Kısa süre önce Erdoğan Ankara’da Hüseyin Gazi Cemevi’ni ziyaret etti. Konu Alevi kamuoyunda büyük tepki yarattı ve tartışmalara yol açtı. Tabii ki konunun tartışılması ve tepki yaratması doğal olanıydı. Bu tartışmaların Alevi toplumu ve demokratik gelişme açısında faydalı olacağına inanmak gerekiyor. Alevi toplumunun ve kurumlarının bu tartışmaları, demokratik mücadele açısında daha ileri bir noktaya sıçramanın aracı dönüştürmesi için fazlasıyla birikimi, yetkinliği, iradesi ve gücü bulunmaktadır.
Buradan hareketle Erdoğan’ın Cemevi ziyaretine ilişkin yapılması gereken ilk belirleme şu olabilir. Erdoğan ve şürekâsı bir cem evini ziyaret etmedi. Herhangi bir mekânda veya bir “dernekte”, kendilerini Alevi olarak tanıtan bir kısım insanla görüştü.
Bilinir ki bir her mekân politiktir. O nedenle her mekânın bir kimliği vardır. Mekanların kimliğini belirleyen objeler veya semboller bulunmaktadır. Bir cami, nasıl fark edilir? Minaresi ve minberiyle. Bir kilise çanı ve kubbesiyle tanınır. Sembolleri olmayan bir mekân yoktur veya böyle bir mekân eğemen sosyo/politik atmosferin etkisindedir.
Alevilerin ibadet mekânı olan Cemevleri’nin de sembolleri vardır. Alevi büyüklerinin temsili resimleri, Cemevleri’nde bulunan ve genel kabul gören Alevilerin sembolleridirler.
Cemevleri’ni herhangi bir mekânda ayrı kılan, bir mekânın Cemevi olduğunu gösteren, bir anlamda Cemevleri’nin alameti farikası olan bu semboller, Alevi büyüklerinin suretlerini/ temsili resimlerini veya benzer anlam yüklenmiş olan objeleri, Cemevlerinde kaldırdığınızda geriye dört duvar kalır ve bu dört duvara da Cemevi denmez.
İşte Erdoğan, bu gerçekten hareket ederek Cemevi’nde bulunan resimleri kaldırtmış, ondan sonra söz konusu mekânı ziyaret etmiştir.
O nedenle Erdoğan, Alevilerin ibadet mekânını ziyaret etmedi. Çünkü Erdoğan Alevilerin ibadet mekânı olarak Cemevleri’ni tanımıyor, kabul etmiyor. Hep yaptığı gibi Alevilerin camilere gelmesini istiyor. Erdoğan söz konusu ziyaretini de bu amaçla yaptığı için, belirtilen değişiklikleri yaptırmıştır.
Bu durumda Erdoğan, Cemevini değil, İslam’ı yanlış anlayan ve Alevi olduklarını söyleyen bir grup vatandaşı, kullandıkları bir mekân da bir “dernekte” ziyaret etmiştir.
Söz konusu ziyaretin temel yönü Alevilerin asimilasyonunun bir parçası olarak bu ziyaretin yapılmış olmasıdır. Çünkü Erdoğan’ın stratejik politikası, sadece Türkiye ve Kürdistan da değil, tüm bölgede yani Ortadoğu’da Aleviliği yok etmek üzerine kuruludur. Erdoğan, kendisinde bölgeyi dizayn etme hakkı görmekte ve bu kapsamda bölge için Alevisiz bir gelecek tasarlamaktadır.
Erdoğan bu ziyaretiyle ve özellikle ziyarette cem evi denilen mekânı kendi istediği gibi düzenleyerek, bu niyetini ve bu amacını bir kez daha çok net olarak ortaya koymuştur. Mekânın kimliğini belirleyen sembolleri kaldırtarak mekânı kimliksizleştirilmiş, böylece Erdoğan’ın Alevilere karşı tutumunda bir çelişkiye düşülmemesine gereken özen fazlasıyla gösterilmiştir.
Erdoğan söz konusu ziyaretle, Yavuz Sultan Selimle tarihsel referanslara dayandırdığı Alevi düşmanlığını, bir gurup Alevi işbirlikçiyle birlikte sürdürme olanağı da yaratmış olmaktadır.
Alevilerin içindeki işbirlikçileri vasıtasıyla Erdoğan, hem sürdürdüğü asimilasyon çalışmasına meşruiyet kazandırmakta hem de kanlı, katliamcı/soykırımcı Alevi düşmanlığını gizleme imkânı elde etmiş olmaktadır.
Özetle Erdoğan bu ziyaretle Aleviliği kendi özgünlüğü olan bir inanç olarak kabul etmemiş Alevilerin taleplerini karşılamaya yanaşmamış, Aleviliğin asimilasyonu kolaylaştırmayı amaçlamıştır.
Erdoğan’ın Alevi düşmanlığı ve Alevisiz bir gelecek tasarladığı gerçeği cümlenin malumudur. Bu gerçek, Alevilerin de bilincinde yerini almış soğuk ve somut bir olgudur.
İŞİD’le birlikte ve İŞİD aracılığıyla Kürtlerin iradesini kırarak bölgeyi işgal ve ilhak etmek isteyen Erdoğan, aynı zamanda Alevilerle birlikte olması mümkün mü? Dünya İslam önderi olmak isteyen Erdoğan, Alevilere sempatiyle bakabilir mi? Sosyal ve siyasal yönetim süreçlerinin İslami esaslara göre düzenlenmesini sağlamaya çalışan bunun için adım adım yol alan Erdoğan’ın Alevilerle yıldızı barışık olabilir mi?
Ayrıca yirmi yıllık iktidarında, Cemevlerini ibadethane olarak tanımaktan ısrarla kaçınan Erdoğan değil mi? Zorunlu din derslerini yirmi yıldan beri kaldırmamakta ısrar eden Erdoğan’ın Alevilere söyleyecek sözü olabilir mi? Alevilerin yapmak istedikleri Cemevlerine her türlü engeli çıkartan Erdoğan değil mi? Halen aynı engelleri sürdüren Erdoğan değil mi?
Aleviler bu oyunların ve tuzakların farkındadırlar. O nedenle bütün Alevi kamuoyu ve kurumları, esas olarak, Erdoğan’ın bu ziyaretinin bir tuzak olduğunu görmüş ve bu oyuna karşı çıkmışlardır.
Erdoğan’ın söz konusu ziyaretinin zamanlaması da önemlidir. Ziyaretin bugüne denk getirilmesinin tek nedeni, hemen akla geldiği gibi, yaklaşan seçimler değildir. Erdoğan’ın ziyaretinin bugüne denk gelmesinin iki temel nedeni bulunmaktadır. Birincisi Aleviler, son yıllarda politik olarak daha çok çözümden ve barıştan yana demokratik güçlerle birlikte hareket etmeye başladılar. Aleviler, Alevi sorununda yaşanan çözümsüzlüğün Kürtlere karşı sürdürülen savaşla bağlantılı olduğunu tespit etmişler ve buna göre davranmaya başlamışlardır.
İkincisi Aleviler, düne göre daha açık bir biçimde kendi gerçeklikleriyle tanışmaya başladılar. Aleviliğin kendisini ve sorunları bizzat Aleviler kendileri tartışmaya ve anlaşılır kılmaya çalıştılar.
Bu iki gelişme, yanı kendi gerçeklerine yönelmeleri ve demokratik tutumda ısrarcı olmaları, Erdoğan’ın söz konusu müdahaleyi yapmasına yol açmıştır.
O nedenle Erdoğan’ın ziyareti, stratejik bir politika olarak Aleviliğin asimilasyonunu derinleştirme çabasının gereği ve sonucu olarak ele alınmalıdır. Seçimin yaklaşmasından hareketle bu ziyaret tek başına seçimle ilgili olarak görülemez.
Aleviler tarihleri boyunca çok oyunlar bozmuşlardır. Kimsenin kuşkusu olmasın aleviler bu oyunu da boşa çıkartacaklardır.