Paris2ta katledilen üç Kürt kadından biri olan Leyla Şaylemez babasına yazdığı bir notta, ‘En büyük amacım özgürlük dağlarına gitmekti, amacıma ulaştım’ diye yazıyor
Kürt sorununun çözümüne ilişkin PKK Lideri Abdullah Öcalan ile devlet arasında görüşmelerin başladığı süreçte 9 Ocak 2013’te Fransa’nın başkenti Paris’te PKK’nin kurucu kadrolarından Sakine Cansız (Sara), Gençlik Hareketi üyesi Leyla Şaylemez (Ronahi), Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Paris Temsilcisi Fidan Doğan’ın (Rojbin) katledilişinin10’uncu yılında gerçek failler hala yargılanmadı.
Direnişleriyle kadar 3 Kürt Kadının katledilmesi de hafızalardan silinmiş değil. Bu kadınlardan biri olan Leyla Şaylemez. Diğer adıyla Ronahî, isminin anlamı “aydınlık” anlamı gibi kendisi de Kürt halkının mücadelesi üzerine saçmıştır. Henüz 25 yaşında katledilen Şaylemez’in hayatı da Kürt halkının sürgün, göç ve mücadele tarihi gibi.
Çocuk yaşta sürgünle tanışma
Ailesinin üçüncü çocuğu olarak 1 Ocak 1987 tarihinde Mersin’de dünyaya gelen Şaylemez, DEP üyesi bir baba ve politik bir mahallede büyür. Babasının siyasi faaliyetleri nedeniyle işkencelere uğraması ve gözaltı süreçleri aileyi Almanya yollarına düşürür.1994 yılında Şaylemez’in babası Cumali, Almanya’ya yerleşir daha sonra ise 1997 yılında ilkokula giden Şaylemez, annesi ve kardeşleri Halle’ye babalarının yanına gelirler.
Kürt kimliğinin inkârı
Mersin’deki çocukluğunda Kürt kimliği nedeniyle karşılaştığı ırkçı söylem ve tutumları sürgün oldukları Almanya’da da yaşarlar. Ailesi ile kaldığı Halle’de mültecilerin çok az olması nedeniyle kimliği daha da ön plana çıkar. Yabancısı olduğu bu ülkenin Kürt kimliğini değil Türk ibaresini esas alarak ırkçılık uygulaması da içindeki öfke ve hüznü daha da alevlendirir. Annesine göre Leyla, daha o zamanlar dahi tüm bunlara güçlü bir duruşla karşılık verdiğini aktarır. Irkçı söylemler de dahi özellikle kız çocuklarının yaşadığı baskı ve adaletsizlikleri eleştirir, erkek çocukların ayrıcalıklı dünyasına karşı çıkar. “O olmasaydı burada nasıl yaşar, nasıl dayanırdım bilmiyorum. O benim sadece kızım değil, arkadaşım, yoldaşım, her şeyimdi” der annesi Şifa.
En büyük hayali ve amacı
Şaylemez, Halle’deki Kürt derneğine gitmeye başlar, burada folklor ekibine yazılır. Bu dönemde politik gençlik çalışmalarına da yoğunlaşan Şaylemez, bir taraftan ev ve okul, diğer yandan sanatsal faaliyetler ve diğer yandan ise gençlik çalışmalarını yürütür. Yıl 2008’i gösterdiğinde politik çalışmalar daha ağır basar ve Şaylemez kadın komisyonu sözcüsü olur. Politikanın içine girdikçe ve okudukça içsel sorgulamaları daha da artar. Bu süreçte Kürt özgürlük hareketine olan bağı da artar. En sonunda ise, 2008’de hayalini kurduğu ve ”en büyük amacım” dediği harekete katılır.
Gençliğe dinamizmle güç katar
Özgürlük alanı diye söz ettiği ve direnişi bulduğu yerde kalmasına maalesef sağlık sorunları artık izin vermez. Tedavisi için ailesinin yanına Almanya’ya kısa sürede dönmesi gerekir. Gittikten 2 yıl sonra yani 2010 yılında Şaylemez Almanya’ya döner. Döndüğü ülkede sağlık sorunlarına rağmen mücadelesini sürdürür ve gençlik çalışmalarını yürütür. Gençlik çalışmalarını yürüttüğü dönemlerde Türk İstihbaratının yoğun olduğu Hannover’da sürekli Alman polisleri tarafından izlenir. Baskınlar ve taciz izlemeleri nedeniyle Şaylemez faaliyetlerini yürütmek için Paris’e gider. Paris’te yoldaşlarına katılan Şaylemez buradayken 9 Ocak 2013’te katledilir.
‘En büyük amacım özgürlük dağlarına gitmekti’
Yoldaşlarına katıldığı 2008 yılında Şaylemez, babasına yazdığı bir notta şunları dile getirir: ”En büyük amacım özgürlük dağlarına gitmekti, amacıma ulaştım.” Amcasının eşi Nursel Şaylemez, Leyla’ya dair, “Çok hareketli bir çocuktu. Yerinde oturan biri değildi” der. Leyla’nın en büyük özleminin Amed’i görmek ve Amed Newrozu’na katılmak olduğunu dile getiren Nursel şöyle der: “Annesine hep şehit düşenleri sorarmış. Neden şehit olduklarını sorarmış. ‘Anne bana bunları anlat. Niye şehit düşüyorlar’ diye sorarmış.”
HABER MERKEZİ
#Leylanın #direnişi #bugün #hafızaları #aydınlatıyor