Munzur Üniversitesi’nde Tunceli Müftülüğü tarafından ‘Hz. Ali Diyanet Gençlik Merkezi’ açılmasıyla ilgili olarak tepkisini dile getiren HBVAKV Antalya Şube Başkanı Nurettin Erdoğan, “Son dönemde ülkemizde Diyanetin yürütmüş olduğu inkâr ve asimilasyon politikası var. Munzur Üniversitesi’nin bu noktada çok büyük payı var” dedi.
Tunceli Müftülüğü tarafından Munzur Üniversitesi’nde ‘Hz. Ali Diyanet Gençlik Merkezi’ açılması tepkilere neden oldu. Konuya ilişkin PİRHA‘ya konuşan Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV) Antalya Şube Başkanı Nurettin Erdoğan yaşananlara tepki gösterdi. “Son dönemde ülkemizde Diyanetin yürütmüş olduğu inkâr ve asimilasyon politikası var” diyen Erdoğan, asimilasyon politikalarının yürütülmesinde en büyük görevi Diyanetin üstlendiğini kaydetti.
“ASİMİLASYONDA MUNZUR ÜNİVERSİTESİ’NİN PAYI BÜYÜK”
Erdoğan, laik bir ülkede dinin dayatıldığı bir sürecin yürütüldüğünü belirtirken, şöyle konuştu:
“Alevi toplumu ve diğer inanç toplumları üzerinde asimilasyon politikalarıyla yok saymaya çalışıyorlar. Bu halklar üzerinde bir züldür. Yıllardan beri bu tür oluşumlara karşı mücadelemizi verdik ama herhâlde gerekli yerlere bizim mesajlarımız pek fazla etki yapmıyor ya da bu mesajları kayda değer almak istemiyorlar. Çünkü işlerine nasıl geliyorsa öyle yürütmeye çalışıyorlar.
Diyanet son dönemde yapmış olduğu girişimlerde daha önce de yaptıkları gibi Dersim’de Diyanet Gençlik Vakfı oluşturmaya çalışıyorlar. Munzur Üniversitesi’nin bu noktada çok büyük payı var. Çünkü Dersim’de kendi inancına, kendi kültürüne bağlı sağlam temeller üzerinde süreç yürütmekte ve kültürü hiçbir zaman bozmamıştır ve o uğurda yıllarca mücadele vermiş ve birçok bedeller ödediği için bu da devletin işine gelmemektedir. Bizler de o bölgede yaşayan insanlarız. O bölgelerden diğer kozmopolit illere dağılmışız ve geldiğimiz yerler de belli, kurumlarda görevler olarak mücadelemizi vermekteyiz.”
“EŞİT YURTTAŞLIK HAKKIMIZI ALINCAYA KADAR MÜCADELEMİZ SÜRECEK”
“Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kınıyoruz” diyen Erdoğan, inançlar üzerinde baskı kurmanın suç olduğunu söyledi. Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
“İnsanların eşit yurttaşlık haklarına karşı hukuksuz bir süreç işlemektedir ve bu da o insanların hak ve hukukunu gasp etmektir. Diyanet bağımsız olmalıdır. Kendi inançsal kültürüne hizmet etmelidir ve devletin dışında hizmet yürütmesi gerekir. Çünkü laik bir ülkede yaşıyoruz. Laik bir ülkede de din ve devlet işleri ayrışmalı ve o şekilde hizmet verilmedir. Biz Aleviler tabii ki geçmişten beri mücadele veriyoruz ve bu mücadeleyi vermeye devam edeceğiz. Her şeyden önce tarihsel sürece baktığımız zaman bu asimilasyon politikaları üzerinde baskılardan, zulümlerden, ibadethanelerimizin ibadethane sayılmamasından dolayı bir sürü sıkıntılara karşı türlü bedeller ödedik ve bu bedeller hala devam etmektedir.
Biz de diyoruz ki bu ülkede hak ve adalet, özgürlük ve eşit yurttaşlık kavramında sonuna kadar bu mücadele devam edecektir. Burada bulunan bütün Alevi kurumlarımızla aynı düşüncedeyiz. Aynı şeyler için mücadele yürütüyoruz ve bizler de her zaman doğruluktan, haktan yana olacağız. Biz Aleviler her zaman kendi çocuklarımıza kendi çevremize ve kendi kültürümüze bunu yerleştirmişiz. Hem kendi inanç merkezlerimizde hem evde kendi kültürümüzü ve doğru şeyleri çocuklarımıza göstermekteyiz. Bunlar için okullarda eğitime gerek yoktur. Din, insanın kendince ve özgürce tanrıyla kendi arasındaki bir bağdır. Bunun arasına hiçbir zaman aracı giremez. Bu aracıların da ortadan kaldırılması gerekiyor. Herkesin kendi inancını kendisinin özgürce yaşaması gerekir. Bu konuda biz Alevi kurumları ve bireyler olarak bütün halkların eşit yurttaşlık hakkını alıncaya kadar mücadelemiz devam edecek.”
Cebrail ARSLAN/ANTALYA