Geçtiğimiz üç hafta içerisinde açık ve perde arkasında birçok görüşme gerçekleştirildi. Toplantıların tümünün temel gündemi Kürtler
Federe Kürdistan Bölgesi ile Rojava’daki güvenlik durumunu doğrudan ilgilendiren şüpheli diplomatik ve siyasi görüşmeler gerçekleştirildi. Söz konusu hareketlilik Irak, Türkiye, Federe Kürdistan Bölgesi ve İran’da gelişti.
Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani bir hafta içerisinde iki defa Bağdat’ı ziyaret etti. Görüşmenin Hewlêr ile Bağdat arasındaki ilişkilerle alakası olduğu ifade edilse de elde edilen bilgilere göre, Neçirvan Barzani’nin görüşmelerinin Türkiye ve İran’ın saldırıları ile doğrudan bağı var.
Neçirvan Barzani’nin ziyaretinden birkaç gün önce, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Bağdat’ta bir dizi görüşme gerçekleştirmişti. Fidan, gizli bir şekilde Irak Başbakanı Muhammed Şiya Sudani ve Irak istihbaratı ile görüşmeler yaptı. Türk medyasında yer alan haberlere göre ise Fidan’ın ziyaretinin sebebi Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik saldırıları.
Fidan ile Qaani Bağdat’ta
Hakan Fidan’la eş zamanlı olarak İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun başındaki isim İsmail Qaani de Bağdat’ta bulunuyordu. Qaani, Iraklı yetkililerle Federe Kürdistan’da bulunan Rojhilat (İran Kürdistan Eyaleti) güçlerine ilişkin bir dizi görüşme yaptı. Qaani, sorunun (!) çözümü için Irak ve Kürdistan Bölgesi hükümetlerine süre verdi. Sürenin ne kadar olduğu ise bilinmiyor.
Aynı günlerde KDP heyeti ise gizli bir şekilde Türkiye’yi ziyaret etti. Ziyaret, Türk medyasında ifşa olurken KDP tarafından Türk devletine Şengal ve PKK savaşında ‘yardımcı olunacağı’ sözü verildi.
İran ve Türkiye Dışişleri Bakanları da görüştü
Geçtiğimiz hafta İran Dışişleri Bakanı da Türkiye’ye ani bir ziyaret gerçekleştirdi. Bakan, Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile bir araya geldi. Toplantıya dair basına yapılan resmi açıklamada Irak ve Suriye’de ‘düşmana karşı ortak bir şekilde mücadele edileceği’ ifade edilerek Kürtler hedef tahtasına oturtuldu.
Aynı diplomatik ve siyasi görüşme trafiği arasında bir NATO heyeti ise Bağdat ve Hewlêr’i ziyaret etti. Türkiye’nin saldırılarına ilişkin Irak ve Kürdistan Bölgesi yetkilileriyle görüşüldü. Toplantılar sonrası yayınlanan açıklamalarda, Kürdistan Bölgesi Türkiye’nin saldırılarının durdurulmasını talep etmek yerine meşrulaştırdı. Açıklamalara göre, Türk devleti kendini savunuyor!
Bölgesel ve uluslararası plan nedir?
Neçirvan Barzani, Bağdat ziyaretinde Türkiye ve İran’ın saldırılarına ilişkin Bağdat’a iki öneri sundu. Birinci öneri; Sınır Muhafız Birlikleri’ni (Kürtlerden oluşuyor) bölgeye konuşlandırılarak Türkiye’nin ilerleyişini durdurmak.
İkinci öneri ise; Zêrevanî güçlerinin sınır bölgelerine konuşlandırılması. Bir yandan Türkiye’nin ilerleyişi durdurulmak istenirken öte yandan Zêrevanî güçleri kullanılarak PKK’nin alanlarını daraltmak ve bölgeden çıkması isteniyor.
Irak Hükümeti ise İran’ın isteği olan Irak ordusu ile Haşdi Şabi güçlerinin sınır bölgelerine konuşlandırılmasını öneriyor. Buna göre; Haşdi Şabi güçleri Rojhilat ile Federe Kürdistan sınırına, Irak ordusu ise Türkiye sınırına konuşlandırılacak.
Bu öneri an itibariyle Irak Başbakanı Muhammed Şiya Sudani’nin masasında duruyor. Irak; İran, Türkiye ve KDP ile bu planın hayata geçirilmesi için görüş alışverişi içerisinde. Ancak Türkiye, KDP ve YNK, Irak’ın bu önerisini reddediyor.
Türkiye saldırılarını arttırmak ve Federe Kürdistan topraklarında daha fazla ilerlemek istiyor. Kış koşullarının Türkiye için elverişli olmaması nedeniyle ilkbahar mevsimine dek KDP güçlerinin bölgede konuşlandırılmasını istiyor. Amaç, KDP güçlerinin ilkbaharda yeniden geri çekilmesi ve saldırıların yeniden başlatılması…
KDP, Irak’ın sınır hattında konuşlandırılması taraftarı değil zira bu durum KDP’nin siyasi, ekonomik ve askeri iktidarını tehlikeye atıyor. KDP’nin en büyük korkusu ise sınır kapılarının Irak ordusunun denetimine girmesi.
YNK de Haşdi Şabi güçlerinin Federe Kürdistan ve Rojhilat sınırlarına konuşlandırılmasına karşı. YNK, Kürdistan Bölgesi gençlerinden bir güç oluşturulmasını ve sınırlara konuşlandırılmasını istiyor. YNK Başkanı Bafil Talabani, bu taleplerini bir demecinde açıkça dile getirdi.
Türkiye an itibariyle KDP güçlerini girdiği alanlarda konuşlandırmak istiyor. Türkiye, ordusunun kış koşullarında dağlık alanlarda kalamayacağının, PKK’nin kış mevsiminde kendilerine yönelik eylemeler düzenleyeceğinin farkında. Bu nedenle üslerini terk etmek zorunda ama bu üsleri KDP’ye emanet ederek ilkbahar mevsimiyle beraber saldırılarını sürdürmeyi amaçlıyor. Öte yandan Türkiye Irak ordu güçlerinin sınır boylarında konuşlandırılması durumunda bu güçleri bir daha oradan çıkaramayacağını biliyor.
Söz konusu planlarda sadece Türkiye, Irak, İran ve KDP yer almıyor, NATO ve Amerika da söz konusu planların içerisinde ve Türkiye ile KDP işbirliği bu destekten güç alıyor.
Rojava’ya yönelik planlar
Planlar sadece Federe Kürdistan’ı kapsamıyor. Türkiye şu an Rojava’nın bir bölümünü daha işgal etmek istiyor. Bu amaçla Rojava kentlerini ve köylerini gece gündüz bombalıyor. Kobanê, Minbiç ve Tel Rıfat’a tehditlerde bulunuyor.
Suriye’de Amerika, Rusya ve Koalisyon içerisinde yer alan başka ülkelerin güçleri bulunuyor. Söz konusu güçler sadece Kürtlere yönelik soykırım saldırılarında gözlerini kapatmakla yetinmemiş, perde arkasında soykırım planlarının birer parçası olmuş durumdalar. Bu nedenledir ki Amerika saldırılara karşı olduğunu sadece açıklamalar düzeyinde belirtiyor. Gerçekte ise Türkiye’ye yeşil ışık yakıyor.
Rojava hava sahasının kontrolü de Amerika ve Rusya’nın denetiminde bulunuyor. Türkiye bu iki gücün gözleri önünde Rojava topraklarını bombalıyor. Bu durum İran, Türkiye ile söz konusu güçler arasında gizli bir anlaşmanın olduğunu gözler önüne seriyor.
Türkiye, Kürt halkını Rojava’da kuşatmak için Suriye’ye ‘güçlerini sınıra taşıman durumunda saldırıları durduracağız’ mesajları veriyor. Temel amaç ise saldırıları durdurmak değil, Kürtlere yönelik kuşatmayı ilerletmek, istenildiği zaman saldırıya hazır hale getirmek. Suriye güçlerini sınıra davet etmek ise ayrı bir savaş bahanesini oluşturuyor. Zira Suriye ordusuna bağlı güçler sınırlardaki varlığını sürdürüyor. Ancak Türkiye bu güçleri de bombalıyor. Türkiye’nin geçtiğimiz haftaki saldırılarında sınırda bulunan 15 Suriye ordusu askeri yaşamını yitirdi.
Kürdistan’a yönelik planlar…
Kürt halkına karşı dört bir parçada yeni planlar devrede. Söz konusu planların bazıları afişe olmuş olsa da bazıları hala gizliliğini koruyor. Planlarda KDP, Türkiye, İran, Suriye, Amerika ve NATO yer alıyor. Söz konusu planların çoğu PKK’ye karşı geliştiriliyor.
Türkiye, Rojhilat ile Rojava sınırlarını beton duvarlarla kapatıyor. Coğrafik olarak kapalı olduğu için Federe Kürdistan sınırlarına duvarlar öremiyor. Bu nedenle bu sınırı bölgeye girerek kapatmak istiyor.
İran, Federe Kürdistan sınırları boyunca yeni askeri üsler inşa ediyor ve büyük bir gücü bu üslerde konuşlandırıyor. Kimi alanlarda ise Kürdistan Bölgesi’nin 5 kilometre derinliğine ilerlemiştir.
Her ne kadar Türkiye’nin saldırılarının karşıtı gibi dursa da Suriye devleti de sınırları tamamen kontrol altına almak, Demokratik Suriye Güçleri, Özerk Yönetim ve YPG’den hiçbir izin kalmamasını istiyor. Bu nedenledir ki Suriye şimdiye dek Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin varlığını kabul etmemiştir.
Türk devleti ve İran’ın saldırılarını kendisini için bir fırsat olarak gören Irak, bu fırsattan yararlanarak Kürdistan Bölgesi’ne kendi güçlerini konuşlandırmak ve bu alanları kontrol altına almak istiyor. Bu temelde İran ve Türk devletiyle görüş alışverişini sürdürüyor.
Geçtiğimiz günlerde kimi Türk medyası kuruluşları Kürt güçlerinin hareketliliğini azaltmak için Türkiye, İran ve Irak devletlerinin sınırlarını kontrol etmek konusunda anlaştığının bilgisini geçti. Bu temelde ilerleyen süreçlerde her üç ülkenin liderlerinin bir araya geleceği ve ortak bir anlaşmaya gidileceği öngörülüyor.
Türk medyasına göre bu planın hayata geçirilmesi için NATO ve Amerika yeşil ışıklarını yakmış bulunuyor.
*Bu dosya RojNews’ten alınmıştır.
#İran #Türkiye #Irak #KDP #görüşmelerinin #perde #arkasında #var