“Aleviler: Din, Beden, Cinsiyet; Neşeden Kedere” Sempozyumu’nun üçüncü oturumunda konuşan AABF Eşit Başkanı Nevin Kamilağaoğlu, “O kadar güzel sonuçlar aldık ki birçok federasyonumuz eşit başkanlık ile yönetiliyor. Tüm bu tecrübelerin Türkiye’deki Alevi kadın hareketi içerisinde kullanılması gerekiyor” dedi.
Alevi Bektaşi Kültürünü Tanıtma Derneği (ABKTD), Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV) ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin (PSAKD) düzenlediği “Aleviler: Din, Beden, Cinsiyet; Neşeden Kedere” Sempozyumu’nun üçüncü oturumu yapıldı.
İzmir Kültürpark Fuar Alanı’ndaki İsmet İnönü Sanat Merkezi’nde yapılan oturumda Avrupa Alevi Bektaşi Konfederasyonu (AABF) Eşit Başkanı Nevin Kamilağaoğlu, Yazar Kelime Ata ve Alevi aktivist Nuran Kılıçkaya konuştu.
AABF Eşit Başkanı Nevin Kamilağaoğlu, Müslüman ailelerin kendi çocuklarına inançlarını çok rahat bir şekilde öğrettiğini ifade ederek, “Orada hiç düşünmediğimiz Aleviliğimiz karşımıza çıktı. Avrupa’daki Alevi örgütlenmesi sonrasında Alevi gençlerin intiharı geriledi. Alevi inancının ritüellerini hiç hatırlamıyorum. Köyümüzde son cem 1957 yılında olmuştu. Çok politik bir köydü. Kimlik sorununun gündeme gelmesi ile birlikte Alevi hareketine ilgim uyandı. Çocuklarım için olmam gerekiyordu. Siyasi ilişkilerim asla bitmedi, mücadele etmeye başladım. Daha sora Alevi örgütlenmesinin yönetimine girdim” dedi.
“BİRÇOK FEDERASYONUMUZ EŞİT BAŞKANLIK İLE YÖNETİLİYOR”
Aleviliğini gizlendiği dönemlerden geçtiklerini ve 2002’de bir AABK kurulduğunu aktaran AABF Eşit Başkanı Nevin Kamilağaoğlu, şunları söyledi:
“2008 yılına kadar hiçbir kadın yönetici olmuyor. Daha sonra örgütlenme sekreterliğini Alevi bir kadın alıyor. 2010 yılındaki AABK kongresine bende katıldım ve kadın örgütlenmesi sorumluluğunu aldım. Görev almak kolay; ama dirençli olmak, ikrar vermek lazım.
Konfederasyona bağlı kurumlardaki Alevi kadınlarla iletişime geçtik. 6 ülkeden kadınlarla bir komite oluşturduk ve toplantılar aldık. 2 yıllık süreçte tüzük yapma kararı aldık. Feminist, sosyal demokrat bir bir tüzüğe ihtiyacımız vardı. İlk genel kurulumuzda tüzüğümüz onaylandı ve Avrupa Alevi Kadınlar Birliğini kurduk. Kamusal tüzel bir kişilik hakkı kazandık. Her ülkede çok sayıda kadın kampları örgütledik. Birbirimize dokunduk, sarıldık ve ağladık. Kendimize, sorunlarımıza bir ayna tuttuk.
Alevi örgütlenmelerinin örgütlü olduğu tüm federasyonlarda eşit temsiliyet istedik. Yüzde 50 kota istedik. Genel kurullarda bu tüzük maddelerini bütün kurumların tüzüğüne geçirdik. Hem eşit temsiliyeti hem de eşit delegeliği örgüt içerisinde savunduk. Avrupa Alevi Kadınlar Birliği bu seferde inanç kurullarını ele aldı. Ana posta oturamaz dediler. İnanç kurulunda şu anda 17 anamız var ve cem tutuyorlar. O kadar güzel sonuçlar aldık ki birçok federasyonumuz eşit başkanlık ile yönetiliyor. Tüm bu tecrübelerin Türkiye’deki Alevi kadın hareketi içerisinde kullanılması gerekiyor.”
“İNSANLARIN AİT HİSSETTİKLERİ KİMLİKLERİ OLUYOR”
Yazar Kelime Ata da, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin ilk kadın genel sekreteri olduğunu belirterek başladığı konuşmasında, “Bunun devamının da olmasını diliyorum. Demokratik Alevi örgütlenmesinde kalıcı bir sorun olduğunu düşünmüyorum. Pratikte sorun olduğunu düşünüyorum. Alevi örgütlenmesinde neden Aysel Tuğluk, Gülten Kışanak gibi güçlü kadınlar çıkmadı diye soruluyordu. İnsanların ait hissettikleri kimlikleri oluyor” diye konuştu.
“ALEVİLİK YENİ ŞEKİLLENME EVRESİNDE”
Alevi örgütlenmesinde kadınların rol almasını engelleyen bir yanın olduğuna işaret eden Kelime Ata, “Alevi toplumu kadın ve erkeğin bir arada olması üzerinden karalanıyor. Tüm bu ithamlara rağmen Aleviler kadın-erkek birlikte olmadan ısrarla vazgeçmemiş. Bu aşağılanmanın insanda yarattığı duygu elbette bilinmez. Bu Alevilikteki mayanın güçlü olması ile ilgili. Alevi örgütlerinde kadınların temsiliyet oranının oranının arttığını görüyoruz. Alevi kadınlar örgütlenmeye hevesliler ama bunu bir güce dönüştürmede eksik kalıyorlar” diye belirtti.
Alevi kadınların hem cinsiyetiyle hem de kimliğiyle ilgili bir sorun yaşadığını vurgulayan Kelime Ata, “Bu sorun kendisinin Aleviliğe yönelmesine ve kimliğini sahiplenmeye götürüyor. Tehdit hissediyor ve duyarlılık başlıyor. Örgütlenme konusunda çok ısrarlı olmadıklarını görüyorum. Alevi örgütlenmesi ile bağı olan kaç akademisyen, yazar, şair vardır? Alevi örgütlülüğünde çalışmak çok meşakkatli ve çok efor gerektiriyor. Bunu hem Alevi örgütleri hem de bu örgütlenmenin dışında kalanlar sorgulamalı. Çok büyük acılar yaşıyor ve kendi kabuğuna çekilerek kendisini korumaya alıyor. Alevilik yeni şekillenme evresinde ve yeni bir forma kavuşuyor. Kadınlar da elbette çok daha fazla rol talep ediyorlar. Bu kendi içerisinde bir değişimi getirecektir ve kaçınılmazdır” ifadelerini kullandı.
“ALEVİ HUKUKU MU, DERNEK HUKUKU MU?”
Alevi aktivist Nuran Kılıçkaya da, “Biz kadınlar hep içimize konuştuk, sesimiz kendimizde kaldı” diyerek başladığı konuşmasında, Alevi kurumlarında seçimi kazanmaya yönelik bir iktidar girişimi olduğunu anlattı.
“Alevi hukuku mu, dernek hukuku mu?” diye soran Alevi aktivist Nuran Kılıçkaya, “Bunun ciddi anlamda konuşulması gerekiyor. Yeni yol ve yöntemleri konuşmak lazım. Bunlar yol yürüdükçe oluyor ve olacaktır” ifadelerine yer verdi.
PİRHA/İZMİR