Malatya büyük bir maden işgali altına alınırken, bakanlık ve valiliğin şirketlerin kolaylaştırıcı rolünü üstlendiği görülüyor. Mal-ÇEP Eşsözcüsü avukat Gül Erdoğan, yeni ÇED düzenlemeleriyle doğa talanının önünün açıldığını belirtti
Malatya merkezde 10, Yeşilyurt’ta 286, Akçadağ’da 120, Doğanşehir’de 162, Arapgir’da 54, Hekimhan’da 87, Battalgazi’de 82, Kuluncak’da 69, Arguvan’da 52, Pötürge’de 50, Darende’de 48, Yazıhan’da 48 ve Doğanyol ilçesinde 6 olmak üzere toplam 1074 Çevre Etki Değerlendirmesi (ÇED) başvurusu bulunuyor. Malatya’nın dört bir yanının maden şirketleri tarafından ablukaya alındığını belirten Malatya Çevre Platformu (Mal-ÇEP) Eşsözcüsü avukat Gül Erdoğan, Doğanşehir ilçesinde işgal edilmedik bir mahalle ve köy kalmadığını, her köyle alakalı yeni yeni projeler oluşturulduğunu, bu projelerin “4. Grup” denilen metal madenciliği ile ilgili olduğunu söyledi. Erdoğan, bunun yanında Hidro Elektrik Santralleri (HES), Güneş Enerji Santrali (GES) ve Rüzgar Enerji Santralleri’nin (RES) de kenti tehdit eden diğer projeler olduğunu belirtti.
Maden, HES, RES!
Pötürge ilçesinde de uranyum, toryum, çimento, taş ocaklarıyla ilgili çok sayıda proje olduğunu aktaran Erdoğan, “Arguvan’da Şotik Çayı’nda altın arama faaliyetleri aktif bir şekilde yürütülüyor. Güncel durum itibariyle Arguvan ve Arapgir arasında Kemaliye’yi de kapsayan bir RES projesi var. Burada 26 türbin yapılmak isteniyor. Yine Kürecik’de bir sulama projesi vardı. Kepez ve Harunuşağı olmak üzere iki tane proje tasarlanıyordu. Süreci sekteye uğrattık. Bu projenin asıl sahibi devlet, asıl sahibi devlete bağlı olan Devlet Su İşleri (DSİ) Elazığ Bölge Müdürlüğü’dür. Davayı kazanmak önemlidir ama asıl önemli olanın yereldeki halkın mücadelesidir. Çünkü proje sahibi şirketler ve paydaşlarını projeye sokmayacak olan yöre halkının kendisidir. Onların direnişidir” diyerek Meletî’de yaşanan ekolojik talan hakkında bilgi verdi.
Halk devre dışı
Maden şirketleri tarafından bölgenin talan edilmesinden önce ÇED raporlarını alma sürecine dair bilgi veren Erdoğan, bu toplantılara halkın katılımının önemine değindi. Erdoğan, “Çok yakın zamanda Arapgir’de RES projeleri için alınmak istenen ÇED kapsamında halkın katıldığı bir toplantı düzenlenmek istendi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğü’nden yetkililer gönderildi. Ancak Mal-ÇEP ve yöre halkının duruşuyla bu toplantı engellendi. Halkın katılım toplantısı bizim için hukuki süreçte çok önemlidir. Çünkü hukuk yargılamalarında ve idari yargılamalarda usul her zaman esastan önce gelir. Halkın katılım toplantısının yapılmaması proje sahibi şirketlerin maden sahasına veya proje sahasına girmesini engeller ve süreci uzatır” diye konuştu.
ÇED yönetmeliği şirketler için
Doğayı korumak için yasal düzenlemelerin önemine değinen Erdoğan, “ÇED yönetmeliği 29 Temmuz 2022 tarihinde bir kez daha değiştirildi. Bu yönetmelik ile tamamen halkın aleyhine, şirketleri destekleyen bir düzenleme yapılmasının ardından, Arguvan’da kömür çıkarılacağına dair bir bilgilendirme yapıldı, ancak sonrasında altın arama faaliyetleri başladı. İkinci husus ise önceleri RES’lerle alakalı olarak türbin sınırlaması vardı. Gücüne göre belli başlı bazı yerlerde maksimum 20, bazı yerlerde ise 5 türbine izin veriliyordu. Bu yapılan değişiklik ile bu sınırlama kaldırıldı. Artık belirlenen alana ne kadar olursa olsun sayı sınırlaması olmaksızın istedikleri kadar türbin dikecekler” dedi.
Talanın önü yasalarla açıldı
Yapılan ÇED değişikliğinde zaman kavramının da halkın aleyhine değiştirildiğine dikkat çeken Erdoğan, “Yönetmelikte yapılan değişiklik ile artık Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na 30 iş günü içerisinde resmi kurum herhangi bir yazı göndermezse bu kurumun görüşü olumlu sayılacak. Bu tamamıyla hilkat garibesi niteliğinde bir düzenlemedir. Proje sahibi bir şirket, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğü’ne ÇED proje dosyası sunar. Bu proje dosyası için gerekli işlemler yapılırken, yöre ile ilgili bütün resmi kurumlardan görüş alır. Bu yazılar doğrultusunda yöre o faaliyete uygun mu değil mi kararı alır. Ancak yapılan değişiklikle resmi kurumların görüşleri alınır ama onlar görüş bildirmezse olumlu sayılır denildi. En etkili kurum Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve ona bağlı kurumlardır. Bu aslında yetkinin tek elde toplanması, topraklarımızın, yaylalarımızın ve otlaklarımızın talana açılması anlamına geliyor” şeklinde konuştu.
Doğa maden şirketlerine teslim
“İdari süreçte ve hukuki süreçte lehe olan karar geçmişe uygulanır” diyerek kanunlara işaret eden Erdoğan, “ÇED yönetmeliğiyle ilgili olarak bu karar değiştirildi ve proje sahibi şirket, proje dosyasını sunduğu anda geçiş sürecindeyse lehe olan hükümler proje sahibi şirket lehine uygulanacak. Yani orda yaşayan yerel halk tamamen bir kenara bırakılıyor. Doğal yaşam, ekosistem, habitat, bitki örtüsü ve canlı yaşam alanı bir kenara bırakılarak maden şirketlerine saha teslimi kısa sürede gerçekleştiriliyor” diye belirtti.
Kaynak: Ömer Akın – MELETÎ / MA
#Mêlêtîdae #ÇED #başvurusu