Eğitim Sen İzmir 6 No’lu Şube 2021-2022 1.Dönem Değerlendirme ve Çözüm önerileri, 2021-2022 eğitim-öğretim yılının ilk yarısı dün sona erdi ve iki haftalık yarıyıl tatili başladı. Eğitim Sen olarak, “2021-2022 Eğitim Öğretim Yılı 1. Yarıyılında Eğitimin Durumu” hakkında Eğitim Sen İzmir 6 No’lu Şube Başkanı Bülent Karakaş açıklamada bulundu.
1-Eğitim sistemi toplumsal cinsiyet eşitliğinden oldukça uzakta ve giderek dinsel içerik kazanan egemen ideolojinin yoğun baskısı ve denetimi altındadır. Toplumsal yaşamın her alanında görülen cinsiyetçilik ve cinsiyetçi uygulamaların en yoğun görüldüğü alanların başında eğitim alanı ve okullarımız gelmektedir. Geçtiğimiz dönemde cinsiyetçilik ve cins ayrımcı uygulamaların okullarda etkili şekilde üretilmeye devam ettiği görülmüştür. Geleneksel cinsiyet rolleri aile, okul, hukuk, ahlak, din ve medya tarafından sistemli bir şekilde çocuklara ve topluma aktarılmaya çalışılmaktadır.
Çözüm, toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi tüm kademelerde zorunlu ders olarak okutulmalıdır. Müfredat ve ders kitapları toplumsal cinsiyet 7eşitliği perspektifinde tekrar yazılmalıdır. Bunun için Eğitim sendikalarının görüş ve önerileri dikkate alınmalıdır.
2-Çocuklar eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanamamaktadır.
Çeşitli nedenlerle kız çocuklarının, mülteci çocukların, anadili farklı olan çocukların, engelli çocukların ve geçici koruma altındaki çocukların aleyhine eğitimdeki eşitsizliklerin günden güne arttığını görüyoruz. Bunun çözümü, bu tür dezavantajlı çocuklar için araç-gereç, bina ve müfredat programının yeniden düzenlenmesi gerekir.
3-Her okulun ortak kullanım alanlarının yeterli olmadığını, temizlik ve hijyen koşullarının sağlanamadığını, bazı okul ve şubelerde öğrenci sayısının fazla olduğunu, eğitim emekçilerinin, öğrencilerin ve velilerin aşılanma oranının yeterli olmadığını gördük. Yukarıda saydığımız sorunların giderilmesi ve eğitim-öğretimin sağlıklı koşullarda gerçekleşmesi için; Milli Eğitim Bakanlığınca ek ödenek çıkarıltılarak sınıf mevcutlarının 20 kişiyi geçmeyecek şekilde planlanması, ek personel atamasının yapılması; ek derslik ihtiyaçlarının giderilmesi gerekmektedir. Sağlık Bakanlığı’nın aşılama için ek personel alımı ile aşılamayı hızlandırması da yaşamsaldır.
4-İzmir özelinde geçen yıl yaşanan depremden dolayı birleştirilen okulların bazılarında sınıf mevcutları çok kalabalık, bazı okullarda öğretmenler odası bile yok, bazı okullarda ise öğretmenler odası yeterli değil. Yukarıda saydığımız nedenler ile birlikte pandemi koşullarında ders sürelerinin 30 dakikaya indirilmesi talebini dile getirdik ancak bu konudaki haklı taleplerimiz görmezden gelindi.
Bunlar için ivedilikle yapılması gereken yıkılan ya da güçlendirme kararı verilen okul binalarının bir an önce yapılması eğer okul binaları yapılamıyorsa ders sürelerinin 30 dakikaya indirilmesi gerekiyor.
5- Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bağlı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü’nün ilgili kurumlara gönderdiği karara göre, 2021-2022 döneminden itibaren ülke genelinde çok sayıda mesleki ve teknik Anadolu lisesi (MTAL) bünyesinde mesleki eğitim merkezi programı (MEMP) açılmaya başlanmış ve bununla birlikte yeni sorunlar ortaya çıkmıştır.
Bu karardan derhal vazgeçilmeli ve meslek liseleri yeniden yapılandırılmalıdır.
6-Büyük çoğunluğu dini cemaatlerin uzantısı olan kimi vakıf ve derneklerle çeşitli konularda imzalanan iş birliği protokolleri,
okullarımızın dini grupların temel faaliyet alanları haline getirilmesine neden olmuştur. Burada yapılması gereken dinsel eğitimden vazgeçilmeli, laik ve bilimsel eğitim koşulları yaratılmalıdır.
7- 31 Aralık 2021’de TBMM’ye sunulan
Öğretmenlik Meslek Kanunu tasarısının sadece 13 maddeden oluşması başlı başına bu kanun tasarısının ne kadar sorunlu olduğunu göstermektedir. Kanun
Tasarısının içeriğine baktığımızda özel okul ve kurslarda öğretmenlik yapan meslektaşlarımızın ekonomik ve sosyal haklarının düzenlenmemesi, 3600 ek göstergenin sadece birinci derecedeki öğretmenlere verilmesi, aday öğretmenler için değerlendirme komisyonu denilen ucu açık bir komisyonun oluşturulması gibi maddelerin sorunları daha da derinlestireceğini düşünüyoruz. Burada öğretmenlere rağmen yapılan bu tasarı derhal geri çekilmeli ve bütün eğitim emekçilerinin ortaklaşacağı bir kanun tasarısı bütün eğitim paydaşlarıyla birlikte hazırlanmalıdır.
8-KHK ile İhraç edilen kamu emekçisi arkadaşlarımızın mağduriyetleri
devam etmektedir.
Bu konuda çözüm OHAL Komisyonunun derhal lağvedilmesi ve ihraç edilen tüm kamu görevlisi arkadaşlarımızın bütün haklarıyla birlikte derhal görevlerine iade edilmesi gerekiyor.
9- Okul servislerinin akaryakıt fiyatlarının artışıyla birlikte servis ücretlerini %20 ile % 30 arasında artırdıklarını söyleyebiliriz. Ayrıca taşımalı eğitim yapan bölgelerde servis ihalesi alan firmaların akaryakıt zamlarından sonra öğrencileri ayakta ve araba bagajlarında taşıdıklarını öğrendik.
Bunun için Milli Eğitim Bakanlığı’nın ek ödeme yapmadığı takdirde taşımalı eğitimde ikinci dönemde sorunların ortaya çıkacağı aşikardır.
10-Gıda fiyatlarındaki artışla birlikte taşımalı eğitim yapan okullarda ihaleyi alan firmaların yaptıkları tasarrufla öğrenciler yeterli derecede beslenememektedirler.
Yine taşımalı eğitim yapılmayan ancak evlerinden uzakta eğitim alan ve öğle yemeklerini okul kantinlerinde ya da yemekhanelerinde yemek zorunda olan öğrencilerin de fiyat artışı ve porsiyon küçülmesi nedeni ile birlikte yeterli derecede beslenemediklerini biliyoruz.Biz Eğitim Sen olarak kamusal eğitimi savunan bir sendikayız. Çocuklarımızın taşınma ve beslenme gibi temel ihtiyaçlarının devlet tarafından karşılanmasını istiyoruz.
11-Toplu iş sözleşme sürecinde verilen zam ve yapılan ek zam ile birlikte maalesef geçinemiyoruz. Bu nedenle KESK olarak yaptığımız İzmir merkezli ‘GEÇİNEMİYORUZ’
bölge mitingine
binlerce kişi katıldı. Bunun için çözüm toplu iş sözleşmesi iptal edilmeli ve insanca yaşayabileceğimiz ek zam verilmeli. Bunun yanı sıra akaryakıt, gıda, elektrik, doğalgaz zamları geri çekilmeli.
12-MEB’in görevi, çocuklarımızı ve gençlerimizi evrensel değerler doğrultusunda yetiştirmek, çocukların üstün yararını gözetmek ve eleştirel düşünme becerisini kazandıracak somut adımlar atmak olmalıdır. Laik bir ülkede devletin, zorunlu din dersi uygulamasıyla bireylerin kişisel inanç alanına girmesi doğru değildir. Biz Eğitim Sen olarak çocukların sağlıklı gelişimini olumsuz etkileyen her türlü adım karşısında olduğu gibi, bu tür uygulamalara karşı da tüm gücümüzle mücadele edeceğimizin bilinmesini istiyoruz. Ayrıca, Türkiye’ninde imzacı olduğu AİHS’nin maddelerine uyulmalı, AİHM’in Alevi çocukların zorunlu din derslerinden muafiyetiyle ilgili kararları bir an önce uygulanmalıdır.
alevinet12/İzmir
Elif KELEŞ O.
Bülent Karakaş