3. Olağan Konferansı’nı gerçekleştiren HDP Gençlik Meclisi, sonuç bildirgesinde, savaş, asimilasyon ve yoksulluğa dikkat çekerek, ‘Topyûn faşizme karşı topyekûn direniş’ çağrısı yaptı
AKP-MHP iktidarının tek çıkış yolunu savaş politikaları ve Kürt düşmanlığında aradığını belirten HDP Gençlik Meclisi, “Topyekûn faşizme karşı, halklar gençlik öncülüğünde topyekûn direnişe geçecek, tecridi kıracak ve kapitalist sistemi kaybetmeye mahkum edecek” açıklaması yaptı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Gençlik Meclisi, 24 Aralık’ta Amed’te, 25 Aralık’ta İstanbul’da gerçekleştirilen 3. Olağan Konferansı’nın sonuç bildirgesini açıkladı.
“Örgütlü Gençlikle Özgür Geleceğe” şiarıyla gerçekleştirilen konferans, Paris Katliamı’nda yaşamını yitiren Kürt kadın hareketi öncülerinden Emine Goyi (Emine Kara), sanatçı Mir Perwer ve Abdurrahman Kızıl’a adandı.
Gençliğin kapitalizmin saldırılarına karşı toplumsal direnişi büyüteceği vurgulanan bildirgede, “Savaşlardan, çatışmalardan, krizlerden iktidar ve hegemonya devşiren kapitalist güçler ulus devletler sistemiyle halkları, inançları, kimlikleri; soykırım, asimilasyon ve sömürü politikalarıyla sistemin bir uzantısı haline getirmek istemektedir. Bu amaçla, NATO-Rusya üzerinden Ukrayna’da geliştirilen savaştan, Ortadoğu’da dozu artırılan savaş ve şiddet politikalarına kadar kendisine başka bir çıkar yol görmemektedir” ifadelerine yer verildi.
‘Tecritin amacı özgürlük mücadelesini tasfiye’
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin gençlik öncülüğünde direnen halklar tarafından kırılacağı vurgulanan bildirgede, “Tecrit uluslararası komplonun devamı şeklinde ve Kürt özgürlük mücadelesinin tasfiyesi amacıyla yürütülmektedir. Bu anlamda İmralı sistemi, kapitalist modernitenin demokratik modernite sistemini tasfiye etme girişiminin adeta merkezi haline gelmiştir” denildi.
‘Topkeyûn faşizme karşı topyekûn direniş’
AKP-MHP iktidarının tek çıkış yolunu savaş politikalarında aradığı tespitine yer verilen bildirgede, “AKP-MHP iktidarı, bir yandan Kürt sorununun demokratik çözümü yerine inkar ve imha siyasetini sürdürürken; diğer yandan özgür bir yaşam tahayyülünü gençlik ve kadın devrimi üzerinden gerçekleştiren Rojava’ya dönük işgal saldırılarını aralıksız sürdürmektedir. Kürtlerin bulunduğu her alana savaş suçları işleyerek saldıran iktidarın, Federe Kürdistan Bölgesinde kimyasal silah kullandığına dair güçlü emareler bulunmaktadır. İnkar ve imha siyaseti tecridi, tecrit savaşı, savaş yoksulluğu doğurmakta ve halklar ilk halkası İmralı Ada’sında bulunan bir zincirle köleleştirilmek istenmektedir. Topyekûn faşizme karşı, halklar gençlik öncülüğünde topyekûn direnişe geçecek, tecridi kıracak ve kapitalist sistemi kaybetmeye mahkum edecek” diye belirtildi.
Gençlere yönelik özel savaş politikalarına da değinilen sonuç bildirgesinin devamında şunlar kaydedildi:
‘Genç kadınlar iktidarın hedefinde’
“Kapitalist moderniteyi yerle bir edecek, demokratik moderniteyi inşa edecek olan yegane güç örgütlü gençliktir. Bunu bilen AKP-MHP özel savaş iktidarı, örgütlenmek isteyen her genci hedef almaktadır. Özel savaş politikalarıyla gençlerin bedenine uyuşturucu, zihnine ise ajanlaştırma, bireysel özgürlük yalanı ve korku psikolojisiyle saldırmaktadır. Gençleri sistem içi kılarak, kendisinin ideolojik bir uzantısı haline getirmek istemektedir. Öncünün öncüsü konumunda olan genç kadınlar ise iktidarın hem gençler üzerinde hem kadınlar üzerinde yürüttüğü tüm kirli politikaların hedefindedir. AKP-MHP erkek egemen iktidarı, genç kadınları, metalaştırma, gündelik yaşam kaygılarına boğma ve kendi benliğinden koparma politikalarıyla sistemin çarklarına dahil etmeyi amaçlamaktadır.
Kadın katillerini cezasız bırakan iktidar aynı zamanda kadın kazanımlarına saldırmayı da ihmal etmemiş, mücadele eden her kadını kendine karşı tehdit olarak görmüştür. Kadın düşmanlığını görev bilen iktidar, bu düşmanlığını Kürt kadınları özelinde ise ikiye katlamakta, kimliksizleştirme ve kültürsüzleştirme politikaları ile öz kişiliğinden arındırmak istemektedir. İpek Er, Gülistan Doku ve daha onlarca Kürt genç kadını yürütülen bu politikaların kurbanı olmuştur. Özyönetim direnişlerinin olduğu her il ve ilçede toplumu hafızasızlaştırmak için düzenlenen festivaller de bu politikaların birer sonucudur. Ancak iktidar tüm bu saldırılarına rağmen kadınların ve gençlerin alanlara sığmayan mücadelesi karşısında erimiştir. Gençler kendi geleceğini kurmada kararlı, demokratik moderniteyi yaşamsallaştırmada ısrarlıdır.
‘Gençlerin umudu bir diploma uğruna heba ediliyor’
Otoriter, despot iktidarın siyasi anlayışı üniversitelerde de kendini göstermektedir. Üniversiteler, bilim yuvası olmaktan çıkmış, iktidarın tekelinde bilgi üretilen alanlar haline gelmiştir. Kayyım rektörlerle bir iktidar kurumu haline getirilen üniversitelerin içi boşaltılarak, gençlerin umudu, bir diploma uğruna heba edilmektedir. Öğrenciler barınma, geçinememe, kendini gerçekleştirememe sorunlarıyla karşı karşıyayken, eğitim ticarethane, öğrenci meta haline getirilmiştir. Bizler, özgür akademileri inşa etmek ve iktidarın tahakkümcü zihniyetini kampüslerden def etmek için mücadele alanlarımızı büyütecek, parasız, anadilde, bilimsel ve özgür üniversiteleri yaratacağız.
HDP Gençlik Meclisi olarak özgür ve demokratik bir yaşam için kararlılıkla mücadele ediyor, zafere olan inancımızla yürüyoruz. Özel savaş iktidarı AKP-MHP karşısında örgütlülüğümüzü büyütecek, mücadelemizi yükselteceğiz. Şunu çok iyi biliyoruz ki; bu faşizan sistem ancak gençliğin mücadelesiyle değişir. Bizler değiştirecek yeni yaşamı inşa edeceğiz.”
Kaynak: MA
#İnkar #siyaseti #tecridi #tecrit #savaşı #savaş #yoksulluğu #doğuruyor