HDP Milletvekili Ali Kenanoğlu, yaşanan polis şiddetini Meclis Genel Kurulu’nda gündeme getirerek, “Devletle çeteleri birbirinden ayıran şey hukuktur değil mi? Sonuçta siz eğer hukuki birtakım zeminler üzerinden bu işleri yapmıyorsanız yaptığınız işe ‘çetecilik’ denir. Hak arayan herkes şiddete maruz kalıyor” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, polis şiddeti olaylarını Meclis Genel Kurulu’nda gündeme getirdi.
Hasta ve tutuklu yakınlarının adalet nöbeti eylemine yönelik polis saldırılarını ve 2014 yılında Uğur Kurt’un Okmeydanı cemevi bahçesinde polis kurşunuyla öldürülmesini anımsatarak sözlerine başlayan Kenanoğlu, cezasızlık uygulamalarına dikkat çekti.
“YAPILMAK İSTENEN TÜM EYLEMLER ENGELLENİYOR”
Kenanoğlu konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“İstanbul’da hasta tutuklu yakınları basın açıklamaları yapıyorlar her hafta Çağlayan Adliyesi önünde, yapmak istiyorlar daha doğrusu. Çocukları hapiste, hasta tutuklular var ve bunların gerekli sağlık koşullarına kavuşturulması gerekiyor, birçoğunun serbest bırakılıp dışarıda tedavi edilmesi gerekiyor. Ağır hastalar var, işte, Adli Tıp Kurumunun raporları, bu hasta tutsakların, tutukluların durumlarını çokça tartıştık burada, onun detayına girmek istemiyorum ama polisin buradaki tutumu, her hafta bu basın açıklaması İstanbul’un neresinde yapılırsa yapılsın, yapılmak istenirse istensin mutlaka engelleniyor ve sadece engelle bırakılmıyor. O anneler, yaşları çok da ileri olan bu anneler ters kelepçeyle gözaltına alınıyorlar ve -kendi beyanları- orada darp da ediliyorlar yani gözaltı aracında hastaneye götürülürken birçok yönüyle de darp da ediliyorlar.
“HUKUKUN ORTADAN KALDIRILDIĞI BİR UYGULAMAYLA KARŞI KARŞIYAYIZ”
Şimdi, İstanbul’da farklı bir uygulama var. İstanbul’daki polisin uygulamalarına karşı yapılan şikâyetler sonucunda herhangi bir soruşturma, kovuşturma da yok. Özellikle bir isim var, hani niye bu terfi ettirilmiyor diye şaşırıyorum. Emniyet Müdürlüğü’nde görevli Hanifi Zengin; ismi çok tartışılıyor İstanbul kamuoyunda, bütün basın biliyor, bütün demokratik kitle örgütleri bunu biliyor ve bu şahsı tanıyorlar çünkü kendisi bütünüyle gazetecileri, demokratik kitle örgütlerini, halkı tehdit eden bir yapıya sahip, hakaret eden bir yapıya sahip ve kendisiyle ilgili çok sayıda şikâyet olmasına rağmen hakkında herhangi bir soruşturma açılmıyor. Burada devletle çeteleri birbirinden ayıran şey hukuktur değil mi yani? Sonuçta siz eğer hukuki birtakım zeminler üzerinden bu işleri yapmıyorsanız yaptığınız işe ‘çetecilik’ denir. Zaten uluslararası literatürde de her tarafta bu anlatılır ve bilinir. Şimdi, burada hukuk yok İstanbul’daki Emniyetin uygulamalarında hani sadece İstanbul’dan ibaret? Tabii, o da değil yani ama tümüyle hukukun ortadan kaldırıldığı bir polis devlet uygulamasıyla karşı karşıyayız.
“ANKARA EMNİYET MÜDÜRÜ UĞUR KURT’UN ÖLDÜRÜLMESİNDEN SORUMLU KİŞİDİR”
Geçen hafta çok tartışıldı burada, cemevleri yasası ve ‘Aleviler için şöyle iyi şeyler yapıyoruz, böyle iyi şeyler yapıyoruz’ diye övünüldü ama ben size bir isimden bahsedeceğim şimdi, bu isim Uğur Kurt’un Okmeydanı Cemevi avlusunda katledilmesinden sorumlu olan kişi. Bununla ilgili disiplin soruşturması yapılmasına ilişkin rapor hazırlanıyor ama raporu hazırlayan emekli ediliyor. Kendisi kim bu kişi? Şu anda Ankara Emniyet Müdürü olan Servet Yılmaz. Yani Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz Okmeydanı Cemevi avlusunda Uğur Kurt’un katledilmesinden sorumlu bir kişidir. Rapor var hakkında ama buna rağmen terfi ettiriliyor, raporu işleme konmuyor.
“IĞDIR VEKİLİMİZİN AYAĞINI KIRDINIZ”
Korunup kollanan bir emniyet mensubu, bir kolluk güçleri var. Bütün bu kolluk, korumalar tabii ki bir hukuk devleti, bir anayasa, bir yasa devleti olmaktan çıkartıp bir çete uygulamasına sebebiyet verdiğini ifade etmek istiyorum. Iğdır Vekilimiz Habip Eksik’e yönelik yapılan darp işlemini, bacağının kırılma işlemine İçişleri Bakanı diyor ki: ‘Siz yaptınız.’ Yani bu kadar da utanmaz, bu kadar da hakikatleri gizleyebilecek şekilde pervasızca bizi de suçlayabiliyorlar. Yani kendi vekillerimizi, kendi partililerimizi, kendi vekilimizin ayağını, bacağını kırmakla bizi suçlayabiliyorlar. Yani bu kadar pervasız da olabiliyorlar.
“İKTİDARA KARŞI HAK ARAYANLAR ŞİDDETE MARUZ KALIYOR”
Değerli arkadaşlar, polislerin sonuçta uluslararası birçok alanda ve Uluslararası Af Örgütü’nün yapmış olduğu önermeler de var. Yani polislerin çalışma şekilleriyle ilgili bütün bunlara baktığınız zaman esasında bir hukuk devleti çerçevesinde, hukuk devleti normları içerisinde kalmaları gerektiğini ifade eden önermeler, maddeler de var. Bunları bir internet arama motoruna girdiğiniz zaman hepsi karşınıza çıkar ama bizdeki uygulamalar bütün bunlara yönelik değil, tam bir cezasızlık politikası içerisinde, bir polis devleti uygulaması içerisinde yürütülüyor. Gazeteciler, iktidara karşı hak arayan, bunun için sokaklara çıkan, basın açıklaması yapan herkese karşı aynı şekilde bir darp uygulaması söz konusu Türkiye’nin her tarafında. Öncelikle, polislerin hukuk çerçevesinde kalmasını sağlayacak adımların atılması gerekir. Bu konuda da tabii ki Hükûmetin sorumluluğundadır bu alan. Hükûmeti bu sorumluluğa davet ediyorum.”
PİRHA/ANKARA