Dersim’de Pirler-Analar Çalıştayı 2. gününde devam ediyor. Üzerlerine silindir gibi gelen ve kadimden bu yana kendilerini yok etmeye çalışan ceberrut bir sistemin baskısı ve zulmü altında var olma gayretinde olduklarını vurgulayan Sinemilli Ocağı pirlerinden Süleyman Deprem, “Yaşadığımız süreçte Aleviliği gerçek anlamda kendi rotasına oturtabilmek, var olabilmek ve Alevice yaşayabilmek adına çeşitli mücadeleler, örgütlenmeler içerisindeyiz” dedi.
DAD Genel Merkezi’nin, “Ocağa İkrar, Yola Talip, Birliğe Davet” şiarıyla düzenlediği 3’üncü Dersim Pirler Analar Çalıştayı 2. gününde devam ediyor.
Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Genel Merkezi’nin, “Ocağa İkrar, Yola Talip, Birliğe Davet” şiarıyla düzenlediği 2 gün sürecek olan “3’üncü Dersim Pirler Analar Çalıştayı” Dersim’de devam ediyor. Dersim Belediyesi Konferans Salonu’nda düzenlenen çalıştayda, Türkiye’nin dört bir yanında bulunan Kürt ve Türkmen Alevi pirlerin, anaların, taliplerin, yazarların yanı sıra kentte bulunan siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı.
Baba Mansur Ocağı Anası Fidan Genç çerağ uyandırıp Seyit Sabun Ocağı pirlerinden Hasan Kılavuz‘ın gülbenk okumasıyla çalıştay başladı.
“BU TOPLUM ASLA UMUTSUZLUĞA KAPILMAMAIŞTIR”
Tarihin en zor anında pirlerimiz tarihsel sorumluluk alarak toplumu, içinde bulundukları mekanları darda ve zordan kurtardığını söyleyen DAD Adana Eş Başkanı Zeynel Kete, “Kültürel ve toplumsal direniş hattını inanç boyutuyla en güzel şekilde dile getirerek tarihsel sorumluluklarını da yerine getirmişlerdir. En zor anada bile Ya Haq, Ya Xızır, Ya Duzgin diyerek bulundukları coğrafyanın evliyalarına sığınarak ve zihinsel olarak da ikrarlaşarak pir olmuşlar. Bu çalıştay sadece bildiklerimizi birbirimize anlatacağımız bir muhabbet meydanı değildir. İnancımızın, coğrafyamızın, kültürümüzün tehlikede olduğu biliniyor ama tarihsel hafıza da bize bunu göstermiştir ki en zor anında bile bu toplum kendi hakikatini inşa etmiş ve asla umutsuzluğa kapılmamıştır. Bu coğrafyada tekçi zihniyetler fiziki anlamda soykırımda yeteri kadar başarılı olamadıkları için toplumu bu defa kültürel soykırımın eşiğine getirmiş ve bütün toplumsal değerlerle çarmıha germişlerdir” dedi.
“BU KÜLTÜRÜ HALEN KORUYABİLECEK DAMARLARI VAR”
Bu kültürü halen koruyabilecek damarların olduğunu ve yaşatmaları gerektiğini söyleyen DAD Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan, “Biz köydeyken siz kadınsınız şunu yapmayın diye kısıtlamamız yoktu özgürdük. Eşittik, ötelenmiyorduk ama o kültürü terk edip başka kültürlerle tanışınca, inançsal ve ulusal kimliğimiz aşağılanmaya çalışıldı ve o kültürlerde kadına bakış açısını gördüğümüzde inancımızla gurur duyup, iyi ki Aleviyiz dedik. Seyit Rıza’nın idam edilişinin ardından Bese’nin arkasındaki duruşunu, yine bu toprakların bizim hayatımıza kazandırdığı Sakine’leri, Aysel’leri tanıdık. Bu toprakların çok değerleri kadınları var, biz onların onurunu, gururunu da yaşıyoruz.
“DEVLET AKLI ALEVİLİĞİ DENETİM ALTINA ALMAYA ÇALIŞIYOR”
Alevi toplumu inancını ve toplumsallığını ocak sisteminin öz savunma gücünden aldığını söyleyen Murat Işık ise, “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e kadar devlet aklı Aleviliği denetim altına almaya çalıştı. Günümüzde Kürt-Alevi inancının son kalesi ve bu kültürün yaşandığı, direndiği yer olan Dersim düşürülmeye, Alevilerin direnen damarı kesilmeye çalışılmaktadır. Kuşkusuz Dersim Rea Haq Alevi inancının direnen bu damarı kesilirse diğer Alevi ocaklarının da yaşama şansı olmayacaktır” diye belirtti.
“BASKI VE ZULÜM ALTINDA VAR OLMAYA ÇALIŞIYORUZ”
Üzerlerine silindir gibi gelen ve kadimden bu yana kendilerinin yok etmeye çalışan ceberrut bir istemin baskısı ve zulmü altında var olma gayretinde olduklarını vurgulayan Sinemilli Ocağı pirlerinden Süleyman Deprem, “Yaşadığımız süreçte Aleviliği gerçek anlamda kendi rotasına oturtabilmek, var olabilmek ve Alevice yaşayabilmek adına çeşitli mücadeleler, örgütlenmeler içerisindeyiz. Asıl sormamız gereken, var olan bütün Alevi süreklerine ortak bir sistem baskısı ve zulmü karşısında yolda birliği nasıl kurabiliriz. Yolda birliğin öncüsü ocak pirleridir ama cemevlerinde oturup talimat veren bir makam konumunda pirliği değerlendirmekten vazgeçip Bedrettinler, Hallacı Mansurlar ve Pir Sultanlar gibi talibinin bulunduğu her yerde talibinin başında olmak gerekir. Biz bugün kaç pir açlık grevinde olan kaç talibini ziyaret etmiştir, bugün grevlerde ekmek kavgası veren işçilerin arasında kaç tane pirimiz gitmiştir, hapishanelerde zulmün altında yatan bir sürü yoldaşımız, yol arkadaşımız, talibimiz için hangimiz pir olarak ziyaret ettik” dedi.
“KATLİAMLARA UĞRAYARAK BUNLARIN İZLERİNİ TAŞIDIK”
Zulmün binlercesinde, hakikat arayışında ateşlere atılanların, derisi yüzülenlerin, katliamlara uğrayanların izlerini taşıdıklarını dile getiren Şeyh Çoban Ocağı pirlerinden İbrahim Kete, “Artık birlik olma zamanıdır, bizler dervişane bir ruh ile yaşadık ve zalimin sofrasına asla oturmadık. Eğer ki bir insan toplumuna, kültürüne yabancılaşmış, hırsın, mal biriktirmenin esiri olmuşsa o insan asla kültürüne uyum sağlayamaz. Bu hakikat kapısına vasil olmak için pirlerimiz, mürşitlerimiz ve rehberlerimize yüz çevirmeyelim. Bugün her Alevi canı bir hakikat arayışçısı olmalıdır” dedi.
“CEMEVLERİNDE SÜNNİ İMAM TAKLİTÇİLİĞİ YAPILIYOR”
Orada olan analar ve pirlerin çoğunun il dışından geldiğini ama Dersim’in inançların sığınak kalesi olduğunu vurgulayan Seyit Sabun Ocağı pirlerinden Hasan Kılavuz, “İnançların kalesi olan bu coğrafyada seyit ve ocak çocukları Dersim’in dışında yaşıyor ve dedelik, seyitlik yapmıyorlar, çünkü çok çektik. Talipten çektik, devletten çektik, ezenden çektik, ocaklarımızın bugün çılaları sönmüştür. Dersim’de yedi ilçede cemevi var, ama hizmet yok, kapılar kapalı, yapılan hizmetler Sünni imam taklitçiliğiyle yapılıyor” diye konuştu.
KAYNAK: PİRHA/DERSİM