Perşembe, Eylül 4, 2025

Romandan Tiyatro Sahnesine: Yelatan

Rüya Kalıntaş

1980 darbesinden birkaç ay önce öldürülen yazar Ümit Kaftancıoğlu’nun (Garip Tatar) Yelatan isimli romanı, erkek çocuk doğuramamış Güldane’nin üzerine henüz on dört yaşındayken kuma getirilen Gülü’nün kırk yıla yayılan öyküsünü anlatır. Cumhuriyetin ilk yıllarında geçen roman, köyde yaşananlar üzerinden yeni rejimle gelen dönüşümü de resmeder. Yelatan’ın tiyatroya uyarlandığını duyduğumda oldukça meraklandım, zira bir kadın karakter üzerine kurulu bu romanın Alevilikteki yaygın cinsiyet eşitliği mitini sorgulayan bir yönü de vardır.

Yaklaşık üç yüz sayfalık bir romanın çok uzun bir döneme yayılmış hikayesini iki saatlik bir tiyatro metnine dönüştürmek kolay değil. Bu güçlük, yazar Ümit Kaftancıoğlu sahnenin bir köşesine anlatıcı olarak dahil edilerek çözülmüş. Bir çalışma odası biçiminde tasarlanmış bu köşede, daktilosunun başında oturan yazar, sahne aralarında ışıklar buraya odaklandığında iki sahne arasında yaşananları anlatarak geçişi sağlıyor. Diğer tarafta ise sahne dekoru olarak arkada kimi zaman Gülü ve kocası Aşır’ın fakir hanesinin kimi zaman da cemevinin duvarına dönüşen bir taş duvar var. Taş duvara asılı biri şahmaran figürlü diğeri geyikli iki örtü ise Alevi kültürünü temsil ettiği için özellikle seçilmiş.

Kitaptan oyun için seçilen bölümler genellikle yoksulluk ve cehalet üzerine; Gülü’nün tüm bunlara rağmen hayatta kalmak ve yedi çocuğunu büyütmek için yaptıklarına, kadın olduğu için karşılaştığı zorluklarla mücadelesine dair. Ayrıca kitapta zenginler ve fakirler arasındaki farka değinen ve bu fark üzerinden sistem eleştirisi yapan bölüm de uyarlamaya dahil edilmiş. Bu adaletsiz düzene ve derin yoksulluğa müdahale ise Cumhuriyet’in eğitim hamlesiyle geliyor ve eğitim, yoksul köylüler için bir kurtuluş yolu olarak beliriyor. Gülü başlarda tüm köylüler gibi tarlada çalışacak çocuklarının okula alınmasına karşı çıksa da çocukları öğretmen olduğunda en çok gururlanan da o oluyor.

Yelatan romanını, kendisi de bir Köy Enstitüsü mezunu olan Ümit Kaftancıoğlu’nun Cumhuriyet’in eğitim hamlesine bir övgü olarak değerlendirmek mümkün. Romanın, onu tiyatroya uyarlayan Cemal Uçarman için özel bir anlamı da var. Darbe döneminde evlerinde kalan amcasının arandığını duyan babası, onun bütün kitaplarını yakmış. Amcasının göz altına alınışından sonra bir kitabın unutulduğunu gören Cemal Uçarman bu kitabı, Yelatan’ı saklamış ve seneler sonra tekrar tekrar okumuş. Ümit Kaftancıoğlu’nun yeğeni olan arkadaşı yazarın bir eserini tiyatro oyunu yapma fikrini paylaştığında ise hiç tereddüt etmeden Yelatan’ı teklif etmiş.

Oyunun sonunda zaten sahnenin bir köşesine kurulu çalışma odasından olan biteni anlatan yazar Ümit Kaftancıoğlu’nun son anları canlandırılmış. Onun için yakılan bir ağıtla yapılan kapanıştan sonra yazarın isminin bir kültür merkezine verilmesini talep eden bir de pankart açılıyor. Cemal Uçarman bu pankartın her oyundan sonra açılacağını ve bu talebin karşılıksız bırakılmayacağını umduklarını söylüyor.

NOT: Bu yazı, Avrupa Birliği’nin araştırma ve yenilik programı Horizon 2020 kapsamında Avrupa Araştırma Konseyi (ERC) tarafından fonlanan bir projenin (ERC-2019-STG, STAGING-ABJECTION, Hibe Sözleşme No: 852216) parçasıdır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Diğer Yazıları