geçebiliyorlar ama öncesinde bu zorbalığa kadar girebiliyordu. Birçok şey yaşadık. Şu an bildiklerimi anlattığım zaman bazıları anlıyor bazıları anlamamakta diretiyor ama bir şekilde baş edebiliyorum.
Aleviler Diyanet kaldırılsın diyor, bence de kaldırılmalı, kaldırmayacaksa da bizimle de ilgilenilmeli. Bizim de varlığımız burada belli olmalı, bizim varlığımız da bilmeliler, eğer bilinmeyecekse kaldırılmalı.
Ne kadar üzerimize gelinirse gelinsin biz birlikte olacağız ve birlikte bu yolda devam edeceğiz, ibadetimizi de inancımızı da sürdüreceğiz.”
“HEPİMİZ BİRBİRİMİZE KARŞI SAYGI GÖSTERMELİYİZ, AMA GÖREMİYORUZ”
Ezgi Ece ise, din derslerinde baskı gördüğünü ifade ederek, “Öğrenmek istemediğimiz zaman ya da zorlandığımız zaman bize anlayış göstermediler. Bunun mecburi olduğunu söyleyip, bir şekilde öğrenemediğimiz için dersten bıraktılar, küçük düşürdüler ya da dersten çıkardılar. Biz de mecbur o şartlarda din dersini bir şekilde ezberlemeye ve geçmeye çalışıyorduk. Çok fazla bir şey yapamadık, her şeyi anlattık ama yine tabii ki onların istediği oldu” diye belirtti.
Seçmeli din dersi adı altında derslerin zorunlu hale getirildiğini dile getiren Ezgi Ece, “Hepimiz birbirimizin dinine saygı duymalıyız, eşit olmalıyız ki en azından bir şekilde bir orta yol bulalım” diyerek, yaşadıklarını şu şekilde anlattı:
“Bu sorunları yaşadıktan sonra arkadaşlarımla aram bozuldu. Yalnız kaldım, dışlandım. Hocalarım artık eskisi gibi ders zamanlarında söz hakkı vermemeye başladı. Aleviler için oruç tutmadığımızı ya da cemevlerinde eğlenme tarzında bir şey yaptığımızı yani ibadetimizin olmadığını öne sürüyorlardı. Bunu sadece okul hayatımda değil, mahallede de aynı şekilde yaşadık. Arkadaşlarımın ailesi ‘onlar Alevi, onlarla konuşmayın’ diye diye uzaklaştırıyorlardı.
İş hayatımda da aynı durum karşıma çıktı. En son iş görüşmesine gittiğim anaokulda Aleviyim ve başım açık diye dosyama bile bakmadan beni geri çevirdi. Nereye gidersem gideyim bana bu sorunu yaşatıyorlar. Aslında yaşanacak bir sorun yok. Hepimiz birbirimize karşı saygı göstermeliyiz, ama göremiyoruz. Yani ötekileştirme var, karşıt düşünce var. Hep birlikte olup bunu gerçekten anlatabilirsek bir nebze de olsa bize hak vereceklerini düşünüyorum. Bunun en başından konuşulup düzeltilmesi lazım ki yarın bizden sonraki gelenler de bu sorunu yaşamasın.”
11 yıldır Alevi Kültür Dernekleri Sultangazi Cemevi Zakiri olarak hizmet yürüttüğünü belirten Mert Kısa da, Diyanet’in kaldırılması gerektiğine işaret ederek, “Diyanet sadece Müslüman Sünni kesime hitap ediyor. Türkiye’de gerek Sünni, gerek Alevi, gerek Çerkez, gerek Laz, gerekse Yahudi, Hıristiyan vatandaşlarımız tek bir dine bağlı değil. Bunun için bütün din ve mezheplerin eşit şekilde, şartlarda koşulması talebinde bulunuyorum” ifadelerine yer verdi.
Rohat EMEKÇİ-Barış KOP-Cebrail Arslan/İSTANBUL